Hibya Güncel’de tiyatro konuşuldu

hibya-guncelde-tiyatro-konusuldu-y12vC54s.jpg

Hibya Güncel’de tiyatro konuşuldu / Haberin Peşinde Urfa

Hibya Haber Ajansı stüdyolarında Nilgün Serimoğlu moderatörlüğünde ‘Güncel’ yayını hibya.com ve Hibya ağında gerçekleşti.

Hibya, ‘Güncel’ programında İBB Şehir Tiyatroları Baş Dramaturgu, yazar Hilmi Zafer Şahin’i stüdyosunda ağırladı.

Sohbet havasında gerçekleşen yayında, “Dramaturg nedir?” ve “Ödeneli tiyatrolar ile özel tiyatrolar arasındaki işleyiş farkı” konular arasında yer aldı.

Şehir tiyatrosunda kimsenin tepeden inme bir göreve gelmediğini vurgulayan Şahin, “Şehir tiyatroları önümüzdeki yıl 110 yaşına basacak. Yöneticisini kendi yetiştiren bir kurum aslında. Şehir tiyatrosunda kimse tepeden inme bir göreve gelmedi. Bizim gibi kurumlar, yalnızca yöneticileriyle üslup kazandırırlar. İşleyiş vardır. Herkes işini konumunu bilir. Biz yalnızca onların koordinasyonunu daha sağlıklı yaparız. Kurum ne yapacağını bilen bir kurumdur.” ifadesini kullandı.

Hilmi Zafer Şahin, 9 Eylül Üniversitesi’nde okumasının büyük bir şans olduğunu söyledi. Şahin, öğrencilik yıllarından şöyle bahsetti:

“Benim bir şansım 9 Eylül Üniversitesi’nde okumuş olmam oldu. Hocaların hocası olan grup bize derslere gelirdi. Melehat Özgür derslere gelirdi. Sedat Bey Türk Halk Bilimi dersine gelirdi. Çok özel bir hocaydı. Bu birazda Özdemir hocadan kaynaklıydı. Onun ilişkileri bizim dünyamızı çok genişletti. Sinema bölümünden çok iyi hocalar derslerimize girdi. Yani resim üzerine dersler gördük.”

Moderatör Nilgün Serimoğlu, “Sanatın bütünselliği, o zaman ortak prensipleri insan daha iyi kavrıyor.” dedi.

“Sanatla, sanatçılardan daha çok felsefeciler ve matematikçiler ilgilenmiş”

İBB Şehir Tiyatroları Baş Dramaturgu, yazar Hilmi Zafer Şahin, Türk sanatındaki en temel soruna değinerek, “Bizim belki bugünkü Türk sanatındaki en temel sorun, ben bugün müzik insanlarının derdini, konusunu, çalışma biçimini biliyorum ya da anlamıyorum. İsteklerimi ya da tanımlamalarımı bu bilgisizlik üzerinden yapmaya başladığım zaman da çelişkiler büyüyor, iş vasatlaşıyor. Sanatla, sanatçılardan daha çok felsefeciler ve matematikçiler ilgilenmiş. Platon’un sanat üzerine düşünceleri var.  Bir şeyi kurgulama duygusu matematiksel bir şey. Belki de şöyle bir şey yapmakta yarar var, sanatla ilgili tiyatro opera benzeri alanlarda önden bir sınav yapılıyor ya, matematik bilgisi nedir diye de sormak lazım.” şeklinde konuştu. 

Serimoğlu, “Kişilerin bilgisi belki çok fazla olmayabilir ama onu ölçecek kimselerin perspektife sahip olması lazım.” ifadesini kullandı.

“Bol bol sergi gezin”

“Bol bol sergi gezin.” diyen Şahin,  “Sergi bir nesneyi yerleştirme birikimi. Sahnede arkanızdaki şu şekil, şu çiçek iyi konmamışsa sizi yutuyor. O renk bilginiz yoksa siz içinde kayboluyorsunuz.” görüşünü savundu.

Nilgün Serimoğlu, İBB Şehir Tiyatroları Baş Dramaturgu, yazar Hilmi Zafer Şahin’e “Tiyatro sanatçısında başarılı sanatçıyı neye dayanarak diyoruz.?” sorusunu sordu.

Şahin, şunları kaydetti:

“Bir yanıyla, sizin mizacınız, kaşınız, gözünüz, görüntünüz, Bir yanıyla da sizin içinizde biriktiriğiniz bir şey, O rol sizi bir yere taşıyor. İkinci rolü de daha gelişmiş bir şekilde yazmak oynamak. Biz ilk oyun yazan arkadaşlarımız içlerinde ne varsa o ilk metne koyuyorlar. Oradan dizi çıkar. Ya da ordan 10 tane 20 tane oyun çıkar. Turgut Özakman şey derdi bir çocuk oyununda çocuklara temizliği öğretecekseniz temizlikle ilgili her şeyi anlatmayın. Diş fırçalamayı öğretin, insanın zekası onu karşılaştırır geliştirir, temizlik duygusunu bütün alanlara yayar.”

