Prof. Dr. Köksal: ‘Hastalara yetişemiyoruz, ciddi ölüm riski olanlarla uğraşıyoruz’ / Haberin Peşinde Urfa
Günlük vaka sayısı 55 bini aştı. Hastaneler alarm veriyor. Haseki Hastanesi Yoğun Bakım Başkanı Prof. Dr. Köksal, “Bu hafta başından beri hastalara artık yetişemiyoruz. Ciddi ölüm riski olanlarla uğraşıyoruz” dedi.
Yoğun bakımda son durum görüntülendi; Artık virüsü değil, belirtileri bile ciddiye almıyoruz
Günlük vaka sayısı 55 bini aştı. Hastaneler alarm veriyor. Haseki Hastanesi Yoğun Bakım Başkanı Prof. Dr. Köksal, “Bu hafta başından beri hastalara artık yetişemiyoruz. Ciddi ölüm riski olanlarla uğraşıyoruz” dedi.
Corona virüsü salgınında hastaneler ve yoğun bakımlar alarm veriyor. Salgının 14’üncü ayında günlük vaka sayılarının 55 binleri geçtiği Türkiye’nin pek çok merkezinde, neredeyse tüm bölümler yine Covid servisine dönüştürülmeye başlandı. Yoğun bakımlar da özellikle 60 yaş altı genç ve orta yaş hastalarla dolması dikkat çekiyor.
Türkiye ve Avrupa bölgesinde en çok Covid hastası tedavi eden merkezlerden biri olan Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güniz Köksal , “Bu hafta başından itibaren hastalara artık yetişemiyor konumuna geldik diyebilirim” dedi.
Artık daha genç hastaların yoğun bakıma geldiklerini vurgulayarak Prof. Dr. Köksal, “Çoğu aşılanmamış 50-60 yaş grubu, oldukça da ağır geliyorlar. Geçen sene Mart ayında o ilk karşılaştığımız antikor geliştirmemiş toplumdaki ağır seyreden hastalık, şu anda da mutasyonlar nedeniyle bu ağırlığa yol açıyor gibi. Ciddi ölüm riski olan hastalarla uğraşıyoruz” diye konuştu.
Aşı olmanın maskeden kurtulmak anlamına gelmediğini kaydeden Prof. Dr. Köksal, “Aşılı olanlar bağışıklık sistemleri yüksek dahi olsa, taşıyıcı konumda olabilirler” diyerek uyardı.
“ARTIK BÜYÜKLERİMİZİ DEĞİL KENDİMİZİ KORUMAMIZ GEREKİYOR”
Başhekim Doç. Dr. Mehmet Mesut Sönmez, geçtiğimiz yıldan beri devam eden Kovid mücadelesinin en ön saflarında yer alan hastanelerden biri olarak ilk vakaların da kendi merkezlerinde tedavi edildiğine işaret etti. Sönmez, yaklaşık 20 gündür yine salgının ilk günlerindeki gibi tüm kliniklerin teyakkuza geçtiğini belirterek “İlk önce büyüklerimizden korkuyorduk, gidip annemizin babamızın dedemizin elini öpmekten korkuyorduk. Büyüklerimizi korumaya çalışıyorduk. Ama şimdi yaş ortalamasında belirgin bir değişiklik görüyoruz. Bu bizi çok üzüyor. Daha önce büyüklerimizi koruyalım diyorduk ama artık kendimizi korumamız gerekiyor” dedi.
“BELİRTİLER DİKKATE ALINMIYOR, EVDE TEDAVİ FIRSATI KAÇIYOR”
Başhekim Doç. Dr. Sönmez, 20 gündür vaka sayılarında artış olduğunu kaydederken belirtilerin bile eskisi kadar ciddiye alınmadığını vurguladı. Sönmez, “Doktora başvurular çoğu zaman hastalık ilerlediği dönemde oluyor. Bu da evde tedavi edilebilecek hastaların, hastaneye yatırılmasını gerektiriyor” diye konuştu.
Hastalığın hızla yayılmasındaki en önemli etkenin henüz aşılanmayan genç nüfusun hareketliliği olduğunu belirten Doç. Dr. Sönmez, başvurularda da geç kalındığına işaret etti. Sönmez, “Bulaşıcılık potansiyelinde çok ciddi bir artış var bu dönemde. Bir de şunu gözlemliyoruz, insanlar belirtiler belli bir noktaya gelmeden artık doktora başvurmuyor.
