Böcek Isırığı / Haberin Peşinde Urfa
İç Hastalıklar için bilgi mi arıyorsunuz? Böcek Isırığı makalesine göz atın ve İç Hastalıklar hakkında daha fazla bilgi edinin
Güzel bir yaz günü biterken, günbatımına nazır keyifli bir sohbeti bölüp, akşam akşam keyfini kaçıran o kaşıntıyı hatırlıyorsun değil mi? Sıcak havalarla beraber, şortları kısa kollu gömlekleri çekip açık havada vakit geçiren herkes illa ki o rahatsız hissi tadar. İç hastalıkları uzmanı Dr Ferhat Çetin ile böcek ısırıklarından bahsedeceğiz.
Neden daha çok yaz aylarında böcek ısırığı yaşıyoruz?
Ülkemizin subtropik iklim kuşağında yer alması nedeniyle, hem kent hem de kırsal kesimlerde zengin bir yaşam çeşitliliğine sahibiz. Kimi sadece bizim coğrafyamıza has, kimi ise dünya çapında yaygın birçok böcek ve sinek türü de bu çeşitlilikte yerini alır. Yaz ayları ile beraber gelen sıcak iklim de, bu canlıların yaşam döngüsünde üreme ve yayılma dönemini getirir.
Türkiye’de zehirli böcek türleri var mı?
Her ne kadar tehlikeli böcek ısırığı denilince akla televizyonda gördüğümüz Amazon havzası ya da Güneydoğu Asya bataklıkları geliyor olsa da, ülkemizde de uzuv kaybı ve hatta ölümle sonuçlanabilecek ağır tablolara yol açan zehirli böcek türleri, nadir de olsa mevcuttur. Kendinden zehirli olan Ege bölgesindeki sarı akrep, Güneydoğu Anadolu’da bulunan kara akrep, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanan Karadul ve Keşiş örümcekleri haricinde ülkemizdeki böcek sokmalarında genel olarak zehirlenme görülmez. Asıl problem, allerjik yanıtlara bağlı şikayetler ve yara yerinde oluşabilecek ikincil enfeksiyonlardır.
Isıran böceğin zehirli olup olmadığını nasıl anlarız?
Bir örümcek yada akrebin, yukarıda ismi geçen türlerden biri olup olmadığını anlamak, amatör bir gözlemci için kafa karıştırıcı olabilir. Bu nedenle, böceğe odaklanmaktansa, ısırık alanında ve vücutta meydana gelen değişiklikleri incelemek daha önemlidir. Isırık alanında, böceğin türü ne olursa olsun hafif bir ağrı, kızarıklık, kaşıntı, ve mercimek büyüklüğünü geçmeyen bir şişlik olabilir. Eğer bu bulgular abartılı şekilde artıyorsa; dayanılmaz ağrı, mora doğru kayan koyu kırmızı renk değişikliği, ısırık alanında durdurulamayan kanama, bozuk para boyutundan büyük şişlik gibi bulgular varsa, en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Isırık sonrası ateş yükselmesi, çarpıntı, baygınlık hissi yapacak tansiyon düşüklüğü, gözde kararma, görme güçlüğü, başka yerden ısırılmaya rağmen dudak ve göz altlarında şişme olması, baş ağrısı, çift görme gibi nörolojik şikayetler, her türden solunum sıkıntısı ve nefes darlığı da hastaneye başvurmak için alarm bulgulardır. Eğer mümkünse ısıran böceği ya da böceğin iyi çözünürlüklü bir fotoğrafını saklamak, olası bir acil durumda hastaneye başvurulduğunda hekime gösterebilmek adına, iyi bir önlemdir.
Sivrisinek ve diğer böceklerin belli kişileri daha çok ısırma eğiliminde oldukları doğru mudur?
Bilimsel olarak kesin kanıtlı olmasa da yapılan gözlemlerde, özellikle açık ten renkli kişilerin, gebelerin ve 0 kan grubu olanların böcekler tarafından daha sık ısırıldığı saptanmıştır. Aşırı terleyen kişilerde, egzersiz sonrası saatlerde, , aşırı kilo veya obezite varlığında ve kanda yüksek ürik asit, laktik asit, amonyak ve alkol bulunan durumlarda da kişilere böceklerin daha çok ilgi gösterdiği bilinir. Sivrisineklerin sıcağa hassasiyetleri nedeniyle koyu renk elbise giymek ısırılma riskini artırabilir.
Bir de kene meselesi var. Kene ısırıklarını özel yapan nedir?
Kene bu topraklarda hep vardı. Hem insanları hem hayvanları ısırıp kan içerek yaşadı ve yaşıyor. Ama kötü ününü salyasında taşıdığı çeşitli mikroplara bağlı oluşan, isimleri çok havalı bir grup hastalığın medyada yer bulmasına borçludur. Şu isimlere baksanıza; Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Tularemi, Lyme Hastalığı, Kayalık Dağlar Ateşli Humması, Babesiozis, Ehrlichiozis… Bu hastalıklar direk kene kaynaklı bir zehirlenme değil, kenenin taşıdığı çeşitli mikrop ve virüslere bağlı oluşan sistemik hastalıklardır.
Peki kene ısırıklarına karşı ne yapmalı?
Öncelikle, hastalık hikayesi olan bölgelerde piknik yaparken, keneye karşı biyolojik yada kimyasal önlem alınmış alanları tercih etmek iyi bir önlemdir. Eğer doğa yürüyüşü yapma yada ilaçlama hikayesi bilinmeyen yerlerde piknik planınız varsa, temel önlem uzun konçlu çorap ve uzun pantalon giyilmesi, kene üzerinde etkin olan böcek kovucu spreyler kullanılması olacaktır. Bu geziler sonrası eve dönüldüğünde, aile bireyleri karşılıklı olarak birbirlerini gözle muayene etmeli, özellikle sırt, koltuk altı, bacak arası gibi kişinin kendi görmekte zorlanacağı bölgeler kontrol edilmelidir.
Kafası cilt içine gömülü olarak duran her böcek, aksi ispat edilene kadar kene kabul edilmelidir. Kene ısırması durumunda altın kural, hastaneye başvurmak olmalıdır. Baş kısmındaki anatomik özellik nedeniyle, keneyi bilinçsizce çıkarmaya çalışırken cilt altında bazı parçalarının kalması ihtimali vardır. Oysaki kene çıkarma konusunda deneyimli bir sağlık personeli tarafından bu işlem kolay ve ağrısız bir şekilde saniyeler içinde yapılır. Kene ısırığı sonrası kan sayımı ile takip yapılarak, bu etkenlere bağlı erken bulgulardan olan kan hücre bozuklukları saptanabilir. Isırık sonrası evde, ateş yükselmesi, baş ağrısı, deride döküntüler, bilinç değişiklikleri gibi bulgular açısından da kişi sıkı takip edilmelidir.
Diğer sinek ve böceklerden de böyle hastalık bulaşmaları mevcut mudur?
Sivrisinekler başta olmak üzere birçok böcek türü, kendilerini hasta etmeyen ancak insana bulaşması durumunda hastalık yapan virüs ve mikroplar taşıyor olabilirler. Buna örnek, sivrisinekle taşınan sıtma, zika ateşi, dang humması gibi hastalıklardır. Ayrıca böcek sokması sonucu açılan deriden kapılacak ikincil enfeksiyonlar da olabilir. Kaşıma gibi travmalar yada zamanında müdahale edilmeyerek kirli bırakılan yaralar, selülit, fronkulit, cilt altı apsesi, erizipel, yılancık, flebit gibi isimlerle anılan cilt enfeksiyonlarına yol açabilir.