Migren öncesi “aura” uyarıları dikkate alınmalı / Haberin Peşinde Urfa
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, migren ve migren tedavisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, migren ve migren tedavisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Migrenin sıklıkla tek taraflı ve zonklayıcı, şiddetli bir baş ağrısı çeşidi olduğunu kaydeden Dr. Celal Şalçini, migrenin genelde şiddetli, sıklığı, ağrı bölgesi ve devam etme süresi değişken olan bir baş ağrısı tipi olduğunu söyledi. Migrene bulantı ve kusmanın eşlik edebildiğini ifade eden Dr. Celal Şalçini, “Ayrıca sese ve ışığa karşı rahatsızlık hissi de yoğun olur. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir ve günlük yaşam aktivitesini ciddi seviyede aksatabilir. Bazı insanlarda ağrı öncesi aura dediğimiz uyarı semptomları olabilir. Bunlardan en sık olanı görme bozukluğu, yüzün bir tarafında uyuşma, konuşma zorluğudur. Bazen de ‘sessiz migren’ dediğimiz aura sonrasında migren atağının eşlik etmediği migren atakları da olabilir.
Atak öncesinde “aura” denilen 5-20 dakikada gelişen ve 60 dakika da sürebilen nörolojik belirtiler olabilir. Her zaman görülmeyen bu belirtiler basit ışık çakmaları, noktalanmalar, geometrik şekiller ve karanlık alan gibi sıklıkla görme ile ilgili belirtilerdir. Bazı hastalar ağrı başlamadan önce algılamada azalma, huzursuzluk esneme, tatlı yiyeceklere düşkünlük gibi uyarıcı belirtiler yaşayabilirler. Ataklar esnasında hastaların bir kısmı sesten ve ışıktan rahatsız olabilir. Gerilim tipi baş ağrısından sonra görülen en sık baş ağrısıdır. Ayrıca gerilim tipi baş ağrısına sıklıkla eşlik eder.” dedi.
Migrende risk faktörlerine işaret eden Dr. Celal Şalçini, “Aile öyküsü olması ve cinsiyet risk faktörüdür. Kadınlarda erkeklere nazaran üç kat fazla izlenmektedir. Migren kadınlık hormonu östrojen ile ilişkili olduğundan kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Bundan ötürü özellikle menstrüel dönemde bazı hastalarda var olan ağrıların şiddetlenmesi, bazı hastalarda da tam tersi olarak azalması görülmektedir. Şiddeti, ağrı süresi ve ağrının bölgesi bireyden bireye değişkenlik gösterebildiği gibi aynı bireyde de zaman zaman farklıklar gösterebilir. Ataklar en fazla üç gün sürer. Nörolojik veya mide-bağırsak sistemi ile ilgili sorunlar eşlik edebilir.
Dr. Celal Şalçini, migren ataklarını tetikleyen bazı faktörler olarak şunları sıraladı:
“Stres, dıştan gelen parlak uyarılar, soğuk ve lodos, başa gelen ani travma ve sarsıntılar, menstruasyon, uykusuzluk, açlık olarak sıralanabilir. Sıklıkla çikolata, peynir, yağlı yiyecekler, fındık, salam, sosis, alkol gibi yiyecek ve içecekler, egzersiz, doğum kontrol hapları, soğuk gıdalar, bazı damar genişletici ilaçlar, yükseklik ve birçok sayamadığımız etkenler sıklıkla migren atağını tetikleyebilir. Birçok tetikleyici faktör olabileceğinden ötürü önemli olan hastanın bu tetikleyici faktörleri erken dönemde tanıması ve olabildiğince uzak durmasıdır.”
Migren tedavisinin iki çeşit olduğunu kaydeden Dr. Celal Şalçini, tedavi yöntemlerine ilişkin olarak da şu bilgileri verdi:
“İlki ataklar esnasında kullanılan ilaçlarla atakları önlemek ve ikincisi ‘profilaksi’ dediğimiz atak olsun olmasın her gün kullanacağı ilaçlarla atakların sıklığını ve şiddetini azaltıcı ilaç başlamaktır. Bu tedaviler tek başına veya her ikisi beraber uygulanabilir. Genelde atak tedavisinde en basit ağrı kesicilerden, migrene özel ilaçlara kadar olan ilaçlar basamaklı bir şekilde başlanıyor. Profilaksi amaçlı olarak genelde antidepresanlar, bazı hipertansiyon veya nörolojik ilaçlar kullanılmaktadır. Son zamanlarda tedaviye dirençli migren ataklarında botulinum toksini veya diğer adıyla botoks kullanılabilmekte ve dirençli vakalarda başarılı olduğu bilinmektedir.”
Hibya Haber Ajansı