Corona bize neler öğretti?

corona-bize-neler-ogretti-P72UnT2A.jpg

Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Erbil anlattı: Tüm dünyada korku salan corona virüsü bir yandan da hepimize acı tatlı dersler verdi. Erbil onları sıraladı, “Umarım bu süreç bitince yaşadıklarımızdan ders almayı unutmayız” dedi.

Şimdilerde hayatımız corona virüsünden önce ve corona virüsünden sonra olmak üzere iki döneme ayrılmış durumda… Geçmişteki birçok şeye özlem duyarken, keşkelerimiz de durmadan artıyor… Bir yandan da fark edemediğimiz gerçeklerle yüz yüze geliyoruz. İşte Prof. Dr. Yeşim Erbil’in bu konudaki çarpıcı saptamaları…

Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Erbil

SAĞLIĞIN KIYMETİ

‘Sağlık olsun’ çok kullandığımız bir söylemdir… Daha önce hiç karşılaşmadığımız tüm dünyayı felç eden pandemi günlerinde hepimiz inanarak sağlıklı olmanın en önemli şey olduğunu anladık. Bugünün verilerine göre dünyada 5.190.665 enfekte kişi ve 338.447 ölüm var.

Aslında verileri incelediğinizde bir yılda 7 milyon kişi kanserden, 82.000 kişi de grip nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu sayılar bize bu pandeminin fazla abartıldığını düşündürebilir ancak bulaştırıcılığı o kadar yüksek hastalık ki, tüm dünyada önlemler alınmasa ölüm sayıları milyonlarla ifade edilirdi.

Mutluluğun parayla pulla ölçülemediğini, sağlıklı nefes almanın her şeye bedel olduğunu gördük. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrendik.

DOĞANIN ÖNEMİ

Tüm dünyada enfekte olan insanların içinde dolanan virüsün toplam ağırlığı yaklaşık 2 gram! Ne garip değil mi, dünyayı felç eden virüsün toplam miktarı 2 gram. Biz dünyaya, doğaya o kadar hoyrat davrandık ki, doğanın dengesini bozduk, böyle ürkütücü hastalıkların çıkmasına şaşırmamak lazım.

Bizler evdeyken doğa kendine geldi, hava temizlendi, şehir merkezinde bile kuş cıvıltılarıyla uyanmaya başladık. Boğaz turkuaz rengine büründü, yunuslar ortaya çıktı. Karantinada hoyratça davrandığımız doğanın kıymetini anladık.

ÖLÜMÜ HİSSETTİK

TV’de her akşam basket maçı skoru gibi sayıları endişeyle izledik, ölüm sayıları yüzlü hanelerden ondalık sayılara inince biraz ferahladık. Aslında oturup düşününce tek basamaklı sayı da olsa her bir bireyin kaybı acı vericiydi.

Enfekte vakaların yaklaşık yüzde ikisini kaybettiğimize göre “Bugün 1000 kişide testler pozitif çıktı” haberi aslında bir süre sonra 20 canın kaybı ve 20 ailenin acısı demekti.

HİJYENİ FARK ETTİK

Hepimizin belki de çok önemsemediği hijyen gündeme geldi. El yıkamanın nasıl olacağına dair videolar dolandı her yerde. Yıkasak bile tüm parmakların temizlenmediğini gördük, alışverişte aldıklarımızın virüs taşıyabileceğini anladık.

Kutu içecekleri acaba önceden yıkıyor muyduk, açıkçası ben yıkamıyordum, aslında eksikliğim varmış, her zaman yıkamak gerekiyormuş. Bu süreçte yediklerimizin, içtiklerimizin ve ellerimizin nasıl temizlenmesi gerektiğini detaylarıyla öğrendik.

ONLARA MİNNET DUYDUK

Çok zengin ülkelerin salgınla mücadelede sınıfta kaldığını gördük, bakım evlerinde büyüklerine sahip çıkamayacak ve onları ölüme terk edecek kadar vicdansız ve aciz olduklarını dehşetle izledik. Tüm bunlar özellikle sağlık ordusunun ülkemizde nasıl fedakarca çalıştığını, her daim elini taşın altına soktuğunu gösterdi bize.

Bu dönemde bizler için çalışan emniyet mensupları, basın, kargo, market, PTT ve temizlik işçilerinin fedakarlıklarını da bizzat gördük. Ailemizin ve dostlarımızın önemini anladık. Hayat telaşıyla ihmal ettiğimiz büyüklerimiz, çocuklarımız ve arkadaşlarımızla sosyal mesafemiz artsa da duygusal olarak yakınlaştık.

DEĞERLERİNİ ANLADIK

Çoluk çocuk evde kalınca öğretmenlerimizin değerini daha çok anladık. Bir çocuğu evde oyalamak bile bu kadar zor oluyorken, öğretmenlerimiz cıvıl cıvıl çocuklarla dolu bir sınıfı her gün saatlerce oyalıyor ve eğitim veriyor.

Büyük hakları var diye düşündük. Umarım bu süreç bittiği zaman vicdanlarımızı karantinada bırakmayıp, yaşadıklarımızdan ders almayı unutmayız.

Exit mobile version