Engelli bireyler sosyal, eğitim ve iş alanında problemlerle karşılaşabiliyor

engelli-bireyler-sosyal-egitim-ve-is-alaninda-problemlerle-karsilasabiliyor-cGD642C6.jpg

Engelli bireyler sosyal, eğitim ve iş alanında problemlerle karşılaşabiliyor / Haberin Peşinde Urfa

Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik, toplumsal bakış açısının değiştirilip engelli kişilere yönelik farkındalık yaratılması gerektiğini vurgulayarak kapsamlı eğitime ihtiyaç duyan engelli bireylerin ailelerine de yardımcı olunması gerektiğini ifade ediyor.

 Özel gereksinimli bireyler, tek bir yetersizlikten etkilenebildikleri gibi birden fazla yetersizlikten de farklı derecelerde etkilenebiliyorlar. Engelli kişilerin en çok ekonomik sıkıntı, bakım problemleri ve psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten uzmanlar;  toplum içinde de ayrımcılık, erişebilirlik, eğitim, istihdam ve sağlık gibi problemlerle karşılaştıklarına dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonu Program Başkanı Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik, çoklu yetersizliği olan bireyler ile ailelerinin gerek sosyal yaşamda gerekse eğitim hayatında yaşadıkları zorluklara dikkat çekerek önemli tavsiyelerde bulundu.

Özel gereksinimli bireylerin tek bir yetersizlikten etkilenebildikleri gibi birden fazla yetersizlikten de farklı derecelerde etkilenebildiklerini ifade eden Tetik, “Bireyde birden fazla yetersizliğin görülme durumu çoklu yetersizlik olarak ifade ediliyor. Bir başka ifade ile çoklu yetersizlik (ÇYE); görme, işitme, fiziksel, zihin, otizm vb. yetersizlik türlerinin ve bazı sağlık problemlerinin çeşitli kombinasyonlarının iki ya da daha fazlasına sahip olma durumu olarak tanımlanıyor.” dedi.

Toplumsal bakış açısının değişmesi gerektiğini söyleyen Tetik, “Genel olarak incelediğimizde engelli kişilerin en büyük sorunları ekonomik sıkıntı, bakım problemleri ve psikolojik ruhsal sorunlar olarak görülüyor. Toplum olarak bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini söylemekte fayda var. Aile ve toplum kültürü öğrencinin gelişimini etkiliyor. Bu bireylere sahip aileler ve çoklu yetersizliği olan bireyler, toplumsal baskıdan etkilenip bu baskı altında ezilmeye devam ettikleri sürece ve toplumsal olarak bakış açımız değişmediği sürece sosyal dışlanma durumunu yaşamaya devam edeceklerdir. Hizmetler erişilebilir olmalı ve engelli bireyin ayağına gitmeli.” diye konuştu.

”Engelli bireylere yönelik farkındalık yaratılmalı” diyen Tetik, eğitim sürekliliğin sağlanması, ekonomik şartların oluşturulması, bakım hizmetleri sağlanması, ön yargıların yok edilmesi, engelli ailelere danışmanlık hizmetleri sunulması ve toplumumuzda engelli kişilere yönelik bir farkındalık yaratılması gerektiğini vurguladı.

Çoklu yetersizliğe sebep olan faktörlerin üç başlık altında toplanabileceğini ifade eden Tetik,

“Birinci başlık doğum öncesi faktörler olarak adlandırılırken getenetik anormallikler, enfeksiyonlar, uyuşturucu madde, beslenme düzensizlikleri ve anneye yönelik fiziksel travmalar alt başlıkları oluşturuyor. İkinci faktör olan doğum anı’nda bebeğin oksijensiz kalması, beyin zedelenmesi, Frengi gibi enfeksiyonel rahatsızlıklar, kordon dolanması ve kopması alt başlık olarak yer alıyor. Üçüncü ve son faktör olan doğum sonrasında ise alt başlıklar menenjit gibi enfeksiyonlar, travmatik beyin zedelenmesi, kurşun zehirlenmesi, yanlış ilaç kullanımı ve çevreden gelen maddelerden zehirlenme olarak sıralanabilir.” ifadesini kullandı.

Ailelerin bu konuda çok hassas olduklarını ve kendilerini suçladıklarını belirten Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik,  sözlerine şöyle devam etti:

Depresyonda olma durumları görülebilir. Ailenin engelli bireye faydalı olması için bu durumdan kurtulması çok önemli. Ailelerin algılamalarına saygı duyulmalı ve fikirlerine değer verilmeli. Onların kendini suçlama, başka birini suçlama, depresyon gibi durumlarına yardımcı olarak olumsuz algılarını yok etmeye çalışmak gerekiyor. Gerekirse psikolojik yardım almaktan çekinmemeleri için yönlendirmeler yapılmalı. Eğitim programlarının ailenin kültürel değerlerini göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekiyor. Çoklu yetersizliği olan bireylerin ailelerinin bir araya getirildiği toplu seanslar yapılabilir. Ailelerin ortak sorunlarını konuşup nasıl çözümler bulduklarına yönelik bilgi paylaşımı fayda sağlayacaktır. Ayrıca aile merkezli programların erken dönemdeki çoklu yetersizliği olan çocuğa sahip aileler için yaygınlaştırılması, ailelerin içinde yaşadığı toplumun, yetersizliğe sahip bireylere karşı tutumlarını değiştirmeye yönelik çalışmalar yapılması da iyi bir girişim olacaktır.”

Yetersizliği olan bireylerin kardeşlerini de göz ardı etmemek gerektiğini vurgulayan Tetik, “Bu durumda olan kardeşler yetersizliği olan kardeşe ilginin daha fazla olduğu için kıskançlık, kendileri sağlıklı oldukları için suçluluk, kardeşleri yetersiz olduğu için üzüntü, kardeşleri gibi olabilme ihtimalleri yüzünden korku ve onlardan utanma gibi düşünsel, duygusal ve bilişsel davranış özellikleri gösterebilirler. Bu yüzden ailelere bu konu ile ilgili de farkındalık oluşturmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik, erken eğitimin bu durumdaki bireylerde ve özel eğitimde oldukça önemli olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Çoklu yetersizliği olan bireylerin yaşına uygun çok kapsamlı bir destek gerekiyor. Okul öncesinde ücretsiz eğitim hakkına sahip olduklarını söyleyebiliriz. Çoklu yetersizliği olan bireyler normal eğitim sınıflarında eğitim alsalar bile, daha çok özel eğitim kurumlarında vakit geçiriyorlar. Gelişim düzeyleri ve yaşlarına uygun bireysel ve grup eğitimleri ile ilerleme kaydedebilirler. Ortaöğretim düzeyinde olan bireyler düzeylerine göre iş ve meslek edindirme kurumlarına gidebilir, yardımcı araçlarla birçok etkinliklere katılarak motive olabilirler.”

 Çoklu yetersizliği olan bireylerin engelli olsun ya da olmasın akranları ile birlikte eğitim almalarının hem kendilerine hem akranlarına fayda sağladığını ifade eden Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonu Program Başkanı Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik, “Engelli olmayan olumlu akranların tutumları sayesinde bireylerin sosyal iletişim ve becerileri de ilerleme kaydeder. Bu yüzden kaynaştırma en iyi eğitim ortamı olabilir. Bireyin en öncelikle hem akademik hem de bir meslek kazanımına yönelik eğitimi hedeflenmeli. Bireysel özellikleri ve engel durumları göz önünde bulundurularak istihdam edilmelerine yardımcı olmak gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version