Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu / Haberin Peşinde Urfa
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Gaziantep ve Mardin’deki elim kazalar tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır. Vatandaşlarımız güvenle, konforla, hızla istedikleri yerlere gidebilsinler, lojistik hizmetleri kesintisiz sürdürebilsin diye Cumhuriyet tarihinin yatırımlarını yaptık. Buna rağmen bu facialarla karşılaşmaktan dolayı üzüntülüyüz. Failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacak. Benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere tedbirleri belirleyerek süratle uygulamaya geçireceğiz.
Önce insan anlayışıyla bu meselenin üstesinden gelmekte kararlıyız. Araçta veya yaya olarak trafiğe çıkan vatandaşlarımızı kurallara harfiyen riayet etmeye davet ediyoruz. Bu vesileyle burada ciddi manada mağduriyetler de söz konusu. Bunun için de gerek devlet olarak 250 + aile, bunun yanında firma 250 TL. desteğiyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine sağlamış oluyoruz.
Son kabine toplantımızdan bu yana ülkemizi ve milletimizi yakından ilgilendiren pek çok çalışma gerçekleştirdik. YAŞ toplantımızda kara, deniz ve hava kuvvetlerimizde terfileri görüşüp karara bağladık. Şanla, şerefle yürüttükleri görevlerini başarıyla tamamlayarak emekliye ayrılan tüm komutanlarımıza ülkemize olan hizmetleri dolayısıyla şahsım ve milletim adına teşekkür ediyoruz.
Yeni rütbe ve görevleriyle ülkemize önemli hizmetlerde bulunacaklarına inandığımız subaylarımıza başarılar diliyorum. Salgın döneminde şehir ziyaretlerimizi seyrekleştirdiğimiz için pek çok ilimize gitme imkanı bulamamıştık.
Bu çerçevede 6 Ağustos’ta Kocaeli’ni ziyaret ettik. Önce bu şehrimize değer katan iş dünyamızla bir araya geldik. Toplu açılış töreninde vatandaşlarımızla buluşup hasret giderdik. Yatırım tutarı 8,5 milyar lirayı geçen yüzlerce eserin toplu açılış törenini gerçekleştirdik.
Dünyanın en yaygın 6. diplomatik misyonuna sahip ülke olarak kapsamlı istişareler yapıyoruz. 2023 ve ötesinde akil ve müşfik Türk diplomasisi münasebetiyle büyükelçilerimizle bir ufuk turu yaptık. İnşallah ‘dünya beşten büyüktür’ diye ifade ettiğimiz küresel yönetim değişikliğiyle ülkemizi hak ettiği yere çıkarmak için uğraşacağız. Aynı akşam Hüseyin Gazi Dergahı’na Alevi vatandaşlarımızla Muharrem orucunu açtık. Türkiye’nin ve Türk milletinin ayrılmaz parçası olarak gördüğümüz canlarımızla hasbi ve ortak çalışmalar sürdüreceğiz.
Abdülhamid Han gemimizi 9 Ağustos’ta Antalya Gazipaşa açıklarındaki görev yerine uyguladık. Karadeniz’de 540 milyar metreküplük doğalgaz sevincimizi yeni müjdelerle taçlandıracağımız bu sondaj gemimiz irademizin sembolüdür. Akkuyu’daki nükleer santralimize giderek incelemelerde bulunduk. Aynı gün akşam saatlerinde Konya’da düzenlenen 56 farklı ülkeden sporcuların iştirak ettiği 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın açılışını yaptık.
Balkanlar’daki dost ve kardeşlerimizle yakın ilişkilerimizi sürdürmeye özel önem veriyoruz. Bu kapsamda 10 Ağustos’ta Arnavutluk Başbakanı ile bir araya geldik. İnşallah Eylül’ün ilk haftasında 3 ülkeyi kapsayan Balkan turuna çıkacağız. Aynı gün Slovenya Cumhurbaşkanını külliyemizde misafir ettik. Türkiye’nin sınırlı su kaynaklarını en etkin verimli şekilde kullanmak için baraj inşasına özel önem veriyoruz. 605 yeni hidroelektrik santraliyle bu doğrultuda önemli mesafeler kat ettik.
