Coronada pıhtı tehlikesi: Nedeni virüsteki çıkıntılar / Haberin Peşinde Urfa
Covid-19 ‘un en tehlikeli özelliklerden birinin toplardamarlar içinde pıhtılara yol açması olduğunu belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, bu pıhtıların hayati organlarda kan akımını durdurduğuna dikkat çekti. Barlas, aşırı pıhtılaşmaya virüsteki dikensi çıkıntıların etken olduğunu söyledi.
Kış aylarıyla birlikte yayılma hızı artan Covid-19’un vücuda etkileri hakkındaki bilgiler ve veriler enfekte olanlar üzerinde yapılan incelemelerle sürekli güncelleniyor. Covid-19 ile ilgili bugüne dek saptanmış en önemli özelliklerden birinin toplardamarlar içinde pıhtılara yol açması olduğunu belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas bu pıhtıların hayati organlarda kan akımını durdurduğuna dikkat çekti ve bu yaşamsal sorunu rakamlarla detaylandırdı.
CORONA VİRÜSÜ NASIL KAN PIHTISINA NEDEN OLUYOR?
“Covid 19’un vücuda etki sürecinde her şey, akciğerlerimizde kirli ve temiz hava gaz değişiminin gerçekleştiği yapıların duvarını oluşturan hücrelerin içine bu virüsün girişi ile başlıyor.” şeklinde konuşan Prof. Dr. Barlas, virüs bu girişinin, ‘ACE2’ adı verilen özel kapılar yoluyla gerçekleştiğini söyledi. Barlas, virüsün hücre içine girdikten sonraki etkisini şöyle anlattı:
Bunun sonucunda akciğer hücrelerinin içinden dışarıya aşırı düzeyde ‘sitokin’ ve ‘kemokin’ adı verilen yangı (‘enflamasyon’) maddeleri çıkıyor. Bu maddeler, vücudun gösterdiği ‘aşırı bağışıklık yanıtına bağlı olarak, damarların içindeki tabakayı önce uyarıyor, ardından tahrip edip iş göremez hale getiriyor. Sonuçta damar içinde kan koyulaşıyor ve farklı boyutlarda kan pıhtıları oluşup (VTE) damarları tıkayabiliyor.
GÖRSEL: SHUTTERSTOCK
HASTALARIN YÜZDE 19’UNDA GÖRÜLÜYOR
Covid-19 hastalarının ortalama yüzde19’unda bu tablo ile karşılaşıldığını ve kritik düzeydeki hastalarda oranın giderek yükseldiğini belirten Barlas, farklı nedenlerle yoğun bakımda yatanlar ile Covid-19 tanısı ile yatanlar karşılaştırıldığında, Covid-19 hastalarında VTE sıklığının daha yüksek olduğunun altını çizdi.
RİSK FAKTÖRLERİ NELER?
Barlas, pıhtı oluşmasındaki risk faktörünü şöyle sıraladı:
Covid-19’daki damar içi pıhtılaşma (VTE), yaşlılarda, aşırı kilolularda, hareket kısıtlılığı olanlarda, sigara içenlerde, daha önce farklı bir nedenle VTE geçirmişlerde, diyabet veya kronik böbrek hastalarında, kanser hastalarında, kalp veya akciğer yetmezliği olanlarda daha sık görülüyor.
Pıhtı gelişen kadın hastalar, erkeklere göre yüzde 20 daha az durumda. Bu durum, toplum içinde normal yaşantılarını sürdüren kadınlar için geçerli olsa da bakımevlerinde kalan kadın ve erkeklerin etkilenim oranları eşit.
Ek risk faktörleri arasında, sepsis, gebelik zehirlenmesi, doğum sonrası enfeksiyon, kanın koyulaşmasına yol açan veya pıhtıya zemin hazırlayan venöz yetmezlik-varis gibi hastalıklar sayılabilir.
