Babacan: “Krizden çıkış planı elimizde” / Haberin Peşinde Urfa
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da partisinin il başkanları toplantısında konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da partisinin il başkanları toplantısında konuştu.
Babacan toplantıda şu ifadeleri kullandı:
“Seçimlere, kendi adımızla sanımızla, kendi şanımızla namımızla ve eylem planlarımızla gireceğiz. Vatandaşlarımız mührü DEVA’nın damlasına vuracak. DEVA’nın damlası da seçime damgayı vuracak. Ya başaracağız ya başaracağız. Başka bir seçeneğimiz yok. DEVA’nın başarısı, Türkiye’nin başarısı demek. Seçimin ertesi günü gazete manşetlerinde ‘AK Parti’ye veda, Türkiye’ye DEVA’ yazacak. Bu değişim, Türkiye’nin hayrına olacak.
Ekonomik krizi Beştepe mi çözecek? Mümkün değil. Beştepe ekonomik krizi rüyasında bile artık çözemez. Beştepe ve çevresindekilere kriz dokunmuyor. Krizden çıkış planı bizim elimizde. Biz çözeceğiz. Kriz ortamını en geç 6 ay içinde rahatlatırız. Enflasyonu en geç 2 yıl içinde tek haneye indireceğiz.
Bizim kriz çözme tecrübemize tüm dünya şahit. El alemin ‘Model ülke Türkiye’, ‘ilham kaynağı Türkiye’, ‘turbo ülke Türkiye” dediği dönemde ülke ülke gezip yaptıklarımızı anlattık. Başka ülkeler bizden ders aldılar. 2014’te Dünya Bankası, Türkiye’nin en parlak döneminin tecrübesinin kitabını yayınladı. Hem iktidara hem de ders alması gereken başka çevrelere tavsiye ediyorum. Türkiye demokrasiyle, insan haklarıyla, özgürlüklerle, hukukla, adaletle beraber bir ekonomik başarıyı nasıl elde etmiş, okusunlar. Burada çok tecrübe var.”
“Tüm başarılara imza atarken hamdolsun boğazımızdan bir gram bile haram lokma geçmedi” diyen Babacan, “Mutlak yoksulluğu sıfırladık. 34 yıl yüksek seyreden enflasyonu 2 senede tek haneye indirdik. Paradan 6 sıfırı attık. Döviz kurlarında yıllarca istikrar sağladık. Bıraktığımızda dolar kuru 2 lira 90 kuruştu. Millî gelirimizi 12.500 dolara taşıdık. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kim ne derse desin. Kim ne iddia ederse etsin. Rakamlar ortada. Bakmayın boş konuşanlara. Devletin Hazinesini, Merkez Bankası’nı, rezervlerle, yedek akçelerle doldurduk.
Türkiye’nin dört bir yanında alnımız açık, başımız dik geziyorsak o gün yaptıklarımızla ilