Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde konuştu / Haberin Peşinde Urfa
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Adalet kavramıyla kadın bir araya geldiğinde geçmişten geleceğe konuşulacak çok konu, yapılacak çok tartışma çıktığı bir gerçektir.
Zirvenin kadınlarla birlikte tüm insanlar için hayırlı olmasını diliyorum. Dünyadaki kadın hareketlerini şekillendiren en önemli etken kültürel farklılılardır. Batı medeniyetinin baskın karakteri, en çok kadına bakışta ortaya çıkmıştır. Bugün dünyanın her yerindeki toplumlarla aynı kadın rolü dayatılmaktadır. Ülkelerin pek çoğunda nüfusun kırsaldan şehirlere yığılması da bu dayatmayı beslemektedir. Bunun dışındaki her türlü davranış küresel bir lince tutulmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin verdiği imajın tersine, kadına yönelik şiddette ciddi sorunlar yaşandığını biliyoruz. Biz ülkemizde sırf cinsiyeti yüzünden şiddete uğramasını, hayatını kaybetmesini kabul edemeyiz.
Kadınların dışlandığı dünya insanlığın yarısından feragat etmiş demektir. Bu da hem fıtrata hem inancımıza hem de hayatın işleyişine aykırıdır. Kadını aile başta olmak üzere varoluşun temelinden koparıp sapkın akınlarla yan yana getirenler en büyük kötülü yaparlar.
Eksiklikleri, aksaklıkları düzelterek bugüne kadar devrim niteliğinde pek çok değişikliği kadınların hanesine yazdırdıysak bugün de devam edeceğiz. İnancımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün insan vasfımızın gereği olarak bu mücadeleyi sizlerle sürdürmekte kararlıyız.
Eksiklikleri, aksaklıkları düzelterek bugüne kadar devrim niteliğinde pek çok değişikliği kadınların hanesine yazdırdıysak bugün de devam edeceğiz. İnancımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün insan vasfımızın gereği olarak bu mücadeleyi sizlerle sürdürmekte kararlıyız.
Elde ettiğimiz en olumlu başarılardan biri de kadınların hak ve özgürlüklerini genişletme konusundaki devrimlerdir. Mevzuatımızın tamamını yenilerken asıl devrimi zihinlerde yaşadığımıza inanıyorum.
Kadına yönelik şiddetle en etkin mücadele edeceğimizin sözünü hükümete gelmeden vermiştik. 2005 yılında hukuki düzenlemeleri hayata geçirdik. Töre ve namus cinayetlerine verilen cezaları ağırlaştırarak bu sorunu büyük ölçüde gündemden çıkardık. Aile içi şiddette cezaları artırarak bu doğrultuda çok önemli adımlar attık. Çalışan kadınların şartlarını iyileştirerek doğum, süt izinlerini etkinleştirdik.
2012 yılında çıkardığımız ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi kanunu bir diğer önemli reformdur. Son yargı paketiyle eşe karşı işlenen cezaları boşanmış eşi kapsayacak şekilde genişlettik. 4 ayrı ulusal eylem planını uygulamaya aldık. Ülkemizin 81 iline yaygınlaştırdığımız ŞÖNİM’ler vasıtasıyla bugüne kadar 1 milyon kişiye hizmet verdik. KADES çocuk ve kadınların maruz kaldığı tacize müdahale edilmesini sağlayan bir sistem haline geldi.
Kalkınma planlarımızı kadınlarımızın çalışma hayatında daha etkin yer alabilmesini sağlayacak, hizmetleri nitelik ve nicelik sağlayacak şekilde düzenledik. Kız çocuklarının eğitim-öğretime erişimdeki engelleri kaldırdık. Kızlarımız lehine önemli ilerlemeler kaydettik.
Girişimci kadınlarımızı ve kadın kooperatiflerini hibelerle destekliyor, ilave kredi imkanları sağlıyoruz. Kadın istihdamı toplam istihdamın 3’te 1’ine yaklaşmıştır. Daha pek çok düzenlemeyle kadınlarımıza yönelik çalışmalar gerçekleştirdik.
Mütedeyyin kesimlere yönelik düşmanlığın başında kadınlarımız geliyordu. Eğitim hayatlarına engel konan, kamudan dışlanan kadınlarımıza bu zulümlerin çağdaşlık adına yapılması başka bir garabetti. Üniversitelerde itilip kakılan, liselere alınmayan, kamu binalarına kabul edilmeyen kadınlarımızın verdiği destansı mücadelenin şahidiyiz. Başındaki örtü sebebiyle haksızlığa maruz bırakılan kadınlarımızın yaşadığı trajedi ülkemizin bir döneminin kara lekesi olarak tarihe geçmiştir.
Bugün eğitimden istihdama kadınlarımız zulme maruz kalmıyor. Yıllar yılı başörtü düşmanı olan, üniversitelerimizde ikna odalarını kuranların kimler olduğunu bilmiyor muyuz? Bu ikna odalarını kuranlar şimdi de başörtü sorununu çözelim diyorlar. Ne kadar güzel. Ben yeni teklif yaptım. Rozet takmaya başladı ve milletvekili adayı da koyar. HADEP’te var, İP’te de var, bunlarda da olsun. Aynı zihniyet değil mi?
Arkadaşlarımız ziyarete gitti ‘Şimdi olmaz’ diyorlar. Niye kaçak dövüşüyorsunuz? Bunların işi istismar siyaseti. Çeyrek asır önce hayal bile edilemeyecek bu özgürlük iklimini kazandırırken partimizi kapatma tehdidi dahil neler yaşadığımızı millet çok iyi biliyor.
Esasen kadınlarımızın başlarının açık veya örtük olması bir haktır. Su, hava gibi kadınlarımızın başlarını örtmesi tabii bir durumdur. Bunun için ne Anayasa’da ne kanunlarda düzenleme yapmaya ihtiyaç yoktur. Devletin tüm kurumlarında başörtülü kardeşlerimiz var mı, hakimlerimiz, savcılarımız, polisimiz, askerimiz, valimiz var mı?
Yeter ki biz ön açalım. Ön açtığımız zaman bu ülke çok daha güçlü şekilde geleceğe yürüyecektir. Bir kez daha gördük ki ülkemizde kökünün kuruduğunu umduğumuz habis zihniyet pusuda beklemekte. Bu meseleyi anayasal güvenceye kavuşturmakla cevabımızı verdik. Bu konuda samimiyetimizi ortaya koyduk. Gerekirse referanduma gidelim. Millet en doğrusunu söyler. Bakalım millet ne diyor? Millete gitmeyi de bunlar kabul edemez. Millete gidileceği zaman sandıktan neler çıkabileceğini iyi biliyorlar. Kapsamlı bir uzlaşma sağlanabilirse kadınlarımız ve ülkemiz karlı çıkacaktır. Uzlaşma sağlanamazsa bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız.”
Hibya Haber Ajansı