Meme kanseri hastaları corona virüsüne karşı nasıl korunmalı?

meme-kanseri-hastalari-corona-virusune-karsi-nasil-korunmali-9jndxRPc.jpg

Tüm dünyada hızla yayılan ve yaşamı tehdit eden yeni tip corona virüsü (COVID-19), kanser hastalarında ağır sonuçlara sebep olabilir. Kanser hastalarının bağışıklık sistemlerinin zayıf olması nedeniyle enfeksiyonlara daha yatkın olabildiklerini belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çitgez, ‘Kanser tiplerinde ülkemizde birinci sırada yer alan meme kanseri hastalarının corona virüsünün en riskli grubunda yer aldığını’ belirtti ve önemli uyarılarda bulundu.

Kanser hastalarının, bu dönemde kişisel hijyenlerine, beslenmelerine ve uyku düzenlerine olduğundan daha çok dikkat etmeleri gerekiyor. Dünyada ve Türkiye’de en yaygın görülen kanser tipi arasında yer alan meme kanseri hastalarının öncelikli risk grubunda olduğuna dikkat çeken Sağlık Bilimleri Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çitgez, kanser hastalarının corona virüsünden korunurken nelere dikkat etmeleri gerektiğini anlattı:

Meme kanseri hastalarının bağışıklıkları corona virüsüne karşı zayıf mıdır?
Vücudumuzda kanser hücresine karşı saldıran hücreler, doğal bağışıklık hücreleridir. Yani insanoğlu, doğduğu günden itibaren kansere karşı bağışıklığa sahiptir.Vücudumuzun kanserli hücrelere karşı karşılıksız savunmasını yapan “Pitbull” cinsi saldırı hüçreleri ise Doğal Öldürücü (Natural Killer) hücrelerdir.

Doğal Öldürücü hücreler, vücutta sürekli olarak devriye gezen, yakaladıkları kanser hücrelerine ölümcül şekilde saldıran hücrelerdir. En büyük avantajı, daha önceden kanser hücresinin antijenini tanımasına gerek kalmadan, yani kimlik tespiti yapmadan, gördüğü anda tanıyarak saldırmasıdır. Bu özelliği sayesinde, bağışıklık sisteminden kaçmayı başarmış kanser hücrelerini de yakalayarak öldürebilirler. Yani, vücudumuz kansere karşı savunmasız değil. Sahip olduğumuz mucize bağışıklık sistemi, kanserli hücreyi yakaladığı yerde yok edebiliyor.

Kısacası bu sistemler kanser hastası da dahil tüm insanlarda benzer şekilde çalışmakta ve aynı sistem hem kanser hücrelerine hem de viral enfeksiyonlardan etkilenmiş hücrelerimize uygulanmakta. Fakat tek farkı, meme kanseri tedavisi altındaki hastalarda verdiğimiz kemoterapi ilaçları da kemik iliğini baskılayarak bu bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısını azaltıp fonksiyonlarını azalttığı için, kanser hastalarının bağışıklık sistemi düşmekte. Corona virüsüne karşı risk grubu altında olmalarının sebebi kanserlerinin meme kökenli olmasından ziyade tedavi almış olmalarıdır.

Yaygınlığı nedeniyle meme kanserini baz aldığımızda kadınların bağışıklık sistemi erkeklere göre daha mı zayıf?
Corona virüsü ve yol açtığı üst solunum yolları enfeksiyonu Covid-19 şimdiye kadar çocuklara ölümcül bir zarar vermedi ancak bağışıklık sistemi zayıf olan orta yaşlı ve yaşlı çok sayıda insanın ölümüne sebep oldu ve risk oluşturmaya devam ediyor. Çalışmalarda gösterildi ki, erkekler ile kadınlara aynı oranda virüs bulaştığı tespit edilirken erkeklerde ölüm oranı yüzde 2,8, kadınlarda ise yüzde 1,7 oldu.