Hilmi Zafer Şahin, gerçek anlamda tiyatronun 18. yüzyıl ile birlikte gelişmeye başladığını belirterek, “Sanatçının kendi kimliğini bulduğu, krala bağlı olmadan kendi üretimini piyasaya koyduğu noktadan itibaren bugünkü tiyatronun içindeki laik öz bence 18. yüzyılın ürünü.” diye konuştu.

Çağdaş tiyatroda da bir şeyi anlatmamayı doğru bulmadığını ifade eden Şahin, “Tiyatroda masal dinlemeye, olmuş bitmiş bir şeyi dinlemeye gelen insanlar var. İnsanalar öykü dinlemek istiyor. ‘ben hiçbir şey anlamıyorum’ demek bana doğru gelmiyor.” dedi.

Eski zaman tiyatrolarıyla günümüz tiyatrosunu mukayese eden Şahin, “Oyunculuk sadeleşti. Abartılı dekorlar, abartılı kostümler, abartılı konuşmalar kayboldu. Çünkü hayat kadar yalınlaşmaya başlıyoruz. Biz yalınlaştıkça sanatta yalınlaşıyor. Belki bugün çağdaş tiyatroda denen şey o.” ifadelerine yer verdi.

İBB Şehir Tiyatroları Baş Dramaturgu, yazar Hilmi Zafer Şahin, dramaturgun sanata sezgisel değil, bilimsel bir gözle baktığını dile getirdi.

Şahin dramaturgu şöyle tanımladı:

“Biz sanata sezgisel değil, bilimsel bir gözle bakıyoruz. Bzim asıl olan sözcükler terimler, yani metnin içinde geçenler. Dram sözcüğü kökenli olduğunu için oyun metni demek. Yani oyun metni bilimi diğer bir adıyla da. Bütün oyuncular metni ilk aldıklarında ona bir tavır, tını ya da ritim vermeye çalışıyor. Çünkü ona hazırlanmak kolayına geliyor. Belki başka bir şey yapmak istiyor yönetmek. Satır aralarında yorumlar size ait diyorum öğrencilerime. Bütün amaç metni anlamak, ondan sonra üzerine rolünüze göre anlatıma göre bir şey yerleştirme. Dramaturg biraz burada duruyor.”

“Özel tiyatrolarla yarışmanın hiçbir anlamı yok”

Amaçlarının Türk tiyatrosunu, Türk yazarlarını,  geliştirmek çoğaltmak ve tanıtmak olduğunu vurgulayan Şahin, “Temel ilkelerimizn içinde bu var. Biz bu tiyatroyu yeni oyuncu yeni yazar kazandırmak için yapıyoruz.  Özel tiyatrolar başka kaygılar içinde olabilir, en yetkin oyuncuyu getirmek zorundadır. Kasasını sağlam tutabişmek için. Ama bizim öyle bir kaygımız yok. Biz yeni yıldızlara yol açmak zorundayız. O yüzden de özel tiyatrolarla yarışmanın hiçbir anlamı yok. Belki Özel tiyatrolara belki insan yetiştirmeliyiz.” şeklinde konuştu.

“Yönetmenlik denedikçe şekillenen bir şey”

Şahin, bütün sıkıntılara ve sorunlara rağmen gerçek anlamda tiyatroyu özel tiyatroların yaptığına dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Bence gerçek anlamda tiyatroyu onlar yapıyor. Bütün sorunlarına bütün sıkıntılarına rağmen. Onlar her yerde oynanabilir gibi bir oyun üretiyorlar. Biz her yerde oynanabilir gibi  bir oyun üretmiyoruz. Ben hep şunu düşündüm sanat yönetmenliği dönemimde biz insanlara  sahne sanatının ve özelde de tiyatro sanatının ne olduğunu gösteriyoruz. Ama gelişmişliğini amatör , gençlik tiyatrolarına ve özel tiyatrolara bırakmalıyız. Çünkü orası yoktan var ediyor. Biz bu kalemi kağıdı istediğimizde genelde önümüze geliyor. Bizde belkiş şu yapılmalı, ben bir kurumda 3-4 kere hata yapmış olabilirim, bunu bir özel tiyatro yapamaz. Ama bizim gibi kurumlar işte yönetmen yetiştirebilir. Çünkü yönetmenlik denedikçe şekillenen ve çoğalan bir şey.”

‘Güncel’ yayınının tamamı ise şöyle:

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version