Prostat kanseri riski yaşla beraber artıyor

prostat-kanseri-riski-yasla-beraber-artiyor-xyFXeCrX.jpg

Prostat kanseri riski yaşla beraber artıyor / Haberin Peşinde Urfa

Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Minimal İnvaziv ve Robotik Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural, prostat kanseri hakkında öneri ve uyarılarda bulundu.

Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Minimal İnvaziv ve Robotik Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural, prostat kanseri hakkında öneri ve uyarılarda bulundu.

Prof. Dr. Kural, prostat kanseri riskinin yaşla birlikte artıyor olmasına rağmen erken yaşlarda görülebildiğini ve 50 yaş öncesi her 350 erkekten birinin bu hastalıkla tanıştığını söylüyor.

Ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren kontrollere başlaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kural, şöyle açıklıyor:

“Prostat kanseri, sık duyduğumuz kanser türlerinden biri. Tüm dünyada erkeklerde en sık rastlanan ikinci kanser türü olmasıyla dikkati çekiyor. Yaş, prostat kanseri için önemli bir risk. Araştırmalar; 65 yaş üzerindeki erkeklerin yüzde 60’ında prostat kanseri saptandığını, yani en az iki erkekten birinin bu hastalıkla tanıştığını gösteriyor.”

Prostat Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle hastalık hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kural, prostat kanserinin, dünya nüfusunun yaşlanmasıyla birlikte görülme oranı artan hastalıkların başında geldiğini belirtiyor. Erken saptanmadığında ise, ölümcül sonuçlara yol açıyor. Öyle ki, günümüzde kansere bağlı ölümlerde 5’inci sırada yer alıyor.” ifadesinde bulundu.

Riski artıran 3 önemli neden

Prof. Dr. Kural, prostat kanserinde riski artıran faktörler olduğunu belirterek, “Bunların arasında genetik risk dikkat çekiyor. Baba ya da baba tarafındaki erkek akrabalarda prostat kanseri varsa, oran daha genç yaşlara iniyor. Irksal özellikler de risk açısından önemli bir faktör. Batı Avrupa ve ABD’de prostat kanseri daha sık görülürken Ortadoğu ve Uzak Doğu ülkelerinde daha az rastlanıyor.” dedi.

Siyahilerde prostat kanserinin daha sık görüldüğüne değinen Prof. Dr. Kural, “Genetik ve ırksal özellikler değiştirilemese de, prostat kanserinde kişilerin değiştirebileceği başka bir risk faktörü var; obezite. Zira kolestrol oranı yüksek besinler alan obezlerde prostat kanseri riski artıyor.” diye konuştu.

Erken teşhis için kontrol şart

Prostat kanserinin erken dönemde belirti vermemesi, ileri evre saptanmasına yol açıyor ve bu da ölüm riskini artıyor. Ama prostat kanseri riskini erken saptamak ve tedaviye başlamak hayat kurtarıyor.

Prof. Dr. Ali Rıza Kural kimlerin, ne zaman kontrole başlaması gerektiği ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Erken tanı için 50 yaşından sonra rutin tetkiklere başlanması gerekiyor. Ancak babada ya da baba tarafından gelen yakın akrabalarda prostat kanseri varsa, risk artıyor. Bu nedenle bu kişilerin 40-45 yaş arasında rutin tetkiklere başlaması erken tanı açısından çok önemli.”

Kandan saptanan risk

Prostat kanseri riskini saptayan tarama testi için yalnızca kan verilmesi yeterli. PSA yani Prostat Spesifik Antijen denilen kan analizi yapılıyor. Bu test, kesin sonuç için değil, risk oluşup oluşmadığına dair fikir veren bir tarama testi. Yaşa özgü PSA değerinin yüksek bulunması veya yıllar içerisindeki artış hızı kanser şüphesi oluşturuyor. Uzmanlar, rektal muayene de yapıyor, muayenede sertlik bulunması PSA değerinden bağımsız olarak da kanser şüphesi için bir sinyal anlamına geliyor.

Kesin teşhis için ileri tetkik gerekiyor

Prostat kanseri teşhisinde en önemli tetkik, Multiparametrik Prostat MR. Bu MR’da adeta prostatın yüksek çözünürlüklü bir fotoğrafı çekiliyor. Kanser şüphesi olan bölgeyi gösterebildiği gibi hedefe yönelik biyopside istenilen yere ulaşabilmek için de kullanılıyor. Böylece eskiden olduğu üzere gereksiz tekrar tekrar biyopsi yapmaya gerek kalmıyor.

Farklı tedaviler uygulanıyor

Prostat kanseri saptanan hastaların tedavisinde farklı yöntemler uygulanıyor. Klinik olarak saptanan ama kanser ilerlemesi açısından riskli sayılmayan hastalarda, hiçbir tedaviye gerek duyulmadan “Aktif İzlem” denilen yöntemle; aralıklı PSA ölçümleri ve MR çekimleri ile takip ediliyor. Tetkiklerde tümör saptanmış hastalarda eğer başka organlara sıçramamış, yalnızca prostatla sınırlı kalmışsa, cerrahi yöntemler tercih ediliyor. 

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version