Gelibolu’da paylaşılamayan tepe, Kanlısırt

geliboluda-paylasilamayan-tepe-kanlisirt-zShuJlx6.png

Gelibolu’da paylaşılamayan tepe, Kanlısırt / Haberin Peşinde Urfa

Çanakkale Kara Savaşları sırasında, gerek Türk, gerekse Anzakların ele geçirmek için kanlı mücadeleler yaptığı Gelibolu Yarımadası’ndaki bölgelerin başında Kanlısırt geliyor.

MEHMET BAYER – 06.08.2022 – Çanakkale Kara Savaşları sırasında, gerek Türk, gerekse Anzakların ele geçirmek için kanlı mücadeleler yaptığı Gelibolu Yarımadası’ndaki bölgelerin başında Kanlısırt geliyor.

Anzak Kolordusu’nun 6 Ağustos 1915 tarihinde Kanlısırt’a yönelik taarruzuyla başlayan ve 3 gün süren, tarihe Kanlısırt Muharebesi olarak yazılan bu mücadelede Anzaklar 2 bin 277, Türk tarafı ise 7 bin 164 (1.520 şehit, 4 bin 750 yaralı, 760 kayıp, 134 esir) askerini kaybetti.

Tarih uzmanı Baturhan Kaya, HİBYA’ya yaptığı açıklamada, Kanlısırt Muharebeleri’nin hem Türk hem Anzak tarafı açısından günümüzdeki önemini nasıl kazandığının bugüne kadar hep merak konusu olduğunu söyledi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Barış Borlat’ın öncülüğünde çalışmaya başladıklarında, en temel amaçlarının Kanlısırt hakkında bilinmeyenleri ortaya çıkarmak, varsa yanlış bilinenleri düzeltmek olduğunu dile getiren Kaya,  sadece yapılan anıtlara bakıldığında dahi tarafların Kanlısırt’a ayrı bir önem verdiklerinin görülebileceğine işaret etti.

Kaya, Çanakkale cephesinin hemen ardından, muharebelere ithafen şehitler anısına bölgede yapılan 16. Tümen Anıtı’nın Kanlısırt’ın Türk tarafı için önemini kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek, ”Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye toprakları işgal altındayken yapılan, günümüzde Commonwealth War Graves Commission’un bakım ve onarım işlemlerini yürüttüğü ve genel olarak yabancı mezarlıklar/anıtlar olarak bildiğimiz yapıların tamamının mimarisi, yapısı, peyzaj ve projesi bazı istisnalar haricinde aynıdır. Kanlısırt’ta bulunan ve 16. Tümen Anıtı’nın yıkılıp yerine inşa edilen Lone Pine Anıtı, bu istisnalardan biridir. İki tarafın da muharebelerin hemen ardından bölgeye bu kadar önem vermeleri dikkate değerdir.” ifadesini kullandı.

Kanlısırt Muharebeleri nasıl oldu?

Baturhan Kaya, Kanlısırt’ta yaşanan muharebelere ilişkin şu bilgileri verdi:

”6 Ağustos 1915’te İtilaf Kuvvetleri, Gelibolu Yarımadası’nda Nisan ayından beri devam eden siper muharebelerini çözmek için karmaşık bir planı uygulamaya karar verdi. Uygulanması hayli zor olan bu plan dahilinde ana hedef olarak, Anafarta Ovası üzerinden Kocaçimen Tepesi ve Conkbayırı ele geçirilerek, muharebelerde üstünlük kazanılması amaçlandı. General Stopford komutasındaki İngiliz 9. Kolordusu Anafartalar’da ilerlerken, Anzak Kolordusu Conkbayırı’nı ve Kocaçimen Tepe’yi ele geçirecekti. Aynı anda Türk kuvvetlerinin sevk ve idaresini zorlaştırmak ve kuvvetleri bölmek için başka bölgelerde de taarruzlar tertip edilmişti. Kanlısırt taarruzu, Türk kuvvetlerini şaşırtmak için planlanan taarruzlar içerisinde en dikkate değer harekatlardan birisidir. Harekatın hedefi olan Conkbayırı ve Anafartalar’da yapılan taarruzlar bile istenen sonucu verememiş olmasına rağmen, Kanlısırt’ta Anzak kuvvetleri şaşırtıcı bir şekilde 47. Alay’ın siperlerini ele geçirmeyi başarmıştı.”

Kanlısırt’ın kahramanları

Kaya, Kanlısırt’ta şehit olan alay komutanları hakkında bazı bilgilerin yanlış bilindiğini belirtti.

Bu noktada aydınlatılması gereken hususlardan birisinin Tevfik Bey ve İbrahim Şükrü Bey’in mezar yerlerinin konumu olduğunu aktaran Kaya, şu bilgileri verdi:

”Örneğin, halen tarihi alanda bazı rehber, alan kılavuzu ve araştırmacılar tarafından Şükrü Bey ve Tevfik Bey’in birlikte defnedildiklerinden bahsedilmektedir. Hatta bazı kaynaklarda aktarıldığına göre kroki ve anlatımlarla kabirlerin bugün Kanlısırt’ta bulunan Avustralyalılara ait Lone Pine Anıtı’nın güney doğu yönüne yakında bir noktada olduğunun tahmin edildiği belirtilmektedir. Ancak gösterilen nokta, ön hat siperlere denk gelmektedir. Tevfik Bey’in sargı yerinde şehit olduğu harp ceridelerinde tespit edilmişken, sargı yerinde şehit olan bir subayın veya askerin naaşının ön hatlara getirilerek muharebenin devam ettiği günlerde, buraya defnedilmesi söz konusu değildir. Ayrıca normal şartlar altında da ön hatlarda birinin defnedilmesi zaten mümkün değildir. Harp ceridesinde aktarıldığı üzere Tevfik Bey’in şehadet haberi büyük sargı yerinden gelmiştir. Dolayısıyla şehit olduğu sahra sargı yerinde defnedilmiş olması muhtemeldir. Ne yazık ki şehit olduğu sargı yerinin ismi tespit edilememiştir. İhtimaldir ki son yıllarda Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının yüzey temizliğini yaparak ortaya çıkardığı şehitliklerden birinde, örneğin bölgeye en yakın olan Keklikdere Şehitliği’nde defnedilmiş olabilir. Harp ceridelerinde 47. Alay’ın arkasında bir sargı yerinden bahsedilmektedir ki bu tanıma konum itibarıyla en uygun yer Keklikdere’dir. Üstelik zaten birlikte şehit olmadığı kesinleşen bu komutanların birlikte defnedilmemiş olmaları da gayet normaldir. İbrahim Şükrü Bey, Tevfik Bey’den saatler önce şehit olmuş, muhtemelen muharebenin seyri açısından naaşı geriye taşınarak, en uygun yere defnedilmiştir.”

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version