Dünya meteverse çılgınlığını konuşuyor! Türkiye bu konuda ne yapmalı? / Haberin Peşinde Urfa
Pandemi dünyada yeni bir düzen oluştururken, dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri pandemiyle birlikte bazı yatırımlarını öne çekti. Özellikle son dönemde çok konuşulan Meteverse konusunda atılacak adımlar merak ediliyor. Dijital Medeniyet kitabının yazarı Yönetmen Okan Özbay, Metaverse ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Pandemiyle birlikte dijitalleşmenin insan hayatında ne kadar önemli bir yer kapladığı daha net anlaşıldı. Salgın sonrasında gelişen dijital tüketim birçok teknolojik gelişimi ve yatırımı öne çekti ve talepleri artırdı. Böylece dünyanın önde gelen kurumları da insanların geleceğine yön verecek birçok projeyi tek tek hayata geçirmeye başladı. Özellikle de genç nesillerin büyük ilgi gösterdiği konuların başında da son zamanların en çok konuşulan konusu Meteverse geliyor.
Dijital Medeniyet kitabının yazarı Yönetmen Okan Özbay, son dönemde hayatımıza giren ve hızla yaygınlaşan Metaverse kavramı ile ilgili önemli tespitlerde bulunarak, Bu alanda Türkiye nasıl bir yol haritası izlemeli, ne gibi yatırımlara öncelik vermeli? sorularına cevap verdi.
BU TÜKETİM ÇILGINLIĞI BİZİ NEREYE GÖTÜRECEK?
Bilindiği gibi teknolojik gelişmenin iki temel sürükleyicisi var. Birincisi askerin güç talebi üzerine kurulu ikincisi de zenginlerin daha çok yaşama arzusu üzerine kurulu. Bunun dışındaki gelişmeler daha alt düzey zenginlerin ortaya koydukları performansla ilk iki unsura ne kazandırabildiği ile değerlendirilir. Bu anlamda dijital kimlikler sayesinde veri toplama ve yığınları kontrol altına alacak öngörülere sahip olma yeteneği ve askerin bunu silah olarak kullanması bir dönemdir, yükselen internet tabanlı teknolojik gelişmeleri anlamlı kılıyor. Öte yandan sibernetik ve artırılmış insan yaklaşımı ile bedenlerin daha uzun yaşamasına olanak sağlayan teknolojiler de diğer birçok akıllı cihaz gelişimini anlamlı hale getiriyor. Netflix ve diğer dijital platformlarda yayınlanan içeriklere, oyunlara, sinemaya ve derin internete baktığımızda genel algının bu iki unsuru destekleyen içeriklerden oluştuğunu görebiliyoruz. Bedenin ruhtan yoksunlaşması ve bilincin transfer hikayeleri hep bu yüzden. Tüketim çılgınlığı ve hakkedilmeyen konform talebi toplumsal çatışmayı ve mutsuzluğu beraberinde getirir. Dünyanın üretim ve tüketim dengesi bozuk. Zenginler taviz vermeden korumacı bir tavırla ellerindekini tutmaya çalışıyor. Orta sınıfın açığı kapatmak için daha çok çalışması lazım. Belki de tüketim çılgınlığını üretim çılgınlığına çevirmek lazım. Dijitalleşme ve pandemi çok fazla insanı ekrana ve çoğunlukla dijital eğlenceye bağladı. Hiç olmadığı kadar oyun oynuyor ve film izliyoruz. Keşke bu ekran bağımlılığını üretime çevirebilecek politikalar uygulanabilseydi. Çok az insan online kurslarla kişisel gelişimi için zaman harcadı. Şimdi ki bunalımın biraz da bu nedenle. Ekran bağımlılığını üretime çevirmenin yollarını acilen bulmak zorundayız. Yoksa bu yeni tüketim biçimi daha büyük sorunlara yol açacak.
METAVERSE ÇILGINLIĞI NEREDEN ÇIKTI?
Aslında pek durup dururken çıkmadı. Web 3.0 dönüşümü tüm dünyanın zaten beklediği bir süreç. Ancak “sefil fakir çoğunluğa neden bunu sunalım” diye bir soru var ortada. Çünkü dünyada halen 750 milyon insan elektrikten yoksun yaşıyor. Süper insanların Web 3.0’dan kazancı ne olacak. Sonuçta teknolojinin endüstri haline gelip evlerimize girme süresi hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Rekabet ve pandemi koşulları bunu daha da hızlandırdı. Ancak bunun bir de maliyet yönü var. Bu gelişmeyi kim sübvanse edecek. Ciddi bütçeler harcanarak oluşturulan dijital teknolojiler henüz karlılık sağlayamadan yok olup gidiyor. Hele akıllı cihazlara bağlı teknolojilerdeki ve bunların içini doldurmak için oluşan maliyetin karşılanması için milyonlarca ürün satılması gerekiyor. Büyük tröstler bu soruna cevap ararken ve Zukerberg yönetim kurulu tarafından iyice köşeye sıkıştırılıp istifası istenirken bir açık kapı olarak Metaverse algı operasyonuna fon koyuldu. Zukerberg, hem koltuğunu garanti altına almak hem de yeni döneme fon sağlamak için düğmeye bastı. Pandemi de güzel bir ortam sunmuşken “Biz 3 milyar insanız, kendi yağımızla kavruluruz” kavlinden bir çıkışla geleneksel gelişimi hızlandırmaya karar verdi ve düğmeye bastı. Bugün yaşadığımız çılgınlığın temelinde bu hazır olmayış var. Plansız programsız bir sürecin içinde yol almaya çalışıyoruz. Diğer tröstler henüz konuya cevap vermiş değil. Apple, Microsoft, Google Web 3.0 ile ilgili sözlerini söylemeden, ürünlerini sergilemeden aslında konu tam da netleşmeyecek. Daha Çin var Rusya var. Belki biraz Kore bile yeni dönem için sözünü söyleyip, teknolojik gelişim için kendi payına düşen taraftan bazı yeni kavramları ortaya koyacak. Bu özetten sonra biraz da teknik taraftan olaya bakmaya devam edelim.
METEVERSE DENİLENCE NE ANLAMALIYIZ?
Farklı bir bilgi olarak VERSE kelimesi köken olarak AYET anlamına geliyor. Bu tarafa bakmak lazım. Bir de metafizik konusuna iyice bakarsak Metaverse kavramını daha iyi anlarız.
Sunulduğu gibi yeni bir kavram ve kuşatıcı bir teknolojik gelişim değil Metaverse. Yıllardır kullandığımız sanal alem kavramına yeni anlamlar yüklenerek geleceğe taşınmaya çalışılıyor. Aslında Metaverse için yeni nesil dijital tüketim biçimi diyebiliriz. Kavram eski ama sunduğu içerik biçimi yeni nesil. WEB 3.0, Metaverse dahil birçok yeniliğin inşa edileceği yeni bir dönem. Asıl olan, gerçek teknolojik gelişme sayılan Meteverse değil Web 3.0.Web 1.0 kitap okur gibi ekranla tek yönlü iletişimimizin yoğun olduğu dönem. Web 2.0 mobil teknolojinin gelişmesi ile her an online olduğumuz etkileşim yoğun dönem. Web 3.0 ise etkileşimin daha yüksek ve kaliteli olduğu, cepte ya da elde taşınan teknolojinin güncellenerek insanların bedenlerine cihazların yerleştirildiği bir dönem olacak. Gözümüze, kulağımıza, deri altımıza hatta beynimize yerleştirilen cihazlar sayesinde gerçek hayatla dijital hayatın çok daha iç içe olduğu bir döneme ilerliyoruz. Dijitale maruz kalma süremizin tartışılmayacağı, her an hem gerçek hayatta hem de dijital hayatta olabileceğimiz, dijital kimliğimizle gerçek kimliğimizin aynı olduğu bir süreç bizi bekliyor.
BİRÇOK TEKNOLOJİK YATIRIM ÖNE ÇEKİLDİ
Web 3.0 dönemine Meta projelerinden çok daha erken girebiliriz. Bambaşka teknolojiler ve içeriklerle zengin bir süreç inşa ediliyor. Büyük Amerikan kartellerinden Facebook adını META’ya çevirerek WEB 3.0 sürecini kendi lehine kullanmak istiyor. Zukerberg büyük bir patırtı kopararak öne geçmeye çalıştığı için yeni döneme Metaverse çağı gibi isimler koyulmaya çalışılıyor. Bu diğer büyüklerin de sürece dahil olması ile başka kavramlara dönüşebilecek bir süreç. Aslolan Web 3.0. 5G – 6G ve üzerinde yeni alt teknolojilerin inşa edilmesi ve kullanılabilir hale gelmesi gerekiyor. Yani mobil altyapılar, bilgisayar altyapıları, internet hızı başta olmak üzere ciddi bir teknolojik, fiziki yatırım gerekiyor ve bunun çok hızlı ilerlemesi beklenmiyor. Elbette pandemi ile birlikte gelişen dijital tüketim birçok teknolojik gelişimi ve yatırımı öne çekti ve talepleri artırdı. Ancak ülkelerin ekonomileri de bir süre çok iyi olacağa benzemiyor. Biraz zaman alacaktır. Parası ve imkanları bol mmperyalist ülkeler önce kendi elitleri için butik projelerle dar bölgelerde web 3.0 projelerini hayata geçireceklerdir. Ancak 3 milyar facebook kullanıcısının hep birlikte gerçek bir deneyim yaşaması için 10 yıldan fazla zamana ihtiyaç var.
Web 3.0 ile birlikte META projeleri görünür olmaya başladı. Ancak diğer Amerikan teknoloji tröstleri de birçok hazırlık yapıyor. VR gözlüklere rakip akıllı kontak lens teknolojisi pazara sürülmeye hazır. Kısa zaman önce filmlerde gördüğümüz birçok teknolojinin prototip üretimleri bitti. İnsan DNA’sına veri kaydeden teknoloji tamamlandı. Öte yandan beyin kontrollü cihazlar bugün çok pahalı olsa dahi kısa zamanda VR gözlükler gibi her eve girmeye hazır olacak. Deri altı, kulak içi, kafatası deri üstüne yerleştirilen cihazlarla insan için sibernetik deneyim kullanıma hazır. Ağ altyapısı hazır ülkeler için kısa zaman içinde satışlar başlayacaktır. Elon Musk bu ağı büyütmek ve hızlandırmak için gece gündüz çalışıyor. Kısacası Web 3.0 bugün Metaverse arsaların satıldığı, coin ya da NFT piyasasında her an büyük kazananların ya da büyük kaybedenlerin olduğu çılgın bir gelişme süreci değil. Bunlar geçici tuzak işler. Elbette yeni olan üzerinden manipülasyon bol olur ama akıllı olmak gerek.
YASAL MEVZUATLARIN HAZIRLANMASI GEREKİYOR
Devletler konuya dahil olup yasal zeminler oluşturulduğunda her şey yerine oturacaktır. ABD hükümeti dijital dolar ve kripto piyasalar için düğmeye bastı. En hızlı, ABD yasal mevzuatını hazırlar ve örnek teşkil eder. Onlar pozisyon alınca dolar da pozisyon alır ve işler kolaylaşır. Çünkü dünyanın en geçerli parası maalesef hala dolar. Ancak teknoloji geliştirme konusunda dijital doları beklememize gerek yok. Türkiye olarak yasal zeminin oluşturulması için kanun çalışmaları elbette başladı. Asıl olan dünyanın kullanacağı teknolojiler ya da içerikler üretmekte. Platformlar oluşturmak ve dijital topluluklar kurmakta. Fırsatçılara kanarak tuzaklara düşmemeliyiz. Bugün dijital dünyada kötü bir görünüm var. Birçok belirsizlik, kanunsuzluk, kartel haline gelen şirketlerin çıkarcı ve sorumsuz yaklaşımları nedeni ile dijital hayatı kötü bir ortam haline getirdiler. Etik ilkelerden bahsedilen ancak garibanın asla korunmadığı, çocukların, kadınların, yaşlıların ve engellilerin sürekli istismar edildiği, kurban edildiği, zenginlerin ve bilgisini kötüye kullananların her türlü kanunsuzluğu sürdürebildiği başıboş bir düzen dijital düzen. Çünkü Batılı şirketler batılı yasalarla korunuyor. OECD mevzuatlarının neyi ve kimi koruduğu belli. Siber ve dijital suçlar parayı ve paranın sahiplerini korumak üzerine kurulu. Garibanın, mazlumun korunduğu bir alt yapı asla yok. Bu yüzden bugün bazı uyanıkların kurduğu alt yapılar birilerine kazandırıyor gibi görünse de kaybedenin çok fazla olduğu bir sürecin içerisindeyiz. Yarın Web 3.0 çalışmalarında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birinin DİJİTAL HUKUK olduğuna inanıyorum. Bu kadar pervasızca şirketlerin kontrolüne bırakılamayacak bir dünya haline gelen internet için ülkemiz gençlerinin yapacağı çok iş olduğunu düşünüyorum. Yeni teknolojik süreçleri daha sağlıklı kılacak akıl ve medeniyet şuuru bizim ülkemizin çocuklarında var. Bu nedenle teknolojiyi geliştirirken ve projeler yaparken bu konuları da lütfen dikkate alalım.
DİJİTAL EKONOMİDE ÖNCÜ OLMAMIZ GERÇEKTEN MÜMKÜN MÜ?
Bilgi işlem alt yapılarının yenilendiği bu dönemde artık dünün değil, geleceğin teknolojilerine daha fazla zaman ve kaynak ayırmalıyız. Elbette ikame ürün üretmek ve ithalatı azaltmak önemli ancak merkez gücümüzü geleceğin teknolojilerini üretemeye ayırırsak bugün İHA ve SİHA’larımızla yakaladığımız başarıyı, Web 3.0 teknolojilerinde de yakalayabiliriz. Teknolojide öne geçmek için ecdadımızın icat çıkaran, insanlığı huzur, güven ve sağlığına kavuşturan anlayışına dönmemiz gerekiyor. Batılı şirketlerin peşinden, onların talepleri doğrultusunda geliştireceğimiz teknoloji ve içeriklerin içerisinde, bizi insanlıktan çıkaracak çok sayıda gizli-açık projeksiyon bulunuyor. Bizim plan proje ve yatırımlarımız çok daha insani ve kapsayıcı olmalı. Yeniden başlanan bu yarışta genç nüfusumuzla öne geçme fırsatımız var. GETİR gibi akıllı ve zamanlaması güzel operasyonlarla dünyaya katacağımız çok fazla değer olduğunu görüyoruz. Milyar dolarlar kazandığımız oyun geliştirme sektörüne çok daha fazla yerli yatırımcı çekmeliyiz. Çocuklarımız yabancı şirketlerin kıskacında kendilerini ifade etmekten uzak kalıyorlar. Sosyal medya ve yoğun tüketime bağlı internet çağında başka ülkeler öne geçerek dünya devi tröst şirketler kurmuş olabilir. “Teknolojide öne geçme şansımız kalmadı” gibi bir yaklaşım bize yakışmaz. Teslim olan bir tavırla gelişmemiz ve tam bağımsız Türkiye idealini yaşatmamız mümkün değil. Özgüvenli olmak ve çalışmaya devam etmek zorundayız.
TÜRKİYE, BU ALANDA NELER YAPMALI?
Bizim emperyalist ülkeler gibi sömürüden gelen güçlü finansal kaynaklarımız ve altyapımız olmayabilir. Ancak görülen o ki Türk gençleri dünyanın her yerinde çok başarılı projelere imza atıyor. Bize düşen gelmekte olanı görerek, umut dolu yarınları hayal ederek sabırla çalışmaktır. Dün uzay programından, Milli Muharip Uçak’tan, aya gidecek füzelerden, yerli otomobilden kimse bahsedemiyordu. Bugün çok daha güçlüyüz. Dijital teknolojilerde de bunu başaracak alt yapıya sahibiz. Yeter ki gençlerimiz için daha güçlü olanaklar sağlayalım, yeter ki dijital ekonomimizi güçlendirmek için daha fazla yatırım yapalım. Bugün Bilişim Vadimiz başta olmak üzere onlarca teknopark ve teknoloji geliştirme merkezimiz, ARGE merkezimiz binlerce teknoloji şirketine ev sahipliği yapıyor. Devletimiz yaşlı ve dijitalden anlamayan bürokratlarla dolu olmasına rağmen elinden gelenin fazlasını yapmaya gayret ediyor. Üniversite sanayi iş birliği ile birçok ilki başardık. Artık dijital teknolojiler için de daha fazla sorumluluk almalı ve ülkemizi web 3.0 döneminde daha fazla proje ile temsil etmeliyiz. Dünyaya pazarlayacak içerikler üreterek dijital ekonomimizi güçlendirmeliyiz. Yerli üreticimize daha fazla sahip çıkmalı ve onları motive etmeliyiz. Gerekli yasal düzenlemeleri yapmamıza rağmen alışkanlıklarımızdan kurtulmada ve yerli olana zaman tanımada çok hevesli olmadığımız ortadadır. Biz kendi gençlerimizi desteklemezsek, onların kendilerini geliştirmeleri için sabırlı olmazsak, uluslararası rekabette güçlenmeleri için fırsat tanımazsak, kolaycılığa kaçarak risk almazsak, bizden olanın elinden tutmazsak nasıl gelişeceğiz? Nasıl daha başarılı teknolojiler üretir hale geleceğiz? Kendi çocuklarına sahip çıkamayan toplumların sonu elbette hüsran olacaktır. Gençlerini anlamaya çalışmayan, onları sürekli suçlayan, onlara emek koymak, zaman tanımak hususunda geri duran toplumlar, gelecek yarışını daha en başta kaybetmişlerdir. Gençlerin kendisini anlamadığında ısrar eden ve onları şımarıklıkla, o kuşak bu kuşak olmakla suçlayan anne babalar, eğitmenler, devlet görevlileri, siyasiler ve en önemlisi iktidar partisinin yöneticileri, onlar daha genç, onların sizi anlamasını beklemek yerine biraz da siz onları anlamaya, dinlemeye çalışın. Olmaz mı? Çocuklarımız ne istiyor. Nasıl bir dünya istiyor, nasıl bir Türkiye istiyor biraz dinleyelim. Sürekli şikâyet etmek yerine önce biz onları anlayalım ve anladıkları dilden konuşarak büyük ve güçlü Türkiye idelimizi, tam bağımsız Türkiye idealimizi onlara anlatalım. Onların anladığı oyun dilinden, sinema dilinden, dijital dilden içerikler üreterek onlara anlatalım. Amerikan kahramanları yerine Dirilişte olduğu gibi milli kahramanların dilinden anlatalım. Yerli ve milli oyunlarla anlatalım. Hiç kimse durup dururken bayrağına, vatanına, milletine özensiz kalmaz. Aşağılık kompleksine giren çocuklarımız varsa bu biraz da bizden kaynaklanmıyor mu?
AK PARTİ’NİN İLK YAPMASI GEREKEN NEDİR?
Yabancı hakimiyetindeki dijital kültürün gönüllü aktarımı yerine, Yerli ve Milli DİJİTAL KÜLTÜR içerikleri için çaba harcamalıyız. Metaverse denen konu, temel felsefesi ve kapitalist bir ruha sahip olduğu için tamamen bizim dışımızda. Ancak bunun kendi kültürümüzü aktarmada araç olmasında bir sıkıntı yok. Bu konuda AK Parti belediyelerine büyük görev düşüyor. eSpor adı altında gelişmiş internet kafeler açıldığını gözlemliyoruz. Elbette çocuklarımız oyun oynayacaklar. Rekabeti, centilmenliği, dostça mücadeleyi, akıl koymayı, stratejiyi, ekip ruhunu oyunlarla kolayca öğrenecekler. Ama bizim belediyeciliğimiz, alt yapı belediyeciliği olduğu kadar, sosyal ve kültür belediyeciliğidir. Yıllar önce İstanbul’a Kültür Aş’yi kazandıran bir lidere sahip AK Parti. Unuttuğumuz birçok kültür ögesini ve klasik sanatlarımız burada yeniden ihya edildi, birçok sanatçı yetişti. Bugün belediyelerimizin açması gereken yerler Dijital Kültür Merkezleri’dir. Madem çağ dijital çağ, madem artık Metavese diyoruz, Web3.0 diyoruz, belediyelerimiz de yerli ve milli dijital kültürün merkezi olmalı. Gençlerimiz buralarda hem oyun oynamalı hem de üretmeli. Dijital üretim ortamlarını görmeli. Projeler geliştirmeli. Dijital Girişimciliğe AK Partili belediyelerde adım atmalı. eSpor faaliyetlerinde de sadece E kısmında oyun kısmında kalmak büyük yanlış olur. Spor kısmını da artık planlamalıyız. Spor gençlerimizin beden ve ruh sağlığı için vazgeçilmez bir unsurdur. Saatlerce bir sandalyeye tüneyerek aklını kaybedercesine oyun oynamanın neresinin spor olduğunu merak ediyorum. Bunlar yerine bedeni çalıştıran, aklı çalıştıran DİJİTAL SPORLAR var. VR gözlükleri taktığınızda sizi Metaverse alemine sokup beden ve ruhen gelişiminizi destekleyen oyunlar da var. Dünyaya en geniş çerçeveden bakmak ve gençlerimizin için en sağlıklı, en güzel olanı ortaya koymak zorundayız. Bunları bir yandan tüketirken diğer yandan mutlaka üreticisi olmak için de belediyelerimizde kurslar düzenlemeliyiz. Kadınlarımızı, dezavantajlı gurupları da bu anlamda ihmal etmemeliyiz.
TÜRKİYE’NİN DİJİTAL BAĞIMLILIĞI DEVAM MI EDECEK?
Milli Teknoloji Hamlemizle geldiğimiz nokta ortadadır. Daha fazlası için, çocuklarımıza daha güçlü bir ülke bırakmak için artık Dijital Kültür’e de odaklanmalıyız. Web 3.0 projeleri, Metaverse projeleri teknolojik olduğu kadar Dijital Kültür projeleridir. Yerli ve milli dijital içerikler olmadan çocuklarımızı ülkemize ait kılamayız. Türkiye yalnız 85 milyondan ibaret değildir. Bizim sevdiğimiz, bizi seven dostlarımızla çok büyük bir gönül coğrafyasına sahibiz. Bugün ürettiğimiz yerli içerikler, örneğin dizilerimiz milyardan fazla insana ulaşabiliyor. Dijital içerikleri üretirken, 85 milyon için değil, gönül coğrafyamızdaki milyar üstü insan için üretmeliyiz. Web 3.0, Metaverse projeleri üretirken milyarlarca insanı hedef alarak üretmeliyiz. Büyük bir Dijital Ekonomi’den bahsediyoruz. Türk Dünyası, Balkanlar, Afrika, Körfez ülkeleri, Orta Asya, Pasifik, yalnız batı için değil dünyanın diğer tarafı için de üretmeliyiz. Dijital bağımlılık oluşturan, kumar, şehvet, cinsiyetsizlik gibi bizi insanlığımızdan koparan içerikler yerine, birlik beraberliğimizi, insani yönlerimizi, inanç ve değerlerimizi güçlendiren, zalimlerle mücadelemizi öne çıkaran ve motivasyonumuzu yükselten içerikler üretmeli ve dünya ile paylaşmalıyız. Bizim üretken gençlerimize imkân verilirse bu Metaverse projelerinin içinden geçer. Web 3.0 projelerinin en iyisini en kalitesini üretir. Ben gençlerimize her zaman güvendim. Bu noktada yatırımcılarımıza sesleniyorum. Bütün işi silikon vadisine bırakmayın. Türk şirketleri de bu işlere artık ciddi yatırım yapmalıdır. Çocuklarımızı yalnız bırakmayın. Bu ülkenin ekonomik kalkınmasına ciddi projelerle hizmet edebilecek genç arkadaşlarımızı başka ülkelere göç etmek zorunda bırakmayın. Dijital ekonominin gelirleri, başka hiçbir sektörde yok. Büyüme hızı başka hiçbir sektörde yok. Yerli sermaye sahiplerimizi, yabancı sermaye ile iş birliği içerisinde ülkemizde dijital yatırımlar yapmaya davet ediyorum. Web 3.0 ve metaverse odaklı olabilir, yapay zekâ ve akıllı cihazlar olabilir, gelişmekte olan diğer dijital kültür içerikleri olabilir, Yaratıcı Kültür Endüstrileri üzerine olabilir, hatta oyun geliştirme üzerine olabilir, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, TÜBİTAK, KOSGEB, TOBB, Bankalarımız, Bilişim Vadimiz, Teknoparklarımız burada hazır. Hep birlikte bu işlere daha fazla zaman ve kaynak aktarmalıyız. Pandemi ile birlikte artık yeni bir dünya kuruluyor ve biz bu dünyada öncü olabilecek, rehberlik yapabilecek donanım ve tecrübeye sahip az sayıdaki ülkeden biriyiz. DİJİTAL MEDENİYET inşasında söyleyecek çok sözümüz, katkı sunacak derin bir kültürümüz ve yetkinliğimiz var.
Batı ile dışında kalan dünyayı entegre edebilecek araçlara sahibiz. Batının ürettiği Dijital Kültür çocuklarımızı ve dünya çocuklarını ciddi anlamda asimile ediyor. Oysa medeniyetler çatışmasının bu dönemecinde dijital gelişimi entegrasyonun bir aracı haline getirmeliyiz. Binlerce yıldır asimile etmeyen, güzellikleri, iyilikleri içselleştirerek insanları, toplumları, kültürleri entegre eden bir medeniyetin çocukları olarak, Web 3.0 çağında insanlığa çok büyük hizmetler yapabileceğimize inanıyorum. İki yüzlü Batı’nın ortaya koyduğu performans ortadadır. Bugün Rusya ve Ukrayna’yı birbiri ile gerçekten kardeş gören bir anlayışla, tuzaklara ve algı operasyonlarına yenik düşmeden barışmaları için samimiyetle çaba sarf ediyoruz. Oysa kandan, savaştan beslenenlerin ellerini ovuşturduklarına açıkça şahit oluyoruz. Savaşı ekonomik çıkarları doğrultusunda kullanan Batılı güçler, dijital güçlerini de en üst seviyede kullanarak bunu yapıyorlar. Bu savaş bize bir kez daha gösterdi ki yerli ve milli teknolojiniz yoksa, kendinize özgün içerik ve platformlarınız yoksa, kendine yeten bir dijital alt yapıya sahip değilseniz kimse sizin göz yaşınıza bakmayacak. Çocuklarınız öldüğü için size kimse merhamet göstermeyecek. Çok yüksek değerleri olduğunu iddia eden güçlü Batılı devletler, şirketlerine söz geçiremediklerinden, liberal ekonomiden dem vuracak ve müttefik saydıklarınız sizi derin bir karanlıkta yalnız bırakacak. İşte bu yüzden ülkemizin gençlerine büyük işler düşüyor. Web 3.0 Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkeler için ciddi fırsatlar barındırıyor. Çok zeki, pratiği yüksek, hızlı çözüm üreten ve dijital içerik üretiminde dünyadan çok önde yeteneklere sahip olan gençlerimizi desteklemeliyiz. Çok disiplinli bir şekilde dijital geleceğe hazır olmalı ve batılıların aksine mazlum ülke halklarını da bu gelecekte yalnız bırakmayacak formüller üretmeliyiz. Dijital medeniyetin en önemli aracı olan yapay zekâ, akıllı araçlar ve milli dijital içerik üretimine odaklanmalıyız. Kafamızı karıştıracak bizi bağımlı kılacak içeriklerden uzak durmalıyız. Unutmayalım ki gençleri bağımlı olan bir ülke asla tam bağımsızlık seviyesine yükselemez.
AK PARTİ, Türkiye, TEKNOLOJİ, meteverse, TEKNOLOJİ Haberleri