IMF: Türkiye’nin ekside olan rezervi daha da azalabilir / Haberin Peşinde Urfa
Uluslararası Para Fonu (IMF), 4. madde kapsamında Türkiye ekonomisine ilişkin yıllık değerlendirmelerini paylaştı. Pandemi sırasında büyümeyi teşvik için atılan adımların kırılganlıkları artırdığını belirten IMF, ekside olan Merkez Bankası rezervlerinin daha da azalması beklentisini de paylaştı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Yönetim Kurulu Türkiye ile 4. Madde konsültasyonunu sonuçlandırdı. Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 5,75 oranında büyüyeceği tahminini paylaşan IMF, 2021 sonu enflasyonunun da yüzde 16,5 olacağını öngördü.
IMF’nin enflasyonda 2022 sonu tahmini yüzde 14 olurken, sonraki dört yıl için yüzde 12,5’luk tahmine yer verildi.
IMF’nin işsizlik oranı tahmini, 2021 için yüzde 12,5, 2022 için yüzde 11 ve sonraki dört yıl için yüzde 10,5 oldu.
4 Haziran 2021 itibarıyla 93,7 milyar dolar seviyesinde olan Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervin, tavsiye edilen yeterlilik aralığının çok altında olduğunu belirten IMF, bankalardan swap (takas) ile ödünç alınan dövizler çıkarıldığında net rezervin eksi seviyede bulunduğunu, rezervde düşüşün devam etmesinin beklendiğini açıkladı.
4 Haziran itibarıyla Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervi, -47,5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Kasım başında dibe vuran bu kalem, yaklaşık 7 aydır bu seviyelerde bulunuyor.
REZERV KAYBINA NEDEN OLAN POLİTİKALAR ANLATILDI
IMF’nin açıklamasından satır başları şöyle:
* Pandemiye giden yıllarda Türkiye’de büyüme, dışarıdan finanse edilen kredi ve talep teşviklerine giderek artan oranda bağımlı hale gelmişti. Büyümeye eşlik eden yüksek cari açıklar ağırlıkla borçla finanse edildi ve bu da akabinde yüksek dış finansman ihtiyacına neden oldu. Aynı zamanda, kamu bankalarının öncülük ettiği hızlı kredi büyümesi ve yüksek enflasyon, para politikası güvenilirliğinin altını oydu ve mevduat dolarizasyonunu körükledi. TL üzerinde ortaya çıkan baskı, yüklü rezerv kayıplarına katkıda bulundu. Bu durumun sonucu olarak, Türkiye pandemiye benzer ülkelere göre daha az tamponla girdi.
* Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de pandeminin ilk döneminde ekonomik kayıp yüksek oldu ancak kayda değer bir toparlanma ile Türkiye benzer ülkelerden ayrıştı. Yüklü faiz indirimleri, kamu bankalarının hızlı kredi temini, idari kredi teşvikleri ve kapsamlı likidite destekleri sayesinde, Türkiye 2020 yılında pozitif büyümeye imza atan az sayıda ülke arasında yer aldı.
DOĞRUDAN DESTEK ILIMLI KALDI, KIRILGANLIKLAR ARTTI
* Çalışanlar ve kırılgan kesimler dahil doğrudan mali destek görece ılımlı kalırken, merkezi hükümet bütçe açığındaki ve kamu borcundaki artış sınırlı kaldı. Koşullu yükümlülükler ve potansiyel borç çevrim baskıları nedeniyle bir şekilde sınırlı olsa da, bir miktar mali alan mevcut.
REZERV SATIŞINA DA DEĞİNDİLER
* Fakat büyümeyi destekleyen söz konusu politikalar aynı zamanda önceden var olan kırılganlıkları fazlasıyla artırdı ve tamponlar pandemi öncesine göre daha da azaldı. Enflasyon, dolarizasyon ve cari açıktaki artış, TL üzerindeki baskıyı artırdı ve rezervin zaten düşük olan seviyelerden sert düşüşünü beraberinde getiren yüklü döviz satışlarına neden oldu.
