Öztrak: “Hükümet sanayiciye çelme taktı” / Haberin Peşinde Urfa
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, CHP Ekonomi Masası üyesi Genel Başkan Yardımcıları Bülent Kuşoğlu ve Prof. Dr. Fethi Açıkel’le birlikte, Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret etti.
CHP Sözcüsü Öztrak, Hükümetin ilkin dövizi köpürterek sanayiciyi fiyat alıp veremez hale getirdiğini, sonra 20 Aralık kumpasıyla yüksek kurdan ara malı ithal eden sanayiciyi perişan ettiğini, ardından ihracat gelirinin yüzde 25’ine el koyduğunu belirterek, “Şimdi bunların üzerine bir de enerjisini keserek, sanayiciye bir darbe daha vurdular. Hükümet, aslında salgın sürecinde yaşanan durgunluktan ihracatla çıkmaya çalışan sanayicimize, adeta kasten çelme taktı. Cumhuriyet tarihinde, böyle bir basiretsizlik görülmemiştir” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, CHP Ekonomi Masası üyesi Genel Başkan Yardımcıları Bülent Kuşoğlu ve Prof. Dr. Fethi Açıkel’le birlikte, Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret etti. Öztrak, ziyaret sonrasında düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi:
Ülkemizde bugüne kadar görmediğimiz, cumhuriyet tarihimizde hiç karşılaşmadığımız büyük bir enerji krizini yaşıyoruz. Ve maalesef inanılmaz bir basiretsizlik ve rezaletle karşı karşıyayız. Yaşanan krizin bir ayağında, “yüksek enerji maliyetleri” var. Diğer ayağında, “enerjiye erişim problemi” var. Milletimiz, giderek artan pahalılığın pençesinde kıvranıyor. Hatırlayacaksınız bu yıla girerken, ülkemiz, olağanüstü bir zam fırtınasıyla, alt üst olmuştu. Özellikle yılbaşı gecesi zirve yapan enerji zamları, milletimizin canını çok yaktı. Yakmaya da devam ediyor.
SANAYİDE FATURALAR ROKET HIZIYLA ARTIYOR
Sanayicilerimizin enerji faturaları da, roket hızıyla artıyor. Son bir yılda; sanayide kullanılan doğal gaza yüzde 435, elektrik üretiminde kullanılan doğal gaza yüzde 290 zam yapıldı. Sanayide kullanılan elektriğe; yüzde 200’e yakın zam yapıldı. Ama hepimiz biliyoruz ki en pahalı enerji, sahip olmadığınız, erişilemediğiniz, olmayan enerjidir. Ülkemiz maalesef bugün bunu yaşıyor. Sanayicilerimiz bir sabah uyandı, hükümetin sanayiye verdiği doğal gazı, yüzde 40 kıstığına şahit oldu. Bu yetmedi… Ardından yine hükümet sanayiye “üç gün süreyle, size elektrik yok” dedi. Sanayici bir anda, sudan çıkmış balığa döndü. Hükümet uzunca bir süredir sanayicimizi, perişan ediyor.
SANAYİCİYE KASTEN ÇELME
İlkin dövizi köpürterek, sanayiciyi fiyat alamaz, veremez, ihracatta sıkışıklık yaşar hale getirdi. Sonra ardından 20 Aralık kumpasıyla, yüksek kurdan ara malı ithal eden sanayiciyi perişan etti. O da yetmedi sanayiciye 20 Aralık’tan sonra sanayiciye döndü, “Sizin ihracat gelirinizin yüzde 25’ine ben el koyuyorum” dedi. Şimdi bunların üzerine bir de enerjisini keserek, sanayiciye bir darbe daha vurdu. Hükümet, aslında salgın sürecinde artan durgunluktan, yaşanan durgunluktan ihracatla çıkmaya çalışan sanayicimize, adeta kasten çelme taktı. Cumhuriyet tarihinde, böyle bir basiretsizlik görülmemiştir.
SANAYİCİ SORUMLUSU OLMADIĞI BİR KRİZİN YÜKÜNÜ TAŞIYOR
Bugün Ankara Anadolu Organize Sanayi Bölgemize, sanayicilerimizin çekmiş oldukları sıkıntıyı yakından görmek, onların sıkıntılarını dinlemek üzere geldik. Sanayici üretimde yaşadığı, maddi kayba mı yansın? Yetiştiremediği veya riske giren, siparişlerine mi yansın? Taahhütlerini yerine getiremediği için, ödemesi söz konusu olabilecek böyle bir risk yaratan tazminatlara mı yansın? Pazar kaybetme riskine mi yansın? Yoksa elektrik kesintilerine uymazsa, cezayla tehdit edilmesine mi yansın? Plan yok. Program yok. Büyük bir belirsizlik var. Bu krizin ne kadar süreceğini kimse bilmiyor. Sanayicimiz, sorumlusu olmadığı bir krizin, ne yazık ki tüm maliyetlerini taşımak zorunda kalıyor.
ENERJİ GÜVENLİĞİ SINIR GÜVENLİĞİ KADAR ÖNEMLİ
Bu krizin aslında bir tek sorumlusu var, ülkemizin enerji arz güvenliğiyle kumar oynayan, cin olmadan adam çarpmaya kalkan, basiretsiz yönetim. Bir ülkenin enerji arz güvenliği, sınır güvenliği kadar önemlidir. Ama bizim enerji arz güvenliğimiz, maalesef büyük bir basiretsizliğe kurban edilmiştir. Bugün yaşadıklarımız, İran gazının kesintiye uğramasıyla izah edilemez. Çünkü İran hemen her yıl, bize sattığı gazı, kendi ihtiyacının yüksek olduğu dönemde kesmiştir. Son beş yılın dördünde, İran’la buna benzer sıkıntılar yaşanmıştır. Ama hiçbir zaman sanayide çarklar durmamıştır. Kaldı ki İran’ın milli gaz şirketi; “Biz gazı verdik. Kesintinin nedeni, Türkiye tarafındaki, doğalgaz basınç yükseltme istasyonunda yaşanan, teknik sorun” diye bir açıklama yapmıştır. Ne yazık ki her alanda olduğu gibi, enerji yönetimindeki, hesapsızlık, basiretsizlik, tedbirsizlik, düşüncesizlik, bir kez daha ülkemizin aşına, işine darbe vurmuştur.
KUMAR OYNADILAR, KAYBETTİLER
Küresel salgının zirve yaptığı dönemde, dibe vuran enerji fiyatlarının, salgın hafiflemeye başladığında, hızla artacağını maalesef bu yönetim öngörememiştir. Enerji fiyatları düştüğünde, süresi biten, uzun vadeli doğalgaz kontratlarını yenilememiştir. Spot piyasadaki fiyatlara aldanmıştır. Bu fiyatlar daha da düşer zannederek, ciddi bir kumar oynamıştır. Maalesef bu kumarı da kaybetmiştir. Şimdi Azerbaycan’dan, Rusya’dan çok yüksek fiyatlarla, gaz almak zorunda kalmışızdır. Bu da yetmemiştir, Enerji Bakanlığı, fiyatların düşeceği üzerine kumar oynarken, gaz depolarındaki sınırlı ihtiyat stoklarını da, masaya maalesef pey diye sürmüştür. Neticede, Türkiye bu kışa, yarısı boş gaz depolarıyla girmiştir.
TUZ GÖLÜ’NDE 3-5 GÜNLÜK GAZ KALDI
Ağustos’tan bu yana, başta Genel Başkanımız olmak üzere, defalarca uyarılarda bulunduk. Tedbir almazsanız bu kış çok kara geçecek dedik. Ama her zamanki kibirleriyle, uyarılarımızı duymazdan geldiler. Şimdi öğreniyoruz ki, Tuz Gölü’ndeki depolarda, sadece 3-5 günlük gaz kalmış. Ve maalesef önümüzde oldukça sert geçecek koskoca bir kış var. Doğalgaz depolama kapasitemizin yetersiz olduğu bütün uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bizim depolama kapasitemiz toplam tüketimin yüzde 5’i seviyesinde. Burada uluslararası kabul gören standart, tüketimin en az yüzde 20’si kadar bir depolama kapasitesine sahip olmanın gerekli olduğudur.
ELLER PLAN YAPARKEN HÜKÜMET YATTI
20 yıldır bu ülkeyi yönetenler, kendilerine saraylar yaptırmayı bildiler. Ama Türkiye’nin doğalgaz depolama kapasitesine ihtiyaç duyulan yatırımı maalesef yapamadılar. Yine uzmanlar; “Sisteme giren doğalgazı sistem içinde dolaştıracak, kompresörleriniz yoksa, dışarıdan istediğiniz kadar gaz alın. Hiçbir işe yaramaz” diyorlar. Türkiye’nin böyle bir zaafı olduğu da biliniyor. Bu krizle görüldü ki enerji alt yapımız, sanayicimize güvenilir ve sürdürülebilir enerjiyi sunmaktan çok uzak. Elin insanı karınca gibi çalışırken, bizdeki yönetim, Ağustos böceği misali çalıp oynayıp yatmış. Enerji krizini önleyecek, telafi edecek, hiç bir plan ve program yapmamış.
