Tüketiciler, “Otomobil fiyatları çok yüksek, yetkili servisler çok pahalı” derken, otomotiv firmaları ise, “Fiyatlar hem maliyetlerin artması hem de vergilerden dolayı pahalı. Bugün bayiler araç başına 500 TL kârlılğa kadar inmiş durumda” açıklamasını yapıyor.
Otomotiv firmalarının dünya genelindeki rekabet sebebiyle kârlılıklarının düşmeye başladığını, hatta birçok firmanın bu rekabet ortamında ayakta kalabilmek için güçlerini birleştirebilmek için şirket birleşmeleri gerçekleştirdiklerini görüyoruz.
Aslında bu süreç, bundan 15-20 yıl öncesinde oldukça kârlı olan otomotiv sektörünün, hem pazardaki rekabet sebebiyle, hem de dünya pazarlarında her yeni dönemde giderek sertleşen emisyon regülasyonları sebebiyle, teknolojik yeniliklerin geliştirilebilmesi için AR-GE harcamalarına daha fazla bütçe ayırmalarına da yol açmakta, bu da otomotiv sektörünün eskiden olduğu gibi yüksek kârlı bir sektör olmaktan uzaklaşmasına sebebiyet vermekte.
4 TEKER 1 DİREKSİYON
Bugün otomobillerde kullanılan teknolojiler, müşteri beklentilerine paralel olarak hızla gelişmekte, hem güvenlik özellikleri hem de günümüzün olmazsa olmazı birçok yazılım özellikleriyle donatılmaya başlanması ile artık “4 teker, 1 direksiyon” olmaktan çok, mobil iletişim araçları olmak yolunda hızla ilerliyor.
Diğer yandan, tüketiciler ve firmalar arasında konunun yorumlanmasında farklı yaklaşımlar söz konusu.
Tüketiciler tarafında dile getirilen başlıca konular;
– Otomobil fiyatları çok yüksek,
– Yetkili servisler çok pahalı
Buna karşın otomotiv firmalarının görüşleri ise;
– Otomobillerde gelinen son teknoloji seviyesi otomobil üretim maliyetlerini belli bir seviyenin altına çekmeye imkan vermemekte. Buna ilaveten gittikçe sertleşen emisyon regülasyonlarını karşılayacak teknolojinin geliştirilmesi de maliyetleri yukarı doğru baskılamakta.
– Ayrıca, otomobilin pahalı olmasının en önemli sebeplerinden birisi, otomobil üzerinden alınan vergilerdir, ortalama bir otomobilin çıplak fiyatı yaklaşık 100 bin lira civarındaysa, vergilerle birlikte yaklaşık 180 bin lira seviyesine çıkmakta.
– Buna karşın toplumda yanlış algılanan bir konu da, 180 bin lira civarında satılan bir otomobilden bayilerin en az yüzde 10 kâr ettiği gibi bir yanılgı da mevcut. Türkiye’de çok satan markaların bayilerinin araç başı ortalama kârlılıkları iyi zamanlarda bin lira civarındayken, rekabetin yükseldiği dönemlerde araç başına 500 lira seviyelerine kadar düştüğü zamanlar da olmakta.
– Ayrıca filo satışlarında kârsız ve hatta bazı durumlarda zararına satışlar da söz konusu olmakta.
– Bugün dünya genelinde otomobil satış ve servis hizmeti veren bayilerin yıllık kârlılıkları yüzde 1–1.5 seviyesinde. Bunu tespit etmek çok zor da değildir. Distribütörlerin durumu da buna çok benzer seviyelerdedir, %2 seviyesinde kârlılığa ulaşan firmalar “başarılı” kabul edilmektedir.
Yetkili mi özel mi?
Bir kesim tüketicide, garanti süreleri bittiğinde yetkili servislerden ziyade özel servislerden bakım hizmeti alarak, bakım hizmetlerini daha ucuza sağlama eğilimi de mevcut.
Bu durumdaki tüketiciler, “Yetkili servisler çok pahalı, bu nedenle özel servislere gidiyoruz, Yetkili serviste 800–1.000 TL istenen bakımı, özel servislerde 500-600 liraya yaptırıyoruz” yorumunu yapıyorlar.
Aynı konuda yetkili bayiler ise, “Bir araç ortalama senede 1 kez periyodik bakıma geliyor. Tüketicinin 180 bin lira ödeyip satın aldığı ve gözü gibi bakmaya çalıştığı otomobili için yılda sadece bir kez alacağı bakım hizmeti için 300-500 lira daha ucuz olduğu için yetkisiz servise gitmesi düşündürücüdür” açıklamasını yapıyor.
Sonuçta en son teknolojik araçların geliştirilmesi ve en iyi hizmet için, markaların ve tüm hizmet ağının kâr elde etmesi, para kazanması gerek. Bir gerçek var ki; otomotiv sektörü, bundan 15-20 sene önceki gibi yüksek kârlar elde edemiyor.
Ve kâr edemeyen firmalar ya küçülüyor, ya da başka firmalar tarafından satın alınarak şirket birleşmeleriyle ayakta kalabiliyor. Özetle; kâr etmeyen işletmeler, yeni yatırımlar yapamamakta, ürünlerini ve hizmetlerini de geliştirememekteler.
Paramız ancak 5 yaş üstüne yetti
NİSAN ayında toplam otomotiv pazarındaki daralma ön siparişlerin etkisiyle yüzde 14’te kalırken, ikinci el pazarındaki kayıp ise yüzde 50’yi buldu.
Nisan ayı sonuçlarıyla birlikte yılın ilk 4 ayında ise 2. el araç pazarındaki büyüme oranı yüzde 18’e kadar geriledi. Ocak-Nisan’da 2.el otomobil satışları yüzde 19.03 büyürken, hafif ticari araç satışlarındaki artış yüzde 16.41 oldu.
4 ay sonunda 2.el otomobil pazarında satışların yüzde 82’si 5 yaş ve üzeri araçlardan oluştu. Sadece 10 yaş ve üzerinin payı yüzde 53 2’ü buldu.
Model yaşlarına göre ise satışlarda en büyük artış yüzde 134 ile 9 yaş otomobillerde oldu. 9 yaşı artışta 5 ve 8 yaş otomobiller takip. Yani 4 ayda tüketicilerin parası ancak 5 yaş ve üzeri otomobillere yetti.