Parotis Bezi Tümörü / Haberin Peşinde Urfa
Kulak Burun Boğaz Rahatsızlıkları için bilgi mi arıyorsunuz? Parotis Bezi Tümörü makalesine göz atın ve Kulak Burun Boğaz Rahatsızlıkları hakkında daha fazla bilgi edinin
Parotis bezi tükürük bezlerinin en büyük olanıdır. Tükürük bezleri; baş ve boyun bölgemize yerleşmiş, ürettiği sindirime yardımcı salgıyı yani tükürüğü özel kanallarla bağlı olduğu ağız, boğaz, yutak, burun, sinüs gibi bölgelere boşaltan organlar ya da organcıklar olarak bilinir. Tükürük bezleri sindirime yardımcı olur. Aynı zamanda da ağız, boğaz, burun, gırtlak boşlukları için gerekli ıslaklığı ve nemi de sağlar ve buralarda enfeksiyona yol açan mikroorganizmalara karşı da savunma sağlar. Major ve minör olmak üzere vücudumuzda yer alırlar. Major olanları; Parotis bezi (kulak önü tükürük bezi), Submandibuler bez (çene altı tükürük bezi) ve Sublingual Bez (dil altı tükürük bezi) olarak adlandırılır. Bunlar yüzümüzde sağ ve sol tarafta ikişer adet bulunur. Minör olanları ise mukoza içine yüzlerce serpiştirilmiştir.
Parotis yani kulak önü tükürük bezi; yüzümüzün sağ ve sol olacak şekilde iki tarafında kulak kepçemizin önünden, aşağıya çene köşesinin arkasına doğru uzanan organlardır. Yüz mimik hareketlerinin yapılmasını sağlayan fasiyal sinir de parotis tükürük bezlerinin içinden geçmektedir. Parotis tükürük bezini fasiyal sinir derin ve yüzeysel olmak üzere ikiye ayırır. Fasiyal sinirinin yüzeyinde, cildin altında kalan tükürük bezi kısmına parotis yüzeysel lobu adı verilir. Fasiyal sinirin derininde, çene kemiğinin arka-derin kısmında kalan bölümüne ise parotis derin lobu adı verilir.
Vücutta sağlıklı hücrelerin sayısının azalmasıyla tükürük bezlerinde tümörlü yapılar oluşmaya başlar. İyi ve kötü huylu olarak ortaya çıkarlar. İyi huylu tümörler genellikle zararsızdır ancak zaman içinde kötü huyluya dönüşme ihtimali nedeniyle tespit edilirse alınmalıdır. Ancak kötü huylu olanlar erken teşhis konulmadığı zaman vücutta başka bölgelere yayılabilir. Parotis bezi tümörlerinin çeşitliliği ise vücut oluşan diğer tümörlere göre daha fazladır. İyi huylu tümörler genelde 40’lı yaşlardan sonra, kötü huylular ise 50’li yaşlardan itibaren görülmektedir.
Parotis Bezi Tümörleri
En sık görülen parotis bezi tümörü pleomorfik adenomdur. 20’li yaşlardan itibaren ortaya çıkabilir ancak 40’lı yaşlardan itibaren daha çok görülür. Kadınlarda daha sık görülür ve genelde yüzeysel bölgede yerleşir. Pleomorfik adenomların kapsülleri çok ince yapıdadır ve kapsülün arasından dışarı tümör uzanımı olabilmektedir.
Diğer parotis bezi tümörü ise warthin tümörüdür. Parotis bezinde ve onun kuyruk kısmında görülen iyi huylu tümördür. Bu tümör, daha çok sigara içen erkek hastalarda 40’lı yaşlardan sonra görülür. Sigara ile doğrudan bir ilişkisi vardır.
Monomorfik adenomlar da parotis bezi tümörüdür. Çok seyrek görülmektedir. Bu tümörün, bazal hücreli adenom, kanalikuler adenom, onkositom ve myoepitelyom gibi türleri bulunmaktadır.
En sık görülen mukoepidermoid karsinomdur ve kötü huylu bir tümördür. 40’lı yaşlardan itibaren kadın hastalarda ve çocuklarda daha çok görülür. Düşük, orta ve yüksek evreleri vardır.
Adenoid kistik karsinom ise parotiste az görülür. Kadın ve erkeklerde eşit oranlarda görülen bu tümör, tedaviden sonra kan yoluyla diğer organlara sıçrama ihtimali vardır. Daha çok akciğerlere, nadiren kemik iliği ve karaciğere ulaşabilmektedir. Tümör yavaş olarak ilerlemektedir.
Bir diğer parotis bezi tümörü de asinus hücreli karsinomdur. Bu da çok karşılaşılan bir durum değildir. Kadınlarda 40’lı yaşlarda ve çocuklarda daha çok görülür.
Parotis Bezi Tümörü Belirtileri
İyi huylu tümörlerin en önemli belirtisi ağrısız şişlik oluşumudur. Bu şişlik kulak memesi altında, kulak kepçesi önünde, çene kemiği veya dil altında olabilir. Bu şişliğin büyüme hızı yavaştır ve ağrı görülmez.
Kötü huylu tümörlerde ise;
– Şişliğin hızla büyümesi
– Ağrı olması
– Yeni başlayan yüz felci
– Deride belirgin renk değişikliği
Parotis Bezi Tümörü Tedavisi
Şişlik olduğunu hisseden kişi uzman bir KBB doktoruna başvurmalıdır. Doktorunuz öykünüzü dinledikten sonra sizi muayene eder. Yapılan tam bir muayene sonrasında ultrason, tomografi ya da MR yöntemleri ile kitlenin yapısı ve yayılımını öğrenmek için bir araştırma yapılır. Tüm bunların dışında ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tümörün iyi ya da kötü huylu olduğuna bakılır. Bazen bu yöntemle kesin tanı konulamayabilir. Böyle bir durumda ameliyatla tümörün tamamen alınması ve patoloji uzmanları tarafından incelenmesi gerekmektedir. İyi huylu tümörlerde cerrahi sonrası ek tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Kötü huylu tümörlerde ise cerrahi sonrasında radyoterapi veya kemoterapi uygulanarak tedavi edilir.