Başkan Polat yaptığı açıklamada; “Şanlıurfa’da bitmek bilmeyen sağlık sorunu ve değer verilmeyen doktorlar Başta Harran üniversitesi Tıp fakültesi olmak üzere diğer Devlet hastahanelerinde doktorlar istifa edip özel hastanelere geçiyorlar. Harran üniversitesi Tıp fakültesi hastanesi’nde Doktorların bir bir istifa etmesi nedeniyle 9 bölüm kapanmıştır.
Harran üniversitesi Tıp fakültesi hastanesi ‘nde Prof. Dr. Mehmet Emin Güldür’ün istifası ile Patoloji bölümü kapandı. Şanlıurfa’nın tek Onkoloji doktoru Prof.Dr. Hakan Hatipoğlu, Göğüs Cerahi Uzm. Doç. Dr. Atalay Şahin, Radyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Kolu geçen yıl istifa etmişti.
Yine Üniversitenin Tek Nefroloji Doktoru Prof. Dr. Metin Sarıkaya da bu yılın Ocak ayında görevinden ayrıldı ve hastanedeki Refroloji bölümü kapandı.
Yine Harran üniversitesi Tıp fakültesi hastanesinde Çocuk Ruh sağlığı ve hastalıklarından sorumlu Doç. Dr. İsmail Akaltun ve Kardiyoloji bölümünde Doç. Dr Fatih Güngören istifa edip ayrıldı. Son bir buçuk yılda 9 bölüm kapandı.
Yine Şanlıurfa Mehmet Akif inan Hastanesinde görev yapan Kulak burun boğaz bölümünde Doç. Dr. Mehmet Erkan Kaplama istifa etti ve özel hastaneye gitti.
Üniversite Hastahaneleri sadece sağlık hizmetleri sunan hastaneler değil, aynı zamanda bir eğitim alanıdır. Bu hastanelerde hekimler ve tıp öğrencileri de eğitim görüyorlar. Bu Hastanede 9 bölümün kapanması demek tıp öğrencilerinin bu alanlarda eğitim görmemesi demektir. Aynı zamanda doktorlarda gelen hastayı tedavi ve Ameliyat yapamamasına neden oluyor.
Örnek: Tümör Cerrahisi tedavi uyguladığı bir hastayı Patolojiye gönderiyor ama O bölüm kapalı Doktor Ameliyat anında O tümörün iyi huylumu, kötü huylumu olduğunu nerden bilecek ki ona göre operasyon yapsın. Hastahanelerde aşırı yoğunluk var doktor sayısı yetersiz her poliklinik önünde uzun kuyruklar var, doktorlar 5 dakika bile bir hastaya ayıramıyor buda işlerini özveri ile yapamadıklarından vicdanen rahatsız ve huzursuz oluyorlar.
Doktorların çoğunluğu yoksulluk sınırı altında maaş alıyor. Tanıdık bir çok Hekim arkadaşlarla görüştüğümüzde söyledikleri söz “Hekimler hiç bir dönemde bu kadar değersizleştirilmedi .
Hekimler hiç bir dönemde bu kadar cehaletle şiddette maruz kalmadı. Hekimler hiç bir dönemde bu kadar geçim derdine girmedi” diyorlar. Yine söylediklerine göre yaklaşık iki yılda 8 binin üzerinde doktor kamudan istifa etmiş, bazılarıda emekliliğini istiyor” diyorlar ve yine “Şu ana kadar kamudan bu denli yoğun istifa hiç olmadı” diyorlar.
29 Ekim 1923 ‘ de Cumhuriyet kurulurken bu ülkede 333 Doktor, 4 Hemşire ve 165 Ebe vardı.
Sadece 60 Eczane vardı bunun 8’i Türk idi. Fert başına milli gelir 45 dolardı. Ortalama ömür 40 yaşdı. Millet Verem, sıtma, tifo, tarahum, frengi hastalığından kırılıyordu. Her doğan 100 çocuktan 40′ ölüyordu. Doğum yapan kadınların yüzde 18′ i ölüyordu. Bir tek Dar-ül Fünün Şimdiki Boğaziçi Üniversitesi vardı. Bir tek diş doktoru yoktu, millet pense ve kelpeten ile dişini çekiyordu. Türkiye’de diş doktoru ancak 1964 yılında mezun oldu.
1923-2002 Arası Cumhuriyet hükümetleri yaklaşık 70 tane Tıp fakültesi açtı. Her yıl yaklaşık 5 bin doktor mezun veriyor. Akp her şeyde hazıra kondu fakat hiç bir şeyin kıymetini bilmedi her şeyi çığrından çıkardı. Sağlık çökmek üzere artık aklını başına almalı ve derhal tedbirler almalı yoksa sağlıksız bir nesil ile karşı karşıya kalırız.
Atalarımız “Sağlam kafa sağlam vücut ‘ta bulunur demişler.” ifadelerini kullandı.