Zorkun: “Böyle bir deprem felaketinde insan hemen bir siren sesi duymak istiyor”

zorkun-boyle-bir-deprem-felaketinde-insan-hemen-bir-siren-sesi-duymak-istiyor-SCU2Fw4h.jpg

Zorkun: “Böyle bir deprem felaketinde insan hemen bir siren sesi duymak istiyor” / Haberin Peşinde Urfa

FATMA ELİF BEYHAN – 29.05.2023 – HİBYA – Hibya Haber Ajansı stüdyolarında Hibya Haber Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı M.Türker Akanlar’ın moderatörlüğünde ‘Antakya’dan Hüseyin Zorkun’un izlenimleri ‘ yayını hibya.com ve Hibya ağında gerçekleşti.

Hibya, programda, Antakya Temsilcisi Hüseyin Zorkun’u stüdyolarında ağırladı.

Hüseyin Zorkun, 3 ay geçmesi rağmen hala depremin şokunu yaşadıklarını ifade ederek, “3 ay geçti ama halen bir film şeridi gibi düşünüyoruz. Sanki bir filmin içindeymiş gibi. Asrın felaketi deniliyor cidden felaket gibiydi çünkü biz bugüne kadar böyle bir durumla karşılaşmamıştık. Sadece o geceyi özetlemem gerekirse saat 04:16 itibariyle her şeyimiz vardı, hatta yarına dair bir umutlarımız vardı, beklentilerimiz vardı, planlarımız vardı ya da işte evimiz, iş yerimiz vardı ama 04:17 itibariyle sözün bittiği yer hiçbir şeyimiz yoktu. İlk deprem olduğunda zaten o bir buçuk dakikanın ilk 30 saniyesi ne olduğunu anlayamadık. Birçok insan uykusunda yakalandı, rüya ile gerçek arasında gidip geldik. Ben mesela beşinci katta oturan bir insandım. Binanın normalde yıkılışını hissedersin mesela sağa ya da sola yattığını düşünürsün ben koca binanın temeliyle birlikte yürüdüğünü hissettim. İşte o 30, 40 saniye rüya mı gerçek mi anlayamıyorsun. Yani o gece deyim yerindeyse felaketi yaşadık. Binaları bir anda yerle bir oldu. Zaten göz gözü görmüyor. Ciddi bir karanlık anında elektrikler gitti, ardından işte gürültüler. Yıkılan binanın gürültüden ardından çığlıklar vesaire. Böyle bir gecenin sabahına uyandık.” diye konuştu.

M.Türker Akanlar, depremin medya sektöründe çok önemli konulardan birisi olduğunu belirterek, “Maalesef gündemleri çok hızlı tüketiyoruz. Yaşanan deprem Türkiye gündeminden düştü ama oradaki insanların gündeminden düşmedi. Çünkü orada çok büyük bir yıkım var. Türkiye’deki medya sektörüne baktığımızda da şöyle bir sıkıntı var. Gündem çok hızlı değişiyor, gereksiz gündemler araya giriyor. Biz bu süreç içerisinde bazı haberleri verirken, bazı haberleri beklettik, vermedik. Hatta bir medya sektörüne olmamıza rağmen normalde insanlar reyting kaygısını içerisindeyken biz o haberi geçmeyip devlet kurumlarını arayıp bilgi verdik. Çünkü büyük bir deprem oluyor ve biz aynı geminin içerisindeyiz. Aynı ülkenin vatandaşlarıyız ve bazı haberlerde manipülasyon yaratıp ya da böyle bir felakette açığı kovalamak yerine bunları iletmenin daha doğru olabileceğini düşündük” dedi.

Antakya’nın medeniyetler tarihi boyunca 7 kere yıkılıp tekrardan kurulduğunu söyleyen Akanlar, Türkiye’nin deprem bölgesinde olduğu halde hala önlem alınmadığını ifade etti. Akanlar, “Depremin gerçekliğini unuttuk. Deprem öldürmüyor. Öldüren kim binalar, insani sorumsuzluklar. Toplu yaşama kuralıyla oluşturduğumuz bu medeniyet, devlet yönetimlerine baktığımızda bizim bu altyapıları kurmamız gerekiyordu. 3 ay önce Naci Görür Hoca bunu dile getirmişti. İstanbul’da da bunun benzeri bekleniyor. Hatta bir inşaat firması açıklama yaptı 70’ler 80’lerde Karadeniz’den gelen deniz kumunu kullandıklarını açıkladı. Yani bundan 30 sene önce, o zaman da bunun kontrolü yoktu. Böyle bir sıkıntı ve biz bunu gündem yapmak istiyoruz. Biz millet yapısı olarak bir yıl sonra bunu yine unutacağız. Ve gündemimizden çıkacak ta ki başka bir deprem olana kadar. Biz Hibya olarak bunu istemiyoruz” şeklinde konuştu.

İlk iki gün yardım kuruluşlarını göremediklerini belirten Zorkun, “Böyle bir felaket durumunda insan hemen bir siren sesi duymak istiyor. Yani itfaiye sireni sesi olabilir, ambulans olabilir. Polis, asker 2 gün boyunca bunları hiç göremedik. Üçüncü günden sonra ufak ufak başladı bunlar ve ilk iki gün bunların hiçbiri yoktu, karanlıktı. Hemen ardından işte zaten gün ağarmaya başladı ama bir yandan yağmur bir yandan soğuk vardı. Zaten herkes depreme gece yakalandığı için çoğu insanın o anki kıyafetleriyle, terliklerle ya da yalın ayak dışarı çıkmak zorunda kaldı. Yani soğukla da mücadele edildi. Bir de depremden öte bazı insanlar binalarda çıkan yangında hayatlarını kaybettiler. O esnada itfaiye olsaydı sokaklara aracı ile giremeyecekti belki ama farklı şekilde müdahale edilebilirdi. İlk iki üç gün hiçbir ekip yoktu. Tabii bunların değişik sebepleri olabilir. İhmal, geç kalınmışlık ya da şehre girilemiyor olabilir ama yaşanan gerçek buydu” açıklamasında bulundu.

Zorkun, yaşanan depremde Antakya’nın yüzde 80’inin yerle bir olduğunun ama gündemin kısa bir zaman sonra değiştiğini, büyük bir felaket yaşandığı halde ülke olarak hala depremlere bir hazırlık yapılmadığının onun yerine güncel gündemlere odaklanıldığını belirtti.

Hüseyin Zorkun, molozların içerisinden halen insan bedenlerinin çıkartıldığı ve hala daha bulunamayan insanlar olduğunu söyleyerek, “Hala çok kayıplar var, hala haber alınamayan insanlar var. Yani kayıp sayısı çok yüksek. Kaybolan canlılara saygı anlamında dediğiniz gibi seçim ertelenebilirdi. Tamam belki diğer illerde yaşam bir şekilde devam ediyor ama deprem bölgesindeki insanlar hala o tramvayı atlatabilmiş değil. Şimdi yaz geldi birçok sorunun başladı. Yazlık kıyafete ihtiyacı olanlar var. Hala çadırda kalan insanlar var. Geçenlerde haberini yazmıştım sinek ve yılanlar baş göstermeye başladı. Yani bu 11 ilin yaraları tamamıyla sarıldıktan sonra her şey yapılabilir. Seçim de yapılır, çok farklı şeyler de yapılabilir.” diye konuştu.

'Antakya’dan Hüseyin Zorkun’un izlenimleri ' yayınının tamamı ise şöyle:

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version