5 MİLYAR DOLARLIK ZARAR
Cumhuriyet Halk Partisine göre; her fabrika bir kaledir. Ülkemizdeki her fabrika bir kaledir. Bugün ülkemizin tüm üretim kaleleri, hükümetin basiretsizliği nedeniyle, düşme noktasına gelmiştir. Şimdi kendi basiretsizliklerini gizlemek isteyenler, çok gaz kullandın diye sanayiciyi suçlamakta, onu sopayla, cezayla tehdit etmektedirler. Enerji kesintisi nedeniyle oluşan üretim kaybının, en az 5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Sanayicilerimizin bu kaybı, nasıl telafi edilecek? Terminlerini kaçıran ihracatçı firmalarımızın, karşılaşacağı olası cezai müeyyideleri, kim karşılayacak? Enerji kesintisi nedeniyle, makine, teçhizatı bozulan sanayicinin, zararını nasıl tazmin edeceksiniz? Sanayicilerimiz bunlara cevap bekliyor.
ZARARARI TAZMİN EDİN
Sanayiciyi suçlamayın, tehdit etmeyin. Sanayicinin duran fabrikalarının, buralarda işini kaybeden emekçilerin, kayıplarını nasıl telafi edeceksiniz? Sanayiciyle emekçiyi kendi kusurları olmadan karşı karşıya getirmeyin. Bir an önce bu sebep olduğunuz zararları, tazmin edin. Bu krizin tekrarlanmaması içinde, alınması gereken tüm tedbirleri alın. Enerji iğneden, ipliğe her şeyin temel girdisidir. Üretimdeki kayıplar, daha fazla gelir kaybı, daha fazla yüksek enflasyon, daha çok işsizlik olarak, milletimize fatura edilecektir. Ama bir başka bedel vardır ki, bunu kolay kolay telafi etmek zordur. Yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle şimdi dışarıdaki tedarikçiler ülkemizi enerji krizi riskine sahip ülkeler kategorisi içinde algılamaya başlamışlardır. Bu çerçevede siparişlerini de verirken daha ihtiyatlı davranacaklardır. Başka ülkelere de bu siparişleri dağıtmak durumunda kalacaklardır. Gerçekten Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma durumuyla karşı karşıyayız.
CAMBAZA BAK DİYEREK SORUMLULUKTAN KAÇAMAZSINIZ
Burada şunu ifade etmek istiyorum. Ülkeyi yönettiğini iddia edenler her şeyden vazgeçebilirler ama sorumluluklarından vazgeçemezler. Yetki ve sorumluluk paranın iki yüzü gibidir birbirlerinin mütemmim cüzdür. Birbirinden ayrılamaz. Bu dünyanın her yerinde de böyledir. Üç maymunu oynayarak, görmezden, duymazdan gelerek, konuşmayarak, milletimizi pahalılığa ezdiren, çoluğunun çocuğunun yüzüne, bakamaz hale getiren, kış günü, ekmek kuyruğuna mahkûm eden, orman yandığında uçak kaldıramayan, sel olduğunda dere yatağına ev yapmışlar diyen, milletin 128 milyar dolarını ucuza satıp, çarçur eden, paramızı pul edip, milletimizi “öz yurdunda garip” eden, ülkeyi yabancılar için ucuzcu dükkânına çeviren, bu basiretsiz yönetim, sonunda ülkede bir de enerji krizine sebep olarak, milletin ayağına bir defa daha çelme takmıştır. Bunu konuşmayarak, tedbir almak yerine, “cambaza bak” diyerek kimse sorumluluktan kaçamaz. Bugün sorumluluktan kaçsalar bile, sorumluluklarından kaçmanın sonuçlarından, yarın kaçamayacaklar. Milletimiz sandık önüne geldiğinde bu yapılanların mutlaka hesabını soracaktır.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Teşekkür ediyorum. Varsa sorularınız alabilirim.
Soru- OSB’lerde yüzde 60’lık bir kota uygulanıyor. Aşıldığında gaz kesintisi gibi bir durumla karşı karşıya kalıyorlar. Başkent Gaz da nitekim uyarıda bulundu. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? Bir de aracılar var OSB’lerde siparişleri yetiştirmek zorundalar ama gaz kesintisi gibi bir durumla karşı karşıya kalıyorlar üretim yaptıkları için…
İkinci sorum da şu olacak, biliyorsunuz Merkez Bankası Başkanı “liralaşma” gibi bir terim kullandı, ekonomiye yeni bir terim kazandırdı. Bu terimi nasıl açıklarsınız? Türkiye liralaşabilir mi?
