Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Reşit Mıstık HaftaSonu’na konuştu. Son günlerde virüsün zayıfladığı yönünde yapılan açıklamalar yüreğimize az da olsa su serpti. Peki virüsün bundan sonraki seyri ne olur, nasıl bir yol izlemeliyiz. İşte Mıstık’ın öngörüleri.
Corona virüsü salgınında günden güne iyi sonuçlar alınmaya devam ediyor. Hatta virüsün zayıflamaya başladığı yönündeki haberler hepimize moral veriyor. Ancak virüsle ilgili hâlâ akılları kurcalayan pek çok soru işareti var. Prof. Dr. Reşit Mıstık ile hem içinde bulunduğumuz hem de önümüzdeki süreçle ilgili merak edilenleri konuştuk…
– Normalleşme riskli mi?
Herkesin dışarı çıktığı, eğitim veya çalışma hayatının başladığı günlerde yeni bir salgın riski oluştur mu sorusunun yanıtı kesinlikle “evet”tir.
– İkinci dalga gelir mi?
Tüm yaş grubunda eğitime başlayacak öğrenciler uyması gereken önlemleri uygulayabilecek mi? Hayır… Hastalığın belirtisiz seyrettiğini de bildiğimize göre bu yaş grubunda hastalananların yanında belirtisiz geçirilmiş COVID-19’lu olgular en azından şimdilik bağışık olacak, yeni bir salgında hasta olmayacak veya hastalığı çok hafif geçirecektir. Türkiye’nin nüfusuna oranlarsak 8 milyondan fazla belirtisiz kişi var mıdır? Varsa kısıtlamaların sonunda 2. dalga olma olasılığı yüksek olacaktır. Ancak her dalga birincisinden daha az sayıdaki kişiyi etkileyerek yavaş da olsa toplum bağışıklığına doğru ilerleyecektir.
– Hastalığın seyri nasıl olacak?
Koruyucu olabilen, kızamık, kabakulak, çocuk felci gibi etkin bir aşı bulunabilecek mi? Bunların açıklanması için çok zaman gerekir. İnsan-toplum ilişkilerinde riskli gruplar ve toplum aşı bulunana kadar korunma önlemlerine devam etmelidir. Tanı almış veya almamış olan belirtili-belirtisiz olarak hastalığı geçirmekte olanlar hastalığı yaymaya devam edecektir. Bu nedenle testlerin her sağlık kuruluşunda ulaşılabilir ve yapılabilir olması şarttır.
Prof. Dr. Reşit Mıstık
Çocuklarda olumlu olumsuz etkileri
– Çocuk ve gençlerde kısıtlamaların getirdiği veya getirebileceği sorunlar ne olabilir?
1- Hareketsizlik, tembelliğe alışma, sosyal hesaplara bağımlılığın artması.
2- Yeme içme düzeninde değişiklik.
3- Sosyalleşmeme.
4- Psikolojik, psikiyatrik, pedagojik sorunlar.
5- Hastalık ve ölüm fobisi
6- Acil olmayan diğer sağlık sorunlarının ertelenmesi sonucu daha ciddi hal alması.
7-Rutin aşılama programlarının aksatılması.
Bu olumsuzluklara karşın çocuk-genç erişkinlerdeki kısıtlamalar sonucunda dışarıdan virüsü eve getirme olasılığı ortadan kalkmış ve evdeki ebeveyn veya diğer kişilere bulaşın önlenmesi gibi yararları da olmuştur.
Yaşlılarda olumlu olumsuz etkileri
– 65 yaş üstü kişilerde kısıtlamaların getirdiği veya getirebileceği sorunlar ne olabilir?
1- Hareketsizlik, tembelliğe alışma, eklemlerde kireçlenme.
2- Yeme içme düzeninde değişiklik, kilo alımı.
3- Sosyalleşmeme.
4- Psikolojik, psikiyatrik sorunlar. Çocuğunu, torununu, yakınını görememe, yalnızlık hissi bunalıma sokabilir.
5- Hastalık ve ölüm korkusu.
6–Acil olmayan diğer sağlık sorunlarının ertelenmesi sonucu daha ciddi hastalıkların oluşabilmesi.
Bu olumsuzluklara karşın bu kısıtlamalar dışarıdan virüsü eve getirme olasılığını ortadan kaldırmış ve bu yaş grubunda daha yüksek oranda görülen ölümler önlenmiş oldu.
Aşı bulunana kadar tüm kurallara titizlikle devam
65 yaş üstü kişilerin kısıtlılığı kalkarsa ne olabilir sorusunun yanıtı önemlidir. Çünkü en azından Çin’den gelen ilk yayınlar 60-69, 70-79 ve 80 üstü yaşlarda hastalığa bağlı ölüm oranları kabaca sırasıyla yüzde 5, 10 ve 15 olarak bildirilmektedir. Bu yaş gruplarında önlemlere uyum oranının daha yüksek olduğu düşünülmelidir.
Türkiye’de vakalara göre ölüm oranının diğer birçok ülkeye göre düşük olmasının bu yaş gruplarına getirilen kısıtlamalar mıdır? Normalleşme süresince okula, işe başlayanda belirtisiz enfeksiyonu eve getirme olasılığı varsa bu yaş grubu yine risk altına girmeyecek midir?
Sonuç olarak; tüm sorulara doğru bir öngörüde bulunmak pek olası değil… Bu nedenle aşı bulunana kadar; el hijyeni, doğru ve yerinde maske kullanımı, sosyal mesafeye uyum ve diğer genel hijyen ve sanitasyon önlemlerinin eksiksiz uygulanması gerekir. Çünkü; aşı bulunsa dahi (kızamık aşısı 50 yıldır uygulanıyor, ancak hala kızamık var) virüs yerleşik (endemik) olarak hayatımızda yerini alacak ve kökünün kazınması yakın bir süreçte mümkün olmayacak ve tüm insanlar COVID-19’un var olduğunu bilerek, onunla yaşamaya devam edecektir.