Selçuk Özdağ Berat Albayrak istifasını yorumladı. Özdağ, piyasaların istifaya verdiği tepkinin adresinin Berat Albayrak değil Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını Medya Notu için değerlendirdi. Özdağ, piyasaların istifaya verdiği tepkinin adresinin Berat Albayrak değil Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söyledi.
Berat Albayrak’ın istifasının ardından piyasalardaki iyileşmeye dikkat çeken Selçuk Özdağ, “Asıl mesaj Albayrak’a değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’a” dedi.
İşte Selçuk Özdağ’ın o çarpıcı açıklamaları…
Bu istifayı kişisel düzeyde tartışıyoruz . Türkiye’nin sorunu sistemseldir. İsimlerin değişmesiyle hiçbir şey değişmez.
Türkiye’yi bu noktaya getiren sistemin sorgulanması gerekir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde sorumlu bir kişi vardır. O bir kişinin de Berat Albayrak olmadığı bugün ortaya çıkmıştır.
Ancak piyasaların istifaya gösterdiği tepki vatandaşın ve sermayenin Berat Albayrak’a güven duymadığının da bir göstergesidir.
Şunu unutmayalım ki yalan ilelebet gerçeğin üstünü örtemez.
Her şey iyi diyorlardı her şey kötü gidiyor. Bir kişi istifa etti her şey tersine döndü. Ama şimdilik.
19 Kasım günü Merkez Bankası’nın açıklayacağı faiz oranlarını beklemek zorundayız.
Cumhurbaşkanı’nın faiz artırmaya karşı olduğunu biliyoruz. Eğer artırım yapılırsa yeni bir felaket. Cumhurbaşkanı ile ters düşecek. Yapmazsa bugünleri arar hale geleceğiz.
Bundan sonra iktidar ne yaparsa yapsın ülkeyi ekonomik olarak düze çıkaramaz. Onların ifadesiyle değerli yalnızlığa mahkumdurlar.
Özdağ: AK Parti erken seçme gitmek zorunda
Erken seçime gitmek zorunda kalacaklar.
Bugünkü tablo ekonomi politikaları için seçilen kişilerde de özen gösterilmesi gerektiğini açık seçik ortaya koymaktadır.
Piyasaların tepkisi aslında iktidaradır. Giderseniz düzelirim kalırsanız eskiyi bile ararsınız diyor.
Yarın erken seçim kararı verilsin dolar 7 liranın euro da 8 liranın altına düşer.
Dövizdeki yükseliş iktidara duyulan güvensizliğin göstergesidir.
Ayrıca benim sistemden kastım şudur. Ülke sorunlarının tek akılla çözülemeyeceği ortaya çıkmıştır.
Piyasaların güven kazanması; parlamenter sisteme dönülmesi, kuvvetler ayrılığının sağlanması,
yargı bağımsızlığı, vatandaşın ve yerli ve yabancı sermayenin geleceğe güvenle bakmasıyla mümkündür.
Adaleti, yargı bağımsızlığını yok ettik. Basın özgürlüğünü, devlette liyakati yok ettik.
İlkokul düzeyinde ekonomi bilgisine sahip olmayanlara devleti teslim ettik.
Şimdi de hep birlikte bu kuyudan nasıl çıkacağız diye kara kara düşünüyoruz.
Dikkat edin kriz süresince Berat Albayrak 30’a yakın basın toplantısı düzenledi, paketler açıkladı. Fakat piyasa bunların hiçbirine müspet tepki vermedi.
Ama istifa ettiği gün piyasalar buna müthiş bir olumlu reaksiyon gösterdi.
Bu berat Albayrak’a değil iktidara mesajdır. Politikalarınızı düzeltin mesajıdır.
Kendinizi gözden geçirin mesajıdır. Başkanlık sisteminden kurtulun mesajıdır.
İstifadan sonra Ak Parti sözcüsü Ömer Celik’in ‘göreve getirme de alma da cumhurbaşkanının takdiridir’ şeklindeki ifadesini de irdelemek lazımdır.
Burada müthiş bir kibir vardır, istifa müessesesini bile kişilerin çalıştırması istenmemektedir.
Oysa istifa tek taraflıdır. Kişinin hür iradesiyle yapılır. Hür iradeyi inkar ediyorlar.
Devlet geleceği diye bir şey bırakmadılar.
Devletin tüm teamüllerini ve kurallarını yok ettiler.
Kurumların içi boşaltıldı.
Kurumsal aklın yok edildiği yerlerde kişisel akıl ön plana çıkar, kurumsal akıl çoklu akıldır.
Olaylara çok akılla bakmaktır.
Kişisel akıl tek akıldır, kurumsal akılda hisler, duygular olmaz. Ama kişisel akıl duyguların, hislerin, ihtirasların etkisine açıktır. Onun için büyük devlet kurumsal akılla hareket edendir. Böyle yönetilirler.
Demokrasiden uzaklaşan ülkeler, ki Afrika, Arap ülkeleri buna örnektir, kişisel akılla hareket ederler. Onun için de her gün başlarını duvardan duvara vururlar. Kutuplaşmaktan, savaşmaktan, kamplaşmaktan kurtulamazlar.
Türkiye’nin çarptığı bu duvar Türkiye’yi kişisel akla endekslemenin bir sonucudur.
Kurumsallaşmanın liderliğin önde olduğu ülkelerde kimin kazandığı, kimin kaybettiği önemli değildir. Çünkü milli politikaları belirleyen kişisel eğilimler değil, kurumsallaşmış aygıtların birikimlerinden süzüp çıkardıkları sonuçlardır.
Ezcümle erken seçime giderlerse Türkiye’ye iyilik ederler. Yok gitmez de kalırlarsa Türkiye’ye kötülük ederler.
Biz bunlardan erken seçime gitme kararı bekliyoruz. Aksi takdirde Türkiye daha büyük yoksulluk, daha büyük yolsuzluk, daha büyük yasaklarla karşılaşacaktır. Hiçbirimiz temenni etmeyiz.