Ekonomi yönetiminin aldığı kararlar normalleşme için yeterli mi? / Haberin Peşinde Urfa
Sene başından bu yana ekonomide anormal bir dönem yaşandı. Merkez Bankası’nın faiz artışı ile başlayan süreçte piyasaları rahatlatmak için arka arkaya adımlar atıldı. Normalleşme adımları olarak algılanan bu kararlar uzmanlara göre yeterli değil. Henüz normalleşme demek için erken olduğunu söyleyen uzmanlar, atılan adımların devamının gelmesi gerektiğini belirtiyor.
Geçen hafta perşembe günü Merkez Bankası’nın 200 baz puanlık faiz artışıyla başlayan süreçte ekonomi yönetiminden arka arkaya adımlar geldi. BDDK, yabancıların TL’ye erişimini kısıtlayan swap (döviz-TL takası) düzenlemesinde esnemeye giderken, bankaları kredi vermeye zorlayan Aktif Rasyosu oranı mevduat bankalarında yüzde 90’a, katılım bankalarında ise yüzde 70’e çekildi.
Son olarak dün döviz ve altın alım işlemlerinde uygulanan yüzde 1’lik kambiyo vergisi, binde 2’ye düşürüldü. Mevduat hesaplarından alınan stopaj yıl sonuna kadar vade süresine göre yüzde 5, yüzde 3 ve sıfır olarak yeniden belirlendi.
Uzmanlara göre ise alınan kararlara normalleşme demek için erken. Ekonomi yönetiminde çok fazla yanlış adım atıldığını belirten uzmanlar, son bir haftada atılan bu adımların olumlu olduğunu ancak devamının gelmesi gerektiğini belirtiyor.
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale
PROF. ÖZLALE: NORMALLEŞME DEMEK İÇİN ERKEN
Merkez Bankası’nın attığı normalleşme adımlarını sorduğumuz Prof. Dr. Ümit Özlale, konu hakkında sozcu.com.tr’ye açıklamalarda bulundu.
Merkez Bankası’nın salgın öncesinden başlayarak çok önemli hatalar yaptığını belirten Özlale, “Bunun maliyetini Merkez Bankası’nın eriyen döviz rezervleri, kamu bankalarının artan döviz açık pozisyonu ve yükselen döviz kuru ile ödemekteyiz. Merkez Bankası’nın son günlerde attığı adımları geçmişte yaptığı hataların sadece bir kısmından geri dönmek olarak yorumlayabiliriz. Bu açıdan alınan son kararlara “normalleşme” demek erken.” açıklamasında bulundu.
Prof. Özlale, ‘atılan adımların geç kalınmış adımlar olduğu’ şeklinde yapılan yorumlara katılıp katılmadığı sorusuna ise, “Daha çok, keşke geçmişte bu tür kararlar hiç alınmasaydı diye düşünüyorum.” sözleriyle cevap verdi.
YABANCI GÜVENİ NASIL KAZANILACAK?
Bu adımların kaybedilen güvenin geri kazanılması için tek başına yeterli olmadığını söyleyen Özlale, “Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde alacağı faiz kararları, BDDK’nın aktif rasyosundaki tutumu gibi konularda nasıl bir yol izleneceği bu güvenin geri kazanılmasında belirleyici rol oynayacak. Bununla beraber, geçtiğimiz gün açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nın içerdiği tutarsızlıklar ve Sayın Bakan’ın döviz kuru ile ilgili yaptığı akıl almaz yorum, kaybedilen güvenin geri kazanılmasının o kadar da kolay olmayacağını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
DÖVİZ KURLARININ SEYRİ
Döviz kurlarının önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceği ile ilgili soruya, “Sağlıklı bir cevap vermek neredeyse imkansız zira Merkez Bankası’nın ve ekonomideki karar alıcıların nasıl davranacağını kestirmek mümkün değil.” cevabını veren Prof. Özlale, “Yani sorduğunuz sorudaki “söz konusu gelişmelerin” her an tersinin yaşanabileceği bir belirsizlik hakim. Bununla beraber, önümüzdeki süreçte normalleşme adına daha somut adımlar atılırsa döviz kurunda bir düşüş görebileceğimizi söyleyebilirim.” diyerek sözlerini tamamladı.
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Evren Bolgün
EVREN BOLGÜN: ALINAN KARARLAR YANLIŞTI
Çok anormal dönemler yaşandığını belirten Evren Bolgün, “Bu kararlar yanlıştı ve düzeltmek için bir çok adım atıldı. Yanlıştan kastım Kambiyo Vergisi. Binde 2 dünyada zaten var. Yüzde 1’e getirdiğin zaman yerli vatandaşa Tobim vergisi gibi bir şey uygulamış oluyorsun. İnsanlar ödedikleri vergiden dolayı son dönemde döviz satmak yerine bekleme yoluna gittiler. Bu karar kısa vadeli yatırımcıları beklemeye itti.” dedi.
“AKTİF RASYOSU’NUN TAMAMEN KALKMASI LAZIM”
Swap hamlesinin tamamen yanlış olduğunu ve yabancıların iştahını ortadan kaldırdığını söyleyen Bolgün, “Aktif Rasyosu hamlesi de alınan bir diğer yanlış karardı. Bankacılık risk yönetim işidir. Kredi riskini her banka kendi yönetmelidir. Bunu BDDK kontrol etmeye başladı. Şu an azalttı ama hala kontrol ediyor. Aktif Rasyosu’nun tamamen kalkması lazım.” dedi.
“KARARLAR DOĞRU ANCAK YETERLİ DEĞİL”
Son dönemde alınan kararların doğru ancak yeterli kararlar olmadığını söyleyen Bolgün, “Normalleşme diyemeyiz bekli ama sadeleşmeye dönüş denebilir. Kararlar doğru ancak yeterli değil. Daha yolumuz var, devam etmesi lazım. Bu kararlar kısa vadede bir rahatlama sağlayabilir.” açıklamasında bulundu.