Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin, bugünkü köşe yazısında Fakıbaba ile yaptığı görüşmeye yer verdi. Buna göre Fakıbaba’nın açıklamaları şöyle:
- Ben birinci elden aldım etleri ve hayvanları. Türkiye’ye bunları kim getiriyorsa ona gittim ve aldım. Devletin kazanması için ithalatı yaparken aracıyı ortadan kaldırdım. Çok ucuza mal ettim. Kimse bana karışmadı, baskı da yapmadı. Et fiyatlarını da 43 liradan 29.5 liraya düşürdük bakanlığım döneminde. Bakanlığım döneminde neler yaşandığı kayıtlı.
- Etin fiyatı süte bağlıdır. Siz sütün fiyatına gerekli değeri vermediğiniz zaman ülkede et 250 liraya gelecektir. Süt üreticilerine gerekli kazancı sağlamadığınız müddetçe etin fiyatı artar. Süt üreten adam zarar etmeyecek. Sütü 5 liraya mı üretiyor… 7 lira vereceksin. Siz günlük düşündüğünüz zaman enflasyon zaten yükselir. Ahmet gider, Mehmet gelir, sistem şart.
ANALARI KESTİRMEYECEKSİN
İthalatla üretimin dengesini sağlamak şart” diyen Fakıbaba, şöyle devam etti:
- Analar kesime gittiği zaman böyle oluyor. Süt, tereyağ, peynir fiyatları artıyor. Ondan sonra da kesilecek hayvan kalmıyor. Anaları kestirmememiz gerekiyor. Benim dönemimde gerçekten insanların et ihtiyacını karşılayacak ithalat yapılırken, içeride de açığı kapatmak için çalışmalar yapılıyordu. Şu da önemli: 2018’i buzağı yılı ilan ettik. Buzağıya gözünüz gibi bakacaksınız. O zaman et fiyatı düşer!
ÜÇ SENEDE İTHALAT BİTECEKTİ
- Tabii ki ithalat olur ama denge şart. Ana sayısını artırırken, sütü dengeli fiyata çıkarmalısınız. Üç sene içinde de ithalatı bitireceksiniz. Amacımız buydu. Benim dönemim çok kısa oldu. Doktor olmamın ve kafa yormamın faydalarını gördüm. Et demek süt demektir. İthalata karşıyım bu bilinsin. Balans önemli!
“DEVLETİM BEN”
- Et firmalarından baskı görmedim. Emin olun, hepsi geldi, çayını, kahvesini içti. Ben zaten yolumu çizmiştim! Ben birinci elden, onların aldığı yerden bakanlığımız alıyordu. Benim onlara ihtiyacım yoktu ki! Devletim ben! Onların yaptığını ben neden yapamayacağım. Devletim ben, altını çiziyorum.
“İLK ÖNCE KADINLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ”
- İlk önce kadınlara sahip çıkacağız ve sigortasız olmayacaklar. Köylü para kazanacak. Devletin gücünü bilecek. Kentsel dönüşüm değil köysel dönüşüm şart. Bu çok önemli. Ben şu anda köyde oturuyorum. Pırıl pırıl bir köy yapacaksın. Yine bir projem vardı. Her ilde üç köy yapacaktım: Örnek köyler olacaktı. Nasıl olacaktı? Tarım eşittir kooperatifleştirme. Kooperatifleşme olmadan tarımı çözemezsiniz. Vatandaşla birlikte yapacaksınız.