Ekim 2018’de Türkiye tarafından ortaya çıkarılan Cemal Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi olarak gösterilen veliaht Muhammed bin Selman’ın (MBS) muhaliflerinden veya rakiplerinden kurtulmak için ülke içinde ve dışındaki girişimleri sürüyor.
Bin Selman’ın Ölüm Tehditleri Sürüyor
Ekim 2018’de Türkiye tarafından ortaya çıkarılan Cemal Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi olarak gösterilen veliaht Muhammed bin Selman’ın (MBS) muhaliflerinden veya rakiplerinden kurtulmak için ülke içinde ve dışındaki girişimleri sürüyor.
Arap Postası’nda yer alan değerlendirmede, MBS’nin Suud tahtında rakip olarak gördüğü eski üst düzey istihbarat yetkilisi ve eski Suudi veliaht prensi Prens Muhammed bin Nayef’in eski özel danışmanı Saad El-Cabri’yi hedef aldığı belirtildi. MBS’nin kendisini öldürmeye çalışmakla ilgili suçlayan El-Cabri, Washington’daki federal mahkemedeki görülen MBS hakkındaki Kaçıkçı davasında da önemli bilgi kaynağı olmaya devam ediyor.
El-Cabri, MBS için doğrudan bir tehdit olarak görülüyor. Eski istihbarat görevlisini her şekilde susturmak istiyor. MBS’nin son girişimi, 26 Ağustos’ta El-Cabri’nin damadının Suudi makamları tarafından tutuklanmasının ardından Reuters tarafından ifşa edildi.
El-Cabri ailesi ölüm tehlikesi altında
El Cabri’nin ailesi, oğlu Halid tarafından Twitter’da yayınlanan bir açıklamada, El Jabri’nin damadı Salem Al-Muzaini’nin geçtiğimi Pazartesi günü Devlet Güvenlik Bürosu’na çağrıldığını ve gözaltına alındığı söyledi. Al-Muzaini açıklamasında, bunun MBS’nin El Cabri’ye karşı en son intikam ve sindirme girişimi olduğu belirtildi. Olayın İşkence Mağdurlarını Koruma Yasası uyarınca ABD federal mahkemesine taşınacağı da ayrıca belirtiliyor.
El-Cabri’nin ailesi ve konuyla ilgili kaynakları 2020 başlarında Reuters’e yaptıkları açıklamada, Suudi yetkililerin Saad El-Cabri’nin iki yetişkin oğlunu ve erkek kardeşini, yaşadıkları Kanada’dan Suudi Arabistan’a geri dönmeye zorlamak amacıyla Mart ayında tutukladığını söylemişti.
El-Cabri, 2017’de MBS’nin veliahtlığa geçmeden önce asıl veliaht olan Prens Muhammed bin Nayef’in asistanıydı, El-Cabri 2017’nin sonundan bu yana Kanada’da yaşıyor. 2020 Ağustos ayının başlarında Columbia Bölgesi’ndeki bir ABD federal mahkemesine başvuran El-Cabri, 2018’de kendisini öldürmek için üzerine bir ekip göndermekle suçlayan bir dava açtı, ancak Kanadalı yetkililer bu girişimi engelledi.
Cemal Kaşıkçı suikasti ve El-Cabri
Dava belgelerine göre, Kanada’da El Cabri’ye suikast girişimi, Suudi suikast ekibinin Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda parçalanarak öldürülmesinden iki hafta gibi kısa bir süre sonra gerçekleşti. Kaşıkçı suikastinde olduğu gibi bu olay da uluslararası bunalım doğurdu.
Kaşıkçı cinayetinde suç ortağı olarak, Suudi istihbaratının başkan yardımcısı Ahmed Al-Asiri ve MBS’nin özel danışmanı Saud Al-Qahtani’nin de adı geçiyor. MBS’nin Kaşıkçı’yı öldürme emrini reddetmesine ve tüm sorumluluğu üstlendiğini kabul etmesine rağmen inandırıcı görülmüyor. Buna en etkili sebep olarak El-Cabri’ye yapılan tehditler ve ailesinin Suudi Arabistan’daki tutukluluğu gösterilebilir. Aynı durum Cemal Kaşıkçı’yı parçalayarak katletme suçunu işleyen ve sonunda onları beraat ettirenlerin komik davası için de geçerli.
El-Kahtani’nin son adam kaçırma operasyonu
El-Cabri’nin davası, MBS’nin kurduğu suikast ekibinin amiri Suud El-Kahtani’nin, ülke dışındakiler başta olmak üzere muhaliflerinden bir başka adam kaçırma operasyonuna ışık tuttu. American Vanity Fair dergisinin kaçırma raporunda ortaya serilen yeni bilgilere göre, MBS’nin kuzeni II. Sultan bin Türki’nin MBS’yi eleştirdiği ve Suud mahkemesine gönderdiği bir mektup yazmasının ardından, bulunduğu uçağın Kahire yerine Riyad’a indiği ve ardından ortadan kaybolduğu belirtiliyor.
Derginin haberine göre, Prens Türki’yi tuzağa düşürmeyi başaran kaçırma ekibine liderlik eden ve kendisine birçok güvence verdikten sonra onu aldatan kişi Suud El-Kahtani.
Washington Post’un haberine göre, Kaşıkçı suikastiyle birlikte Suudi yönetimin ülke dışında ve içinde muhaliflerin haklarını, özellikle de kaçırma ve zorla kaybetme suçlarını işlediğine ilişkin uluslararası soruşturmalar başladı ve bazıları on yıllar sürecek birçok dosyayı açtı.
MBS’nin kendisinin oturduğu tahta kimsenin göz dikmemesi ve muhalif olmaması için adam kaçırma, suikast gibi olaylarla çevresine mesaj verdiği ileri sürülüyor. MBS’nin özellikle babasının ani ölümüyle, krallığa geçebileceği için, onun hak etmediği böyle bir yükselişe karşı çıkan diğer Suud prenslerinden korktuğu düşünülüyor. MBS’nin büyükbabası, Suudi rejiminin kurucusu Kral Abdulaziz El Suud’un ölümünden bu yana alışılmış bağlılık artık gerçekliğini yitirdi.
“Tehdit” oluşturabilecek herkes tutuklanıyor
Ülkede gözaltına alınanların listesi Suud hanedanındaki potansiyel rakiplerle sınırlı değil. Dr. Salman Al-Awda ve arkadaşları, idam sırasındakiler, eski yetkililer, özellikle El-Cabri gibi din adamlarını, gazetecileri, medya profesyonellerini ve insan hakları aktivistlerini içerecek şekilde genişletildi ve liste devam ediyor. Tutukluluklar arasında en ünlü olanlardan Loujain Al-Hathloul gibi birçok Suudi kadın, “araba kullanma hakkı” ve diğer birçok hak doğmasına rağmen hala hapishanelerindeler.