Faik ÖZTRAK- Şimdi biraz önce konuşmamda ifade ettim yani bu gaz kesintisi üretimi önemli ölçüde riske atıyor. Yine Organize Sanayi Bölgelerimiz önemli ölçüde ihracata çalışıyorlar özellikle Ankara’daki Organize Sanayi Bölgeleri ve bütün güçleriyle de bu siparişleri yetiştirmeye uğraşıyorlar. Ama muhataplarına “Bizde böyle bir sorun var üç gün müsaade edin, 4 gün müsaade edin” dedikleri andan itibaren karşı tarafta muhataplarının kafasında ciddi soru işaretleri oluşuyor. Türkiye bugün pandemi sonrasında dünyada dağılan arz zincirlerinin ardından dünyanın arz merkezlerinden biri olma, sanayide arz merkezlerinden biri olma şansına sahip. Ama siz böyle bir enerji riski yaratarak, enerji sıkıntısı yaratarak bu hedefi de baltalıyorsunuz. O nedenle ben bu kesintileri çok tehlikeli buluyorum. İlgili kurumun anladığım kadarıyla liyakatli kadroları büyük ölçüde tasfiye edilmiş durumda. Bu liyakatli kadroların tasfiye edilmesi sonucunda enerji arzının yönetiminde de yani mevcut giren enerjinin ve stokların yönetiminde de önemli sorunlar olabilir. Tekrar bunlara bakılmalı, yeni bir takım optimizasyon modelleri denenmeli ve biran önce Türkiye’de bu enerji krizi olabilir imajı derhal silinmelidir. Kimsenin bu ülkeye bu maliyeti ödetmeye hakkı yoktur.
Gelelim liralaşmaya. Dün ben de izledim. Türkiye eğer “liralaşacaksa” öyle Merkez Bankası’nda zorlayarak, dövize endeksleyerek, başka işler yaparak liralaşmaz. Ben nasıl liralaşacağını söyleyeyim, önce yandaş müteahhitlere vermiş olduğunuz dolarla, avroyla garantileri liralaştıracaksınız. O zaman millet gerçekten sizin bu ülkede liralaşmadan yana olduğunuza inanır. Siz ihaleleri dolarla, avroyla vereceksiniz, mevduatın faizini, mevduatın kendisini dolara endeksleyeceksiniz ondan sonrada milletin 128 milyar dolarını birilerine satacaksınız, peşkeş çekeceksiniz, en son 9 – 10 milyar dolar buharlaşıp gidecek, “biz hiç satmadık” diyeceksiniz kamu bankalarına verdiğiniz dövizlere. Arkasından da “liralaşacağız” diyeceksiniz. Bu yönetim anlayışıyla bu gidişle bu ülkenin liralaşması falan söz konusu dahi olamaz.
Liralaşmak mı istiyorsunuz önce kendi paranıza güven sağlayacaksınız, önce siz kendi paranıza güveneceksiniz. Milletin de sizin paranıza güvenmesi için kendi parasına güvenmesi için gerekli önlemleri, tedbirleri, programı muhakkak uygulayacaksınız. Bunu yapmıyorsanız kimse kusura bakmasın liralaşıyoruz diyerek liralaşılmaz.
Soru- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu İngiliz Büyükelçisiyle görüşmesine ilişkin öncesinde ve sonrasında Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bilgi verdi mi?
Faik ÖZTRAK- Bugün burada konuştuğumuz meseleyle bunun ne ilgisi var açıkçası çok fazla anlayamadım. Ama soruyu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımıza soracaksınız bana değil.
Soru- Enerji kesintileri ve kısıntıları bitecek mi?
Faik ÖZTRAK- Açıkçası depoların durumuna baktığımızda yine İran’ın açıklamalarına baktığımızda (kesintilerin bitmesini) çok istememize rağmen, belirsizliğin sürme riskinin olduğunu görüyoruz. Bu belirsizliğin biran önce giderilmesini çok istememize rağmen, sanayicimizin yeniden taahhütlerini yerine getirecek biçimde üretim yapmaya dönmesini beklememize rağmen, yine özellikle çalışan kesimlerin mağdur olmamasını istememize rağmen belirsizlikler sürüyor. Bence bir an önce bu belirsizliklerin giderilmesi, hükümetin gerekli tedbirleri alması ve hiçbir ne sanayicimizi ne de çalışanlarımızı arafta bırakmaması gerekiyor. Umarım bu akşam itibariyle bu sorunu çözebilirler. Ama biz bu sıkıntının geldiğini söyledik. Tekrar söylüyorum ta Ağustos ayından beri Genel Başkanımız uyarıyor. Tedbir alın, tedbir alın, tedbir alın ama biz bambaşka şeyleri bu ülkede konuşuyoruz. Küreselleşmenin getirdiği fırsatlardan yararlanacağız diyoruz işte küreselleşmenin getirdiği fırsatlar kapımızın önünde o fırsatları yitirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Teşekkürler.