Rekabet Kanunu’nda değişikliğe gidildiğini söyleyen Rekabet Kurulu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, yapılan çalışmada olumlu ve olumsuz bazı noktalar olduğunu söyledi.
Kanun hakkında değerlendirmelerde bulunan Ayaydın, “Taslaktan ‘de minimis’, uzlaşma ve taahhüt gibi yeni konseptlerin Türk rekabet hukukuna kazandırılacağını anlıyoruz.
Bununla birlikte yapılan değişikliklerden bazılarının hedeflenen iyileştirmelerden ziyade daha fazla hukuki belirsizliğe yol açabileceği ve özellikle yapısal tedbir uygulama yetkisi ile dijital verilerin toplanmasına ilişkin yetkinin tartışmalara yol açacağı muhakkak” dedi.
Rekabet Kanunu’nda Meclis açılır açılmaz kapsamlı değişikliğe gidileceğini ifade eden Ayaydın, değişikliklerin AB kuralları ile uyumu ve 20 yılı aşkın uygulamada karşılaşılan aksaklıkları gidermeye yönelik yapıldığını aktardı.
Ancak Rekabet Kurumu’na şirketleri bölme yetkisi veren oldukça radikal öneriler olduğuna dikkat çeken Ayaydın, şöyle konuştu:
YAPISAL TEDBİRLER
*En kritik öneri, Rekabet Kurulu’na başka hiçbir yerde olmayan yapısal tedbirler alma yetkisi veriliyor. Rekabet Kanunu’nun 9. maddesinde yapılan değişiklikle; Rekabet Kurulu artık kartel kuran firmaları ya da hakim durumunu kötüye kullanan bir şirketi soruşturma yapıp tespit ettikten sonra, idari para cezasının yanında yapısal tedbirler de öngörebilecek.
*Değişiklikteki ifadesiyle, firmalara rekabetin tesisi için yerine getirilmesi ya da kaçınılması gereken davranışları kararında belirtebilecek. Ya da firmaların belirli faaliyetlerini veya ortaklık paylarını ya da malvarlıklarını devretmelerini emredebilecek.
*Bu ikincisi mülkiyet hakkına yönelik önemli bir müdahale olduğu için Rekabet Kurulu bu tedbire ancak davranışsal tedbirlerin işe yaramaması halinde ihlalle orantılı olarak başvurabilecek.
Uzmanlaşmış mahkemeler yetersiz
Rekabet yasaklarından muafiyette Rekabet Kurulu’nun tekelinin kaldırıldığını ifade eden Prof. Dr. Aydın Ayaydın, “Muafiyet alanında Rekabet Kurumu’nun bir anlamda tekeli ortadan kaldırılıyor ve söz konusu değerlendirmenin örneğin özel hukuk mahkemelerince de yapılabilmesinin önü açılıyor.
Fakat Türkiye’de maalesef fikri mülkiyet haklarında olduğu gibi rekabet hukuku alanında uzmanlaşmış mahkemelerin bulunmaması, bu tür bir açılım için acaba çok erken mi” diye konuştu.