Coronadan kurtuluş var, virüslerden yok!

coronadan-kurtulus-var-viruslerden-yok-73p3x145.jpg

Coronadan kurtuluş var, virüslerden yok! / Haberin Peşinde Urfa

İlk kez geçen yıl bugünlerde ortaya çıkan Covid-19 bir salgına dönüştü ve tek bir virüs tüm dünyayı felç etti. Bilim insanlarına göre henüz keşfedilmemiş 850 bin virüs türü benzer bir pandemiye dönüşme riski taşıyor. Peki bu virüsler neden bugün risk haline geldi? 

DERLEYEN: Merthan Sümbelli – Doğanın yok edilmesi, hayvanların habitatının azalması ve iklim değişiklikleri derken corona virüsü gibi daha birçok pandeminin yaşanma ihtimali artıyor. Araştırmalara göre bunu önlemek için insanoğlunun önünde iki yol var: Doğaya daha fazla saygı ve her virüse karşı etkili olabilecek bir aşı.

Bilim insanlarına göre yarasalar, kuşlar, primatlar ve kemirgenler yaygın bulaş kaynakları olarak adlandırılıyor. Zoonotik hastalıklar, vahşi doğada yaşayan ve insanlara da bulaşabilen virüsler nedeniyle ortaya çıkıyor. Bilim insanları; memeliler ve kuşlarda henüz keşfedilmemiş 1.7 milyon virüs türü olduğunu ve bunların yarısının insanları enfekte etme kabiliyetine sahip olduğunu tahmin ediyor. Araştırmalara göre insanların çevreye her geçen gün daha fazla zarar vermesi ve vahşi doğa ile yakın temasa geçmesi bulaşma riskini güçlendiriyor.

“ORMANLARIN KAYBI PANDEMİNİN İTİCİ GÜCÜDÜR”

Hayvanların habitatını kaybetmesindeki en büyük etken ormanların yitiriliyor oluşu. Conversation International’dan iklim bilimci Lee Hannah “Bilim bu konuda oldukça net. Ormansızlaşma pandeminin başlıca itici gücüdür” diyor. Hükümetler Arası Bilimsel Politika Platformu (IPBES) tarafından temmuz ayında düzenlenen rapora göre “Önleyici stratejiler olmadan, pandemiler daha sık ortaya çıkacak, daha hızlı yayılacak, daha fazla insanı öldürecek ve her zamankinden daha yıkıcı bir etkiyle küresel ekonomiyi etkileyecek.” deniyor.

ʻʻ
Önleyici stratejiler olmadan, pandemiler daha sık ortaya çıkacak, daha hızlı yayılacak, daha fazla insanı öldürecek
IPBES raporu

ÇÖZÜM 1: YABANİ HAYATI RAHAT BIRAKMAK

Yaban hayattaki yaşam alanının yok yedilmesi sonucu hayvanlar yeni bölgelere doğru hareket etmek zorunda kalıyor. Yarasal ve kuşlar da dahil olmak üzere birçok hayvan kentsel çevrelere taşınıyor ve bu bölgelerde daha fazla yuva bulmak zorunda kalıyorlar. Hal böyle olunca insanoğlunun vahşi doğadaki hayvanlarla ilişkisi daha yakın ve sık hale geliyor. Dolayısıyla yabani hayvanlarda bulunan zararlı virüslerin insanlara bulaşma riski artıyor. Hannah, bu konuda uyarılarda bulunarak şu ana kadar yapılan çalışmaları artık çok daha başka bir düzeye çıkarmak gerektiğini düşünüyor.

Çalışmaya göre gelecekteki salgın hastalıklara karşı riski en düşük seviyeye indirebilecek ve yaban hayatı koruyacak stratejiyi uygulamaya koyabilmek için her yıl 40 ila 58 milyar dolar arasında bir harcama öngörülüyor. Ancak salgında verilen can kayıpları ve maruz kalınan küresel ekonomik kayıp göz önünde bulundurulduğunda, bu rakamın çok daha büyük bir miktar olmadığı anlaşılıyor. Bu ay başında yapılan bir araştırmaya göre corona virüs pandemisinin şu ana kadar yalnızca ABD’ye 16 trilyon dolara mal olduğu belirtiliyor.

ÇÖZÜM 2: TÜM VİRÜSLERE KARŞI AŞI

Ekolojik dengenin bozuluyor oluşu insanoğlunu her geçen gün başka bir tehlikenin eşiğine sürüklüyor. Bu da her an yeni bir salgının başlayabileceği anlamına geliyor. Bazı bilim insanları tüm bunları göz önüne alarak her virüse karşı uygulanabilecek bir aşı bulmanın peşinde.

Corona virüs salgını insanlığa aslında bunun dersini açıkça verdi. Adagio, iki sars virüsünü ve diğer potansiyel tehlike barındıran corona virüsleri etkisiz hale getirebilecek antikor tedavileri geliştirmeye odaklanan bir şirket. Şirketin Baş Bilim Sorumlusu Dr. Laura Walker, birçok yarasa popülasyonlarında Sars ve benzeri virüslerin bulunduğunu ve bunların bazılarının insan hücrelerini enfekte edebildiğini belirterek, gerekli olan tek şeyin geçmiş, şimdi ve gelecekteki bütün corona virüslere karşı antikor tedavileri ve aşılar olduğunu dile getirdi.

Scripps Research’ten Prof. Dennis Barton HIV ve influenzaya karşı büyük ölçüde etkili olan antikorlar görüldüğünü dile getirirken, böylece farklı virüsleri hedefleyebilecek bir aşının mümkün olabileceğini gösterdiği görüşünde. Profesör Barton “Sars-Cov-2 ve Sars-CoV birbirlerinden oldukça farklı olmalarına rağmen HIV türlerinden daha farklı değiller. Bu iki Sars virüsüne karşı etkili olabilecek bir antikor üretebilir ve izole edebilirseniz o zaman bu antikorları iki virüse karşı kullanabilirsiniz. Hatta henüz görmediğimiz Sars-CoV-3’e karşı da kullanabilirsiniz” diye konuştu. Ancak farklı corona virüsleri etkisiz hale getirebilecek antikorların keşfi gerçekleşse bile onları insan vücuduna enjekte edebilecek bir aşı bulmak yıllar alabilir.

AŞI İÇİN YENİ BİR TEKNOLOJİ ÜZERİNDE DURULUYOR
Bağışıklık sisteminde bulunan T ve B hücreleri silah arkadaşları gibi çalışıyorlar. Bazı T hücreleri, virüsün ele geçirdiği solunum hücrelerini yok ederken, diğer T hücreleriyse antikor üretmek için B hücrelerini tetikliyor. Aşı üreticileri genellikle bu işlemin işe yarayıp yaramadığını test etmek T hücrelerinin tespit edilmesi daha zor olduğundan, antikor seviyesini kontrol ediyorlar. Bu konuda çalışmalar yürüten Osivax isimli şirket, T hücrelerini hedef alan teknolojisini kopyalamayı hedefliyor. Osivax’ın kurucu ortağı olan Alexandre Le Vert, evrensel grip aşısını geliştirirken, virüsün hızlı bir şekilde mutasyona uğradığından dolayı antikor saldırılarından kolayca kaçabildiğini fark etti. Öte yandan Le Vert, virüsün bir T hücresi saldırısından kaçmasının çok daha zor olduğunu dile getirdi.

Exit mobile version