Yas süreci hakkında bilinmeyenler / Haberin Peşinde Urfa
Yas tutma sürecinin kişilere ve toplumların kültürel değerlerine göre değişkenlik gösterdiğini ifade eden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas tutan kişilerin birkaç hafta içinde günlük hayatına geri dönmesinin ve birkaç ayda yoğun kederi atlatmasının beklendiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas ve yas sürecine ilişkin değerlendirmede bulundu. Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yası “kişinin hayatında önemli yer tutan bir kişinin ya da nesnenin kaybı sonrasında gelişen; kişinin günlük yaşamını, hayata bakış açısını, sosyal ilişkilerini etkileyen bir keder süreci” olarak tanımladı.
Kayba karşı verilen ilk tepkinin inkar olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan,
“Kişinin ölümü bir süre kabullenilemez ve kaybı ‘her yerde arama’ süreci başlar. Kaybedilen kişi sanki hiç gitmemiş, her zaman olduğu yerde yaşamaya devam ediyormuş gibi algılanır. Zamanla ölen kişi ile karşılaşma ihtimalinin olmadığı fark edilir ve inkâr süreci yerini kedere ve kabullenişe bırakır.” dedi.
Yas tutma sürecinin kişilere ve toplumların kültürel değerlerine göre değişkenlik gösterdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Günümüzde yas tutan kişilerin birkaç hafta içinde günlük hayatına geri dönmesi, birkaç ayda yoğun kederi atlatması, yaklaşık 1 yıl içinde de yeniden sağlıklı ilişkiler kurması ve hayata dair yeni umutlar üretmesi beklenir.” diye konuştu.
Kimi zaman yas sürecinin uzayabildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Erişkinlerde 1 yıl, çocuk ve ergenlerde 6 ay süreden sonra yasın hala belirgin olarak kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini etkilemeye devam etmesi, uzamış yası düşündürür. Uzamış yas eğer profesyonel destek alınmaz ise depresyona ya da diğer psikiyatrik hastalıklara dönüşebilir.” uyarısında bulundu.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, bazı durumlarda psikolojik desteğin şart olduğunu belirterek “Ölen kişinin ardından ölme isteği, yalnızlaşma, ölen kişi dışında hiçbir insanla ilişki kurmak istememe, kaybedilen kişiye yoğun öfke duyma, kayıptan kendini sorumlu tutma, aylar geçmesine rağmen günlük aktivitelere dönememe gibi durumlarda muhakkak ruhsal destek gerekir. Cinayet ya da intihara bağlı ölümlerde de geride kalanların ruhsal destek alması çok önemlidir.” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas sürecinin en sağlıklı atlatılması için tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Her toplumun yas tutmak için kendi örf ve adetleri bulunur. Cenaze törenleri, dua okutulması, yas evine ziyaretler, düzenli aralıklarda törenler (yedisi, kırkı, elli ikisi gibi..) ölümü kabullenmeyi, duyguyu ifade etmeyi, ölen kişi ile ilgili yarım kalan meseleleri tamamlamaya yardımcı olur. Kayba uğramış kişi en sonunda ölümün gerçekliğini kabullenir ancak yine de içsel olarak kaybedilen kişi ile ilişkisini devam ettirir. Bunun için sembolik yollar mevcuttur: Örneğin mezarlık ziyaretleri, vasiyetleri yerine getirme, ölen kişinin eşyalarını kullanma gibi. Sağlıklı tutulan bir yas süreci kişinin kaybedilen kişi ile ilişkisinde yeni ve kalıcı bağlar kurması ile tamamlanır.”
Hibya Haber Ajansı