Hibya, Sanatsal Sohbetler’de Nazım Hikmet ele alındı / Haberin Peşinde Urfa
Türk opera sanatçısı, eğitimci, yazar Nilgün Serimoğlu, Hibya Haber Ajansı stüdyolarında Türk şair ve yazar Nazım Hikmet Ran’ı anlattı.
Serimoğlu, Sanatsal Sohbetleri’n bu haftaki yayınında Nazım Hikmet’in yaşamını ve eserlerini ele aldı.
Nazım Hikmet’in şiirlerinin elliden fazla dile çevrildiğinden bahseden Serimoğlu, “Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve Çağdaş Türk Şiiri’nin en önemli isimlerinden biri oldu. 20. yüzyılın en gözde şairleri arasına girdi. Düşünceleri yüzünden defalarca tutuklandı. Yaşamının büyük bir bölümünü hapiste ve sürgünde geçirdi.” dedi.
Serimoğlu, Nazım Hikmet’in yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er takma adlarını kullandığını belirterek, “1963 yılında Moskova’da kalp krizi sonucu öldü. Mezarı halen Moskova’da.” diye konuştu.
Yahya Kemal Beyatlı’nın Nazım Hikmet’in hayatında birçok rolünün olduğunu anlatan Serimoğlu, “Onun için çok önemli bir insan oldu. Çünkü annesi Celile hanım ve babası geçinemiyordu. Celile hanım, Hikmet beyden ayrılacağı sırada ünlü şair Yahya Kemal ile tanıştı Aralarında aşk doğdu ama bu ilişki evlilikle sonuçlanmadı. Nazım Hikmet’in karşı çıkması ve Yahya Kemal’in de bu evliliğe çekimser bakması üzerine Celile hanım olayları olduğu yerde bıraktı ve yurt dışına gitti.” ifadelerini kullandı.
Serimoğlu, Nazım Hikmet’in gençlik yıllarında Rum kökenli Marika adlı bir kızla arkadaşlık ettiğine değinerek, “Nazım’ın ilk aşkı Sabiha hanım devreye girdi. Nazım, Sabiha hanım için, ‘Gözleri siyah kadın, o kadar güzelsin ki’ nakaratlı ünlü şiirini yazdı.” dedi.
Nazım Hikmet’in kıskanç bir aşık olduğunu söyleyen Serimoğlu, “Nüzhet hanımı Dağıstan’da bir öğrenciyle konuşurken gördüğünde ‘Gövdemdeki Kurt’ şiirini yazdı. Bu şiir, onun ne kadar tutkulu ve bazı duyguları ne kadar uçlarda yaşadığının göstergesi oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Serimoğlu, Nazım Hikmet’in hapisteyken Piraye’ye yeniden aşık olduğunu belirterek, “Bizce Nazım, en güzel şiirlerini o dönemde yazdı. Ankara Cezaevi’nde kol saatinin içini boşaltıp oraya karısı ve çocuklarının fotoğrafını koydu. ‘Artık her zaman gözümün önündeler’ diyordu. Saatin kayışına ise tırnağıyla Piraye yazdı.” ifadelerini kullandı.
‘Sanatsal Sohbetler’ yayınının tamamı ise şöyle: