Dört haftada tanınmayacak hale geldi: İşlenmiş gıdaların zararlarını yazdı / Haberin Peşinde Urfa
Dr. Chris van Tulleken, işlenmiş gıdaların zararlarını araştıran bir deney yaptı. Doktor, işlenmiş gıdalarla beslendiği günler boyunca ne gibi etkilerle karşılaştığını anlatırken beyin aktivitelerindeki çarpıcı sonuçların ise şok etkisi yarattığını söyledi.
Bu süreç içerisinde halsizleştiğini, kötü uyuduğunu, mide ekşimesi ve kabızlık gibi sorunlar da yaşadığını belirten doktor, beyninin bir uyuşturucu madde bağımlısınınkinden farklı hale gelmediğini söyledi.
“HERKES GİBİ BESLENDİM”
Daily Mail’e yaptığı deneyin detaylarını aktaran Dr. Tulleken, kilo almaya çalışmadığını sadece çocuklar da dahil olmak üzere İngiliz toplumundaki pek çok bireyin beslendiği gibi beslendiğini söyledi.
Bir ay boyunca, bilimsel gözetim altında ultra işlenmiş gıdalar tüketen doktor, aşırı işlenmiş gıdalar için ise şu tanımı yapıyor: “Bir fabrikada hazırlanmışsa, plastiğe sarılmışsa ve tipik olarak evinizin mutfağında bulamayacağınız bir bileşen içeriyorsa (dengeleyiciler, nemlendiriciler, koruyucular, tatlandırıcılar ve benzeri) o zaman bu bir ultra işlenmiş gıdadır.”
Uzun raf ömrüne sahip oldukları gibi ucuz ve oldukça popüler olan aşırı işlenmiş gıdalar, Birleşik Krallık’ta tüketilen kalorinin de yaklaşık üçte ikisini oluşturur.
AŞIRI İŞLENMİŞ GIDALAR NELERDİR?
Ultra (aşırı) işlenmiş gıdalar, hazır gıdalardır. Dondurulmuş yiyecekler, hazır yemekler bu kategoriye girdiği gibi bazıları sağlıklı olarak satılan (sandviç, ekmek, tahıl ve düşük kalorili atıştırmalıklar gibi) yiyecekler de ultra işlenmiş gıdalar arasında yer alır.
Bu gıdalar uzun raf ömrüne sahip oldukları gibi ucuz ve oldukça popülerdir ve Birleşik Krallık’ta tüketilen kalorinin de yaklaşık üçte ikisini oluşturur.
Dr Tulleken toplumdaki sağlıksız beslenmeye dikkat çekerek şunları söylüyor: “%80 ultra işlenmiş gıdalardan oluşan beslenme programım aşırı görünse de aslında beş İngiliz yetişkinden biri bu şekilde besleniyor. Ve endişe verici bir şekilde, çocukların ve gençlerin tükettiği kalorinin üçte ikisi artık aşırı işlenmiş gıdalardan oluşuyor.”
OBEZİTE SALGINI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Dr. Tulleken sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Aynı zamanda, bir çocukluk dönemi obezitesi salgınıyla karşı karşıyayız: Birleşik Krallık’taki çocukların %21’i ilkokulu bitirdiklerinde obez vücut kitle indeksine sahip. Bu, şimdiye kadarki en yüksek oran.”
Ultra işlenmiş gıdalar 40 yıl önce yaygınlaştı, ancak 1980’lerde bile, Birleşik Krallık’ta ailelerin beslenme alışkanlıklarının %58’i taze malzemelerden ve sadece %26’sı hazır yiyeceklerden oluşuyordu. Dr. Tulleken bu durumun, yirmi yılda tersine döndüğünü söylüyor.
2000 yılında, ailelerin beslenme alışkanlıklarında taze malzemeler sadece %28’lik bir orana sahipti. 1980’de yetişkinlerin %7’si obezken; şimdi %28’i obezite ile yaşıyor.
Öyleyse neden aşırı işlenmiş gıdaları bu kadar çok seviyoruz? Daha da önemlisi, beslenme şeklimizin çoğunu oluşturan bu yiyecekler çocuklarımızı nasıl etkiliyor?
BEYİNSEL AKTİVİTELERİ DEĞİŞTİRİYOR
Bir BBC belgeselinin parçası olarak, ultra işlenmiş gıda alımını dört kat artırarak kendi üzerinde deneyler yapmaya karar veren Dr. Tulleken, deneyin tam bir bilimsel titizlikle yürütülmesini sağlayan uzman Profesör Rachel Batterham’ın kendisiyle paylaştığı sonuçlar karşısında şoke olduğunu söylüyor.
University College London Hastanesi’nde obezite, diyabet ve endokrinoloji profesörü olan Rachel Batterham, Dr Tulleken’in kilosu ve vücut şeklini ölçerken, tok ya da aç olup olmadığımızı beynimize bildiren bağırsak hormonlarının seviyesini test etti. Ayrıca beyinsel aktivite için de MRI taraması yaptı.
“Birleşik Krallık’taki çocukların %21’i ilkokulu bitirdiklerinde obez vücut kitle indeksine sahip. Bu, şimdiye kadarki en yüksek oran.”