* Sonbahardan itibaren enflasyonu dizginlemek üzere gidilen para politikasında sıkılaşma başta iyi karşılandı ancak bu politikanın devamlılığı son dönemde sorgulanıyor. TL, pandemi öncesine göre yüzde 40 değer kaybı yaşadı.
* Brüt rezerv, tavsiye edilen yeterlilik seviyesinin oldukça altında ve bankalardan swap (takas) ile alınan dövizler hariç tutulduğunda net rezerv ekside. TL’de değer kaybı, reel sektör ve bankaların bilançolarında baskıyı artırdı.
2021’DE BÜYÜME YÜKSEK OLACAK AMA RİSKLER ARTTI
* Artan belirsizlik ve kırılganlıklar arasında büyümenin bu yıl güçlü olması bekleniyor ancak aşağı yönlü riskler arttı. İktisadi faaliyette 2020’nin ikinci yarısındaki sert yükselişten kalan pozitif etkinin katkısıyla büyüme, 2022 sonrasında daha düşük bir trende dönmeden önce 2021 yılında yüzde 5,75’e ulaşabilir.
* Enflasyonun yüksek kalması ve rezervin daha da düşmesi bekleniyor. Yüksek dış finansman ihtiyaçları, yurt içi yerleşiklerin yüksek döviz mevduatları ve düşük rezerv tamponuyla, ekonomi şoklara ve yurt içi ile dışındaki duyarlılık değişimlerine karşı kırılgan olmaya devam ediyor.
İÇ VE DIŞ RİSKLER
* İçerideki riskler arasında, kredibilite ve tamponlarda daha fazla erimeye neden olacak erken faiz indirimi ve kredi politikaları ya da diğer politika yanlışları yer alıyor.
* Dış riskler arasında, kırılganlıkları ortaya çıkarabilecek olan gelişmiş ülkelerdeki faiz artışları ve küresel ölçekte riskten kaçınmada artış yer alıyor.
* Aşılamada gecikmeler ve olumsuz jeopolitik gelişmeler, diğer riskler arasında bulunuyor.
TAVSİYELER SIRALANDI
* IMF direktörleri, kırılganlıkları azaltacak politikalar uygulama, sürdürülebilir büyüme için beklentileri iyileştirme ve pandemiyle bağlantlı kısa dönemli ihtiyaçlara yanıt verme ihtiyacının altını çizdi.
* Direktörler, enflasyonu hedefe yaklaştırmak için sıkı para politikasına güçlü bağlılığın önemini vurguladı. Eğer enflasyon beklentileri daha da artarsa, para politikasında zamanında ve iyi ayarlanmış ek sıkılaştırma yapılması konusunda cesaretlendirdi. Direktörler ayrıca, merkez bankası bağımsızlığını güçlendirmenin, kaliteli rezerv artışının, operasyonel çerçevede ek sadeleştirmenin ve politika iletişimini geliştirmenin önemini vurguladı.
* Direktörler, toplumun kırılgan kesimlerine yardım için 2021’de hedefli ve geçici ek destek verilmesi için alan olduğunu söyledi. Desteğe, borç seviyesini zamanla azaltmak üzere güvenilir bir konsolidasyon planının eşlik etmesi gerektiği söylendi.
* Direktörlerin çoğu, pandeminin ardından bankalar için üçüncü tarafça yapılacak bir varlık kalitesi gözden geçirmesi önerdi.
* Direktörler, pandeminin uzun dönemli olumsuz etkilerini en aza indirmek için yapısal reformlar yapılması çağrısında bulundu. Kadın işgücüne ve genç istihdamına odaklanma, işgücü piyasası esnekliğini artırma ve yaşayabilir durumda olan ancak geçici olarak borçlarını ödeme aczi içinde olan şirketlerin yeniden yapılandırılmasını sağlama önerildi.