Bu sayının 930’u bulduğunu belirtmek isterim. Ülkemizi hidroelektrik güç bakımından dünyada 9. sıraya yükselttik. Hem kuraklığa hem de sel baskınlarına karşı önemli altyapı kurduk. DSİ’nin düzenlediği törende 11 Ağustos’ta 34 hidroelektrik barajını hizmete alarak bu alandaki gücümüzü daha da arttırdık.
İstanbul Medeniyet Üniversitemizin 1 milyon kitap kapasiteli kütüphanesinin açılışını 12 Ağustos’ta yaptık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içindeki Millet Kütüphanesi’nin ülkemiz sınırlarını da aşan prestiji bize doğru istikamette gittiğine işaret ediyor.
Rusya Ukrayna savaşı ülkemizle birlikte tüm insanlığı etkileyen sonuçlar doğuruyor. Türkiye olarak savaşın önüne geçmek, ardından barışla sonuçlanması için her türlü gayreti gösterdiğimize herkes şahitti. Dünya tahıl üretiminin üçte birinden fazlasını Rusya ve Ukrayna’nın gerçekleştirdiği göz önüne alındığında Ukrayna tahılının ülkemiz üzerinden dünyaya gönderilmesi insanlık için kritik gelişmedir. Ülkemizin sergilediği dengeli, barışçı, çözüm odaklı anlayışın müspet neticelere tahvil edilmesi için gayretlerimizi sürdürüyoruz.
Soçi’de sayın Putin’le bu konunun yanı sıra iki ülke ilişkileri, Ukrayna savaşını enine boyuna görüşme imkanı buldum. Geçtiğimiz Perşembe günü Ukrayna’ya giderek BM Genel Sekreteri’nin katılımı ile sayın Zelenski ile yaptık. Amacımız Putin ve Zelenski’yi Türkiye’de bir araya getirerek krizi kökten çözmektir.
Cumartesi günü Manisa’daydık. Burada bir üzüm bağında üreticilerimizle hasbıhal ettik. Hasbıhal ederken beklentilerini de sorduk. Beklentilerin ardından da meydanda fiyatı açıkladık. Şehrimize kazandırdığımız 4 milyar 665 milyon liralık eser ve hizmetlerin resmi açılışını yaparken kuru üzüm alım fiyatını kilogramda 27 lira olarak açıklayarak üreticilerimize müjdemizi verdik.
Gerçekleştirdiğimiz çok sayıda ikili görüşme, toplantı ve programla ülkemize hizmet edecek, beklentileri karşılayacak çalışmalar yaptık. Bugün Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademimizin mezuniyet törenine iştirak edeceğiz. Yarın Filistin Devlet Başkanı sayın Abbas’ı ziyaret edeceğiz. Perşembe günü Ahlat, Cuma günü Malazgirt’te olacağız. Sayın Bahçeli ile birlikte bu iki önemli programımızı inşallah gerçekleştireceğiz.
Cuma namazımızı inşallah Malazgirt’te kılacağız. Diyanet İşleri Başkanımızın imametiyle inşallah cuma namazımızı ifa edeceğiz. Kütahya ve Afyonkarahisar’da vatandaşlarımızla birlikte olacağız.
Milli iradenin üstünlüğünü tesis edip, vesayeti etkisizleştirmek, terör örgütlerinin başını ezmek, darbecilere ülkeyi dar etmek suretiyle mücadelemizin önemli kısmını başardık. Son dönemde faiz, kur, enflasyon denklemiyle sınandığımız ekonomi alanı olduğu gerçektir. Ekonomimizi mahvetmek tehdidi ile 2018’den itibaren yeni programı hayata geçirmeye başladık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme esasına dayalı programın teorik arka planı ve uygulamanın anlaşılması biraz vakit aldı.
İşimize baktık, ekonomide köklü dönüşümü adım adım hayata geçirdik. Yıllar önce yaptığımız önceliği istihdama ve üretimi verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler de başta olmak üzere tüm dünyanın başladığını görüyoruz. Mandacı iktisatçılar hala görmezden gelmeye, üstünü örtmeye, yatmaya devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçıları programı biraz mahcup ifadeyle olsa da takdir ediyor. İktisat teorileri ve uygulamaları fizik ve matematik gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir.