“KENDİMİ DURDURAMAYIP YEMEYE DEVAM ETTİM”
Dr Tulleken, beyni üzerinde dört hafta içinde ölçülebilir bir etkinin olamayacağını düşünüyordu ancak kendisini bile şaşırtan sonuçlar elde edildi. Fazla yemek yerine ne zaman acıksa yemek yediğini belirten Dr., giderek bunun daha da sıklaştığını fark ettiğini belirtiyor. Normalde bir atıştırmalık, belki bir muz veya bisküvi alacakken çikolatalı bir tatlı yemeye başladığını ve kendini durduramadığını anlatıyor:
Yiyecek yapmakla ilgili fizik ve kimyanın tüm yönlerini inceliyorlar ki, beynimiz için bağımlılık yaratan nitelikte sonuçlar elde edebiliyorlar. Bu araştırmalar; beynimizin “daha fazlasını istiyorum” demesini sağlamak için tam olarak doğru tuz, yağ, şeker ve çiğneme kombinasyonunu içeriyor. Amaç sizi beslemek değil; en ucuz malzemeler kullanılarak ve aşırı tüketilmek üzere tasarlanmış yiyecekler yapmak.”
VÜCUDUMUZ VE BEYNİMİZ ARASINDA UYUMSUZLUĞA NEDEN OLUYORLAR
Ultra işlenmiş gıdaların zararları tüm dünyada kabul ediliyor; ancak ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki laboratuvardan Dr. Kevin Hall çığır açan bir araştırma ile bu zararları çarpıcı bir şekilde ortaya çıkarmayı başardı.
Dr Hall’un testleri, ultra işlenmiş yiyecekleri, işlenmemiş gıdalardan %30 daha hızlı yediğimizi ortaya çıkardı. Çiğnemek ve yutmak daha kolay. Ayrıca bu hız, vücudumuzun ve beynimizin ne kadar kalori tükettiğimizi fark etmesi için fazla hızlı.
SAĞLIK SORUNLARI VE LİBİDO DÜŞÜKLÜĞÜ
Dr. Tulleken, deneyin üçüncü haftasına geldiğinde uyku problemleri yaşadığını belirtiyor. Yüksek tuz alımı nedeniyle sık sık su içmek ya da ardından tuvalete gitmek için uyanan Dr, uyandıktan sonra da mutfakta dolanmaya başladığını anlatıyor.
Ayrıca mide ekşimesi yanında libidosunun artık olmadığını hissettiğini söyleyen Dr. Tulleken kendini yaşlı hissettiğini de söylüyor: “Daha ağır hissettim ve diyetimin sonunda vücut boyutum ve şeklimdeki değişiklikler beni hiç şaşırtmadı.
Beynimin yüksek ultra işlenmiş gıda tüketiminden sadece bir ay sonra yapılan MRI taramasıyla gördük ki, beynimin ödül merkezi ile otomatik davranışları harekete geçiren alanlar arasındaki bağlantılarda önemli bir artış olduğu görüldü. Beynim bana aşırı işlenmiş yiyecekleri istemeden yememi söylüyordu. Bu tam olarak alkol, sigara veya uyuşturucu bağımlısı bir kişide görebileceğiniz türden bir şeydir. Ve gecenin yarısı bile bu yiyeceklerden neden daha fazla istediğimi açıklıyordu.”
Dr. Tulleken beyindeki bu değişikliğin çocuklarda çok daha yıpratıcı sonuçları olabileceğinin altını çiziyor.
Mide ekşimesi yanında libidosunun artık olmadığını hissettiğini söyleyen Dr. Tulleken kendini yaşlı hissettiğini de söylüyor: “Daha ağır hissettim ve diyetimin sonunda vücut boyutum ve şeklimdeki değişiklikler beni hiç şaşırtmadı.
DOĞRU BESLENMEYİ TERCİH EDEBİLİRLER
Dr Tulleken deney sonuçlarını ultra işlenmiş gıdalar üreten ve pazarlayan büyük şirketleri temsil eden Yiyecek ve İçecek Federasyonu’nun operasyon müdürü Tim Rycroft’a sunduğunu anlatıyor: “Bana yiyeceklerin doğası gereği zararlı olmadığını ve aslında insanların doğru beslenme tercihlerini yapmadığını söyledi. Tim Rycroft, ürünlere ultra işlenmiş gıdalar denmesini ise kabul etmediğini belirtti.”
Yirmi yılda obezitenin yaklaşık %150 arttığı Brezilya’da hükümet, insanları bu gıdalardan tamamen kaçınmaları konusunda uyarırken, Fransa önümüzdeki yıl ultra işlenmiş gıda tüketimini %20 azaltma sözü verdi.
DÜŞÜK GELİRLİ AİLELER ÇOK DAHA SAVUNMASIZ
Dr Tulleken ne yediğimiz konusunda sandığımızdan çok daha az seçeneğimiz olduğuna dikkat çekiyor: “Bize sunulan ve pazarlanan yiyeceklerin çoğu, aşırı yenecek şekilde tasarlandı. Bu, genlerimizle birleştiğinde, kilomuzu belirleyen irade değil. Düşük gelirli aileler en savunmasız ve bir alternatifi en az karşılayabilen aileler.”
Geçtiğimiz hafta abur cubur reklamı yasağının doğru bir adım olduğunu belirten Dr, bu gıdaların yasaklamasını istemediğini ancak sağlık riskleri hakkında doğru bilgi verilmesi gerektiğini söylüyor.
“Ultra işlenmiş gıdaların obezite salgınını yaratmadaki rolünü kabul etmezsek çocuklarımızı ömür boyu sağlıksız olmaya mahkum ederiz. Yetişkin olduklarında çok geç olacak, kırılgan büyüyen beyinleri aşırı işlenmiş yiyecekleri arzulamaya ve yemeye hazır hale gelmiş olacak, onlar bunu yapmak istemeseler bile.”