Güven erozyonu dolarizasyonu besliyor / Haberin Peşinde Urfa
Ekonomi yönetiminin nasıl sürdürüleceğine yönelik güven eksikliğinin had safhada olduğunu ifade eden ekonomist Dr. Murat Kubilay, “Bu durum kendisini içeride dolarizasyon olarak gösteriyor ve Türkiye’yi dış kırılganlığı en yüksek birkaç ülke arasına sokuyor” dedi.
Gelişmiş ülkelerde artan enflasyon beklentileri karşısında en kırılgan ülkeleri mercek altına alan bir araştırmaya göre Türkiye, kamu borcunda yüzde 60’a yaklaşan döviz payıyla, Arjantin’in ardından ikinci sırada yer aldı. Reel sektör borçları içinde de yüzde 50’yi aşan payla Türkiye, Meksika ve Arjantin’in ardından üçüncü sırada yer alıyor. Üstelik borç stokunun yarısından çoğu döviz borcu iken, cari açık da artıyor. Cari açığın milli gelire oranında Türkiye, 18 gelişmekte olan ülke arasında yüzde 5.5’lik açıkla en kötü durumdaki ülke. Hollanda merkezli Rabobank’ın yayınladığı “gelişmekte olan ülkeler kırılganlık ısı haritası”nda rezerv düşüklüğü ve döviz cinsi borçluluğun yüksekliği Türkiye’yi kırılgan yapan faktörler arasında başı çekiyor.
ENFLASYON ZİRVEDE
Araştırma sonuçlarını değerlendiren ekonomist Dr. Murat Kubilay, merkezi hükumetin toplam borcunun döviz ve altın payının yüzde 58.3’üne çıkarak 2001 krizinden dahi kötü hale geldiğine dikkat çekti.
Enflasyonun kontrolden çıkması ve TL faizlerin yükselmesiyle döviz ve altın cinsi borçlanmanın tercih edildiğini belirten Kubilay, Hazine’nin doğrudan dış borçlanmasından öte iç borçlanmada dahi döviz oranının arttığını söyledi. Türkiye’nin mevcut haliyle bir Lübnan ve Arjantin olmayacağını fakat önümüzdeki 1 yılda Türkiye’de ekonomi yönetiminin nasıl sürdürüleceğinden ve pandeminin neler getireceğinden kimsenin emin olamaması nedeniyle güven eksikliğinin had safhada olduğunu ifade eden Kubilay’a göre, bu durum kendisini içeride dolarizasyon olarak gösteriyor ve Türkiye’yi kendi grubunda dış kırılganlığı en yüksek birkaç ülke arasına sokuyor.
‘Orijinal günah’ riski büyüyor
Merkezi yönetim borç istatistiklerine göre haziran ayında 1 trilyon 135 milyar 414 milyon liraya ulaşan iç borç stokunun, 290.1 milyar lira (33.4 milyar dolar) ile yüzde 26’sını döviz ve altın cinsinden iç borçlanma oluşturdu. İktisat teorisyenlerince, bir ülkenin yurtiçi piyasalarda yerli para birimi ile borçlanamaması durumu ‘yurtiçi orijinal günah’ olarak tanımlanıyor. Özellikle son iki yıldır iç borç stokunun risk görünümü tam da bu ‘yurtiçi orijinal günah’ın varlığını kanıtlıyor.
Kurda 8.60 lira seviyelerine rağmen hâlâ cari açık veriliyor
Reel sektörün 2018 sonrasında borç yapılandırmalarıyla döviz borcunun bir kısmının TL’ye dönüştürüldüğünü hatırlatan Dr. Murat Kubilay, bu sefer de kur riskinin bu kredileri sağlayan kamu bankalarına yani dolaylı olarak devlete kaldığını söyledi. “TL’nin sürekli değer kaybetmesiyle hem özel sektörde hem de kamu da yabancı para borçluluğunu sürdürmek zorlaşıyor; vade kısalıyor ve maliyet artıyor” diyen Kubilay, doların 8.50- 8.60 lira seviyelerine rağmen Türkiye’nin hâlâ cari açık verdiğine dikkat çekti. Kubilay, “ MB’nin döviz rezervi yoksunluğunda haliyle dış borç ve ithalat ödemelerini döndürmek zorlaşıyor. Türkiye bu alanda Arjantin’den sonraki en sıkıntılı ülke. Döviz yükümlülüklerini ödeme gücüne dair duyulan şüphe, risk priminin artmasına ve sermaye akışının azalmasıyla döviz kuru ve faiz oranlarındaki durdurulamayan artışa yol açıyor” yorumunu yaptı.