Öğretmenlerin ailesi kutsal değil mi? / Haberin Peşinde Urfa
Eş durumu tayinlerinde ayrımcılık, 5 bin öğretmeni eş ve çocuklarından ayırdı. Vaka sayısı artınca, valilikler de il dışı seyahat yasağı getirince artık hiç görüşemiyorlar. Boşanma ve intiharlar başladı.
MEB’de görevli 1 milyon öğretmenden 101 bini sözleşmeli kadrosunda çalışıyor. Bakanlık, kadrolu öğretmenlere yılda 2 kez, sağlık-eş gibi mazeret tayini hakkı tanıyor. Ancak sözleşmeli öğretmenlere, 4 yıl dolmadan eş durumu tayin hakkı vermiyor.
AİLELER 4 YIL AYRILIYOR
Sözleşmeli öğretmenlerden, evli, çocuklu veya bebek bekleyen 5 bine yakın öğretmen şimdi bu eşitsizlik nedeniyle ailesinden ayrı yaşamak zorunda kaldı. Valilikler, vaka sayılarındaki artış nedeniyle il dışı seyahatleri de yasaklayınca, artık eş ve çocuklarını hiç göremiyorlar.
Sözleşmeli öğretmenler, 3+1 yıl yani ancak 4 yıl görev yaptıktan sonra eş durumu tayinine başvurabiliyor. Bu süre salgın nedeniyle, sadece eşi de öğretmen olanlar için 3 yıla indirildi. Yani 1 yıl kadroya geçme süresi beklenmiyor. Ancak, güvenlik soruşturmaları 4-6 ay arasında sürdüğü için bekleme süresi 3.5 yılın altına düşmüyor. Eşleri öğretmen olmayanlar, 4 yıl beklemeye zorlanıyor.
BAŞVURULAR AY SONUNDA
MEB Personel Genel Müdürlüğü, sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu tayin taleplerini 31 Aralık’ta almaya başlayacak. 2016’da göreve başlayan, kadrolu olarak 1 yılını dolduranlar il içi ve iller arası yer değiştirme talebinde bulunabilecek. Mağdur öğretmenler, ocak ayında mazeret tayininde, MEB’in salgını da göz önüne alarak, kadrolu-sözleşmeli ayrımını kaldırmasını istiyor.
MAĞDUR ÖĞRETMENLER NE DİYOR?
“YA EŞİN, YA İŞİN”
Öğretmen M.A: “4 yıldır evli olduğum eşim, İstanbul’da uluslararası bir şirkette çalışıyor. 2 yıl önce Şanlıurfa’ya atandım. İki ev geçindirmeye çabalarken, maddi-manevi battık. Aramızda bin 300 kilometre var. Ayda bir zor görüşüyorduk. Şimdi, virüs artınca il dışına çıkış da yasaklandı. MEB bize, ‘ya eşin, ya işin’ diyor.”
“HAMİLEYİM BEBEĞİM BABASIZ BÜYÜYECEK”
Öğretmen M.E: “Uşak’ta sınıf öğretmeniyim. Eşim Samsun’da ve ben 3 yıl daha burada kalmak zorundayım. Tatilde, zar zor görüşüyorduk. Şimdi o da yok. Hamileyim, bebek doğacak ve babasından uzakta büyüyecek. Sözleşmenin amacı Doğu’da öğretmeni tutmak ise ben Batı’dayım. Sistemin tutmadığını, MEB de biliyor.”
“OKULA AĞLAYARAK GİDİYORUM”
Öğretmen A.S: “3 yıldır Anadolu’dayım. Eşimle, Türkiye’nin iki ucunda yaşıyoruz. Çocuğum 2 yaşında ve her akşam babası eve gelecek sanıp, bekliyor. Sonra çocuk ağlıyor, ben ağlıyorum. Ağlaya ağlaya okula gidip, ders anlatıyorum. Çok yıprandım. Öğrencilerimin, öğretmensiz kalmasın istiyorum. Ancak, bu psikolojiyle onlara da faydam yok.”
“EVİMDEN 1600 KM UZAKTAYIM”
Öğretmen A.Y: “Van’da sınıf öğretmeniyim. Eşim ve çocuklarım memleketimiz Bursa’da. Evim ve işim arasında bin 600 kilometre yol var. Bir baba olarak, çocuklarımı hiç göremiyorum. Salgında mağduriyetimiz daha çok arttı.”
“UZAKTAN AİLE OLUNMUYOR”
Öğretmen Y.B: “Şanlıurfa’dan Adaya’ya eşimin yanına 4 yıldır gidip geliyorum. Salgında, çaresiz otobüslere bindim. Sokağa çıkma yasağı ve şehirler arası seyahat kısıtlamaları gelince, artık hiç görüşemiyoruz. Uzaktan eğitim gibi, uzaktan aile de olunmuyor. Yüzlerce kilometre mesafe evliliğimizi sarsıyor. Öğretmen arkadaşlarımdan boşananlar ve intihar edenler var. Çok korkuyoruz.”
“MUTSUZ ÖĞRETMEN MUTLU GELECEK İNŞA EDEMEZ”
Eğitim Uzmanı Feray Aytekin Aydoğan ise şunları söyledi:
* Türkiye’nin de imzaladığı 1966 tarihli, ‘Öğretmen Statüsü ve Tavsiye Kararları’ nitelikli eğitim için öğretmenin iş güvencesini en temel hak olarak tanımlıyor.
* Sözleşmeli öğretmenlik, iş güvencesi sağlamadığı gibi, öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açtı. Eş durumu tayinlerindeki kadrolu-sözleşmeli ayrımı bu eşitsizliği derinleştirdi.
* Yıllarca, eş ve çocuklarından yüzlerce kilometre uzakta çalışmaya zorlanan, bu nedenle aile birlikteliği bozulan, mutsuz olan öğretmenlerden, mutlu bir gelecek inşa etmesi beklenemez.
* Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmenler aynı işi yapıyor, aynı çocukların hayatına dokunuyor ama eşit hakları yok. Öğretmenlerin tümü kadrolu ve eşit haklara sahip olmalı…