Her ülkenin, topluman şartlarına, kültürüne, birikimine, kabiliyetine, gücüne göre değişiklik gösterir. Bir ülkede başarılı olan modelin diğerinde de aynı sonucu vereceğin garantisi yoktur. Ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerin kullanılması isteyenlerin fanatizmi başka çıkar ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.
Bugün itibariyle bütün dünya yüksek enflasyon gerçeği ve işsizlik tehdidiyle boğuşuyor. Türkiye ise ekonomik modeli sayesinde tarihinin en yüksek üretim, ihracat, istihdam seviyesine ulaşmıştır. Enflasyon rakamlarımızın nominal olarak çok yüksek seyretmesi elbette üzüntü vericidir. Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini, her kesimin gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken aynı zamanda enflasyonu düşürecek tedbirleri alıyoruz.
Uzunca süredir enflasyonsuz ekonomik iklimde yaşamaya alışmış ülkelerde bizimkiyle mukayese edildiğinde daha küçük gözükün oranların etkileri çok daha derin ve yıkıcı hissediliyor. Bugün yaşadığımız enflasyon bütçe ve işsizlik kaynaklı değil küresel gelişmelerin tetiklediği dengesiz fiyat hareketlerinin sonucudur. Yani maliyet odaklı enflasyondur. Finansal dalgalanmalar ve varlık hareketleri üzerinden soymayı alışkanlık haline getirenler bizi aynı yola sokmak için canhıraş bir gayret içindeler. Ülkemiz ekonomide kendi yolunu çizmiştir, kararlılıkla yürümektedir. Türkiye’nin ihtiyacı faizi yükseltmek değil, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazlayı arttırmaktır.
Hiç kimse kusura bakmasın. O eski Türkiye artık geride kaldı. Biz tıpkı güvenlik politikalarımız, enerji, sanayi, sosyal politikalarımız gibi, ekonomi politikamızı da kendi ihtiyaç ve çıkarlarımıza göre belirlemeyi sürdüreceğiz. 20 yılda yaptığımız eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, tarım, teknoloji yatırımı velhasıl inşa ettiğimiz her altyapı işte bugünler içindi.
Ülkemiz yollarında dolaşan taşıtları yeniledik, çoğalttık. 100 milyar doların üzerinde yatırımla kurulu enerji gücünü hedeflerine uygun seviyeye çıkarttık. Sanayicilerimiz makina ve ekipman altyapılarını yenilediler, güçlendirdiler. Toplamda 3,5 trilyon dolarlık yatırımla her alanda ülkemizi bugünlere hazırladık.
Bu emek ve çabaların, fedakarlıkların neticesini alma vaktidir. Şimdi tüm unsurlarıyla büyük, güçlü, müreffeh, özgür Türkiye’yi hızla inşa etme vaktidir. Bizden sonraki nesle bırakacağımız 2053 vizyonumuzu şekillendirme vaktidir. Çevre, ulaştırma, enerji, sanayi, tarımdan konuta kadar pekçok alanda bu vizyonun sütunlarını yükseltmeye de başladık.
Hiç kimsenin siyaset mühendisliği, sinsi tuzak, naftalin kokulu sosyal projeleriyle bizi bu hedeften alıkoymalarına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin yeniden yarım asrı aşkın süredir oynanan oyunlarla, sıcak para sömürgesi haline dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğiz. Ekonomi modelimizle yatırım yapan, çalışan, ticaret yapan kazanacak. Bunların hasılasıyla da devlet, bütçe kazanacaktır.
Hükümete geldiğimiz günden beri titizlikle durduğumuz bütçe disiplininden taviz vermeyeceğiz. Büyümeden, isdihdam ve ihracata, bütçe gerçekleşmelerinden, küresel ticaretten aldığımız pay tüm rakamlar ekonomi programının öngörülerine uygundur.
Vatandaşlardan tek ricam kendi paralarına güvenmeleridir. Yerli parayı koruyacak her türlü mekanizmayı oluşturduk. Artık hiç kimsenin dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır. Tasarruflarını halen döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı Türk Lirası mevduatlarına dönmeye davet ediyorum.
Hepimiz aynı Türkiye gemisinin içindeyiz. Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan su alarak batarsa hepimizin boğulacağız. İş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için düşük maliyetli Türk Lirasını götürüp dövize veya altına yatırmak Türkiye gemisinde delik açmaktır.
Evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne enflasyon ve girdi maliyetlerine izahı olmayan fiyatlar koymak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Paradan para kazanmak adına yapacağı yatırımı yapmamak, işçiyi çalıştırmamak, ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak Türkiye gemisinde delik açmak demektir.
Tüm bu gelişmeleri harfiyyen takip ediyoruz. Tespit ettiğimiz sorunların çoğunun hukuki değil ahlaki temelli olduğunu gördüğümüz için kamunun alternatif imkanlarını kullanarak çözüm arıyoruz. Piyasada denetimleri sıklaştırdık. Gıdadaki dengesiz fiyat artışlarına karşı kooperatif marketlerini devreye soktuk.
Bu vesile ile mısır üreticilerimize bir müjde vermek istiyorum. Toprak Mahsulleri Ofisimiz hasat dönemi yaklaşan mısır alım fiyatını destek hariç ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacaktır.
İşçi, memur, emekliye kadar her kesimin ücret artışlarını yüksek tuttuk. Düşük gelirli kesimin konut ihtiyacını karşılamak için Eylül’de açıklayacağımız yeni atılımı da atıyoruz. İstihdamı temel işgücü eğitiminden uzmanlığa kadar her seviyede destekliyoruz. Kamu ç alışanlarını ek gösterge, sağlık çalışanlarının özlük haklarını çözdük.
Öğrencilerimizin stajlarını Ulusal Staj Programlarıyla objektif kriterlerle gerçekleştirmelerini sağladık. 100 bini aşkın öğrencimizin yararlandığı staj programımızı daha da geliştiriyoruz.
Danışma Bilgi Sistemi’ni devreye aldık. Üniversiteden mezun olan gençlerimizin kamu ve özel sektörde iş bulabilmelerini sağlamak için kariyer merkezlerinin kapasitelerini güçlendiriyoruz.
Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz. Kabine gündemimizdeki bazı hususlarla ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum. 3 hafta sonra 12 Eylül Pazartesi başlayacak olan 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazırlıklarımız yoğun şekilde devam ediyor. Ücretsiz ders kitaplarımızın basımı ve dağıtımı tamamlandı.
Paramızla kitap alamıyorduk. Kitap bulamıyorduk. Üst sınıflardaki abilerimizden teksir notlarını bile satın alamıyorduk. Ama şimdi kuşe kağıtta basılı kitapları ücretsiz olarak her eğitim öğretim yılının başında sıralarının üzerinde yavrularımızın önüne koyuyoruz.
Bu yıl ders kitaplarının yanısıra yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak okullar açıldığında öğrencilerimizin masalarında hazır edeceğiz.
Dağıttığımız yardımcı kaynak tutarı 130 milyonu buluyor. Milli Eğitim Bakanlığımız tüm okullarımızın temizlik, kırtasiye, küçük onarım, atölye gibi bütçeleri bu yıl doğrudan okullara gönderdi. Temizlik işlerinde çalışacak 60 bin kişi okulların açılmasıyla görevlerine başlayacaklar.
10 bin okul projesi kapsamında 3 milyarlık proje kullanarak çok iyi çalışmalar gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar ana okulu sayısı 3 bine tamamlanacak. 1 Eylül’de atamalarını yapacağımız 20 bin öğretmenin 7 binden fazlasını okul öncesi öğretmenliğine tahsis ettik.
Yazın açtığımız bilim, sanat, matematik ve yabancı dil yaz okullarından 1 milyon çocuğumuz yararlandı. Bu yaz yeni projeyle kapalı köy okullarını imar ederek köy yaşam merkezleri haline getirdik. Okulların açıldığı tarihe kadar 1500 köy yaşam merkezini faaliyete geçirmiş olacğız. Eş durumu ve benzeri taleplerle özür tayinine müracaat eden öğretmenlerimizin başvurularının istisnasız tamamının karşılandığı müjdesini vermek istiyorum.
Uzman ve başöğretmenlik kadrolarına 614 bin 446 başvuru oldu. Büyük bölümü gerekli eğitimleri tamamladılar. Yüksek lisans, doktora yapmış olan 80 bin öğretmenimiz zaten muaftır. Boykot çağrılarını milli iradenin tecelligahı olan Meclisimize saygısızlık olarak görüyoruz.”
Hibya Haber Ajansı