Covid-19 öncesi SARS ve MERS salgınlarında da erkekler kadınlara oranla daha yüksek şekilde etkilenmişti. Hatta 2003 SARS salgını sırasında virüs bulaşan kadın sayısı daha fazlaydı, ancak erkeklerin ölüm oranı kadınlara göre yüzde 50 daha yüksekti. MERS salgınında da sonuç farklı değildi.

Kemoterapi alan hastalar için risk daha mı çok artıyor?
Bağışıklık sistemini etkileyen herhangi bir hastalığa veya tedaviye sahip olan tüm hastalar risk grubundadır. Bununla birlikte son 3 ay içerisinde kemoterapi almış veya almakta olan hastalar, kanser tedavisi için immünoterapi alan hastalar, protein kinaz inhibitörleri gibi immün sistemi etkileyen odaklanmış kanser tedavileri alan hastalar, akciğer kanseri için radikal yoğun radyoterapi alan hastalar, son 6 ay içerisinde kemik iliği nakli olmuş veya immünsupresif kullanan hastalar, tedavi gerektirmese de immün sisteme zarar veren hematolojik maligniteleri (kronik lösemi, lenfoma, multipl myelom gibi) olan hastalar
COVID-19 enfeksiyonu için esas riskli popülasyonu oluşturmaktadır. Verdiğimiz tedavinin etkileri, hastaların son tedavi kürü bittiğinde veya ameliyattan sonra hastaneden ayrıldığında sona ermez. Kanserden sonraki etkiler ve tedavinin immünsüpresif etkileri uzun süreli olabilir.

Peki meme kanseri hastaları corona virüsüne karşı nasıl korunmalı?
Öncelikli kural mümkün ise tamamen kendilerini izole etmeleri gerekiyor. Değil ise olabildiğince kalabalıktan kaçmaları gerekiyor. Sonra hijyen kurallarına iki kat daha fazla uymaları gerekiyor. Herhangi bir yere dokunmaları halinde ellerin sabunla en az 20 saniye yıkamaları ve kolonya ile dezenfekte etmeleri önem taşıyor. Beslenmelerine dikkat etmeli bağışıklık güçlendiren gıdaları tercih etmeliler.

Bağışıklık için beslenme önemli bir yere sahip, önerileriniz neler?
Corona virüsüne karşı güçlü ve sağlıklı kalmanın sırrı hiç şüphesiz iyi beslenme. Bağışıklık sistemimizin yüzde 70-80’i gastrointestinal sistemde şekillenmekte ve yediğimiz yiyeceklerden ve bağırsaklarımızda gelişen mikroplardan doğrudan etkilenmektedir. Meyve ve sebzelerden oluşan dengeli diyet çok önem taşıyor.

Klasik olarak C vitamininden zengin besinler haricinde, bağışıklık sistemini dengeleyecek E vitamini içeren yiyeceklerin tüketilmesi bağışıklık sistemini güçlendirir. Genel olarak ayırt etmeden tüm sebze ve meyvelerden tüketmeli, mümkün olduğunca protein içeren et, süt ve yumurta gibi gıdalarla takviye edilmeli.

Bunlara ek olarak ve ne yazık ki dikkat edilmeyen konu: uyku. Uyku yoksunluğu, bağışıklık sistemini baskılamanın en güçlü yollarından biridir. Herkesin farklı bir eşiği var, ancak bir gecede en az altı hatta ideal olarak sekiz saat uyku uyumuyorsanız, bağışıklık sisteminin tehlikeye girebileceğine dair kanıtlanabilir bilimsel kanıtlar var.

Stres de bağışıklık sistemini bozmaktadır fakat elimizde olmayan sebeplerden stresi önleyemeyebiliriz. Stresi kontrol edemesek de ne yediğimizi ve ne kadar uyuduğumuzu kontrol edebiliriz.


Exit mobile version