NEREDEYSE TAMAMINDA VTE SAPTANIYOR
Çin’in Wuhan kentinden, Hollanda’dan, Fransa ve İtalya’dan bildirilen ilk çalışmalarda, Covid-19 nedeniyle yoğun bakıma yatırılmış hastalar için damar içi pıhtılaşma-VTE sayılarının ürkütücü bir düzeyde olduğunu belirten Barlas, sözlerine şöyle devam etti:
Güncel 20 çalışmada VTE oranının yüzde 3.3-yüzde100 arasında olduğu; yüzde100’lük oranın, covid-19 nedeniyle kaybedilmiş hastaların otopsilerinde kaydedildiği bildiriliyor. Diğer yandan, Covid-19 nedeniyle takip edilen hastaların bacak ultrason veya akciğer bilgisayar tomografi incelemelerinde yüzde15-yüzde85 gibi yüksek oranlarda pıhtıya rastlanıyor.
AKCİĞER DOKULARINDAKİ KÜÇÜK DAMARLARDA KAN PIHTILARI GÖRÜLÜYOR
Covid 19’dan ölümlerin tamamını kan pıhtılaşmasına bağlamamak gerektiğini belirten Barlas, ağır Covid-19’daki ölüm nedeninin çoğunlukla solunum yetmezliğine bağlı olduğunu söyledi. “Ama kayıp, anormal damar içi pıhtılaşma nedenli de olabilir. Covid-19 sonrasında solunum yetmezliğine bağlı olarak kaybedilmiş kişilerin akciğerlerinde gözlenen değişiklikler, farklı nedenlere bağlı solunum yetmezliklerinden kaybedilenlerin akciğerlerine benzememektedir. Covid-19’lu hastaların akciğer dokularında, küçük damarlar içinde kan pıhtıları görülmekte, bu da damar içi pıhtılaşma-VTE’nin en azından solunum yetmezliğini doğurduğunu düşündürmektedir.” şeklinde konuşan Barlas, sözlerine şöyle devam etti:
AŞIRI PIHTILAŞMAYA YOL AÇAN ETKEN VİRÜSTEKİ DİKENSİ ÇIKINTILAR
“Corona virüsünün hücrelere yapışmasını ve hücrelerin içine girmesini sağlayan dikensi çıkıntılar (‘spike protein’), bağışıklık moleküllerine (‘kompleman proteinleri-MASP2′) bağlanırlar. Bu bağlanma ve moleküller, bağışıklık sisteminin diğer ögelerini de harekete geçirebilir ve aşırı bir enflamasyon durumuna yol açabilirler. Bir yandan hasta hücreleri tahrip ederken, diğer yandan da vücut için büyük önem taşıyan, ‘damar içi pıhtı önleyici unsurların’ çalışmasını baskılarlar. Diğer bir deyişle, virüsün kendisi, damar içi pıhtılaşma ile sonuçlanan bir ‘aşırı bağışıklık’ yanıtını başlatır. Nitekim, Covid-19 hastalarında damar içlerinde görülen pıhtıların yanında bağışıklık moleküllerinin (kompleman proteinleri) de biriktiği gözlenmiştir.
TABURCU OLDUKTAN SONRA DA KAN SULANDIRICI ÖNERİLEBİLİYOR
Ana toplardamarlarda pıhtı (DVT) riskine karşı önlem amaçlı, düşük dozda kan sulandırıcı ilaç kullanmakta olan covid-19 hastalarında, damar içi pıhtılaşma-VTE oranı yüzde 8 – yüzde 69 iken, bu hastalar yoğun bakıma girme durumuna geldiklerinde oran yüzde 85’e çıkabiliyor.
Kan sulandırıcı ilaç (‘DMAH’) kullanımının her hastada işe yarayıp yaramadığı tartışmalı olsa da, hastaneye Covid-19 tanısı ile yatırılmış olan neredeyse tüm hastalarda bu tedavi uygulanıyor. Ek risk faktörlerinin bulunduğu bireylerde ise, taburcu sonrası 1-2 hafta süreyle kan sulandırıcı ilaç kullanımı öneriliyor.
Bağışıklığı baskılayıcı bazı ilaçların (‘immunosupresif’) kullanımının koruyucu olabileceğine ilişkin bazı öncü kanıtlar görülmekte.
Kompleman proteinlerini ve böylelikle vücut bağışıklığının aşırı yanıtını baskılayan bazı ilaçlar (‘monoklonal antikorlar’) pek çok ülkede deneniyor.
Sonuç olarak, hastada aşırı -ve ölümcül- bağışıklık reaksiyonunun fitilini ateşledikten sonra corona virüsünün kendisinin artık çok da fazla önem taşımadığını söylemek olasıdır.”