Çevremden de duyuyorum, buradaki hastalarda da gözlemliyoruz, insanlar artık belirtileri dahi hafife alıyorlar. Burun akıntısını, baş ağrısını hafife alıyorlar ve doktora erken başvurmadıkları, test vermedikleri için de hastalık daha da ağırlaşıyor. Asıl tehlike bu bence. Tedavinin gecikmesine neden oluyor. Hasta, orta ve ileri aşamada başvurduğunda da tedavisi evde sürdürebilecekken maalesef hastaneye yatış oranları daha büyük boyutlara geliyor” şeklinde konuştu.
“DİĞER HASTALARA VERİLECEK HİZMETLER DE AKSIYOR”
Artık pek çok servisin vaka artışları nedeniyle yine Covid servislerine dönüştürülmesinin, diğer sağlık hizmetlerini de aksattığına işaret eden Doç. Dr. Sönmez şöyle devam etti:
“Biz potansiyelimizin büyük kısmını özellikle Covid hastalarına ayırdığımız zaman, toplum içinde diğer sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan, özellikle kanser, diyabet hastaları, kronik hastalıkları olan insanların sağlık hizmeti aksıyor. Covid’de sorumluluk sadece kendimizi korumamızla ilgili değil. Gençlerimiz, özellikle bu konuda dikkat etmeyen vatandaşlarımız sadece kendi sağlıklarını riske atmıyor. Diğer vatandaşların sağlık hizmeti alımına da engel oluyorlar.”
“ALTTA YATAN GİZLİ HASTALIKLAR TABLOYU AĞIRLAŞTIRIYOR”
Öte yandan gençlerde ağır vakaların artışının nedenlerini Prof. Dr. Köksal, şöyle açıkladı:
“Yoğun bakıma gelen genç hastalarda altta yatan bir hastalığı yok diye düşünülüyor. Ama komorbiditesi genelde oluyor aslında. Ya tekstilde işçi, ya demir atölyesinde işçi, ya taksici, ya sigara içiciliği var. Bu grup genç hastalarda çok daha dikkatli olunması gerekiyor, çünkü bilinmeyen komorbiditesi var. Tanısı konmamış diyabet, morbit obezite, altta bilinmeyen veya hep gözardı edilen bir kalp hastalığı var. İnsanlar diyor ki ‘Şimdiye kadar hiçbir şikayeti yoktu, doktora bile gitmemişti, nasıl bu kadar ağır olur?’ Ama hasta buraya geldiği zaman görüyoruz ki, kronik kalp hastalığı var, daha önce hiç doktora gitmemiş.”
Sultangazi bölgesinden gelen hastaların çoğunun tekstil işçisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, “Tekstil işçisi, iplikte çalışıyor; sürekli ip liflerini soluyorlar. İnterstisyel akciğer hastalığı oluşuyor farkında değil mesela. Üstüne Kovid de yüklenince daha ağır geçiriyorlar” ifadesini kullandı.
“SERVİSTE ÖLMEYİ GÖZE ALIYORLAR”
Yoğun bakıma gelen hastanın öleceğini düşünerek tedaviye uyumu ve yanıtının da zorlaştığına işaret eden Prof. Dr. Köksal, önemli bir uyarıda bulundu:
“Hasta, yoğun bakıma indiği zaman öleceğini düşünüyor. Yoğun bakımlar ölüm yeri değil, tedavi yeri. Buraya geldikleri zaman korkmaları gerekmiyor, tam tersine şükretmeleri gerekiyor ki hala tedavi yolunda ilerleyebiliyorlar. Hala şansları var demek. Hastalanmayalım, kurallara uyalım ama yoğun bakıma alınmamız gerekiyorsa da öleceğim duygusundan çıkalım. İnsanlar ölmesin diye burada. Öyle hastalar var ki, imza veriyor, yoğun bakıma alınmak istemiyor. Serviste ölmeyi göze alıyorlar. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. toplum içinde de yoğun bakıma giren hastaya ölecek gözüyle bakılması doğru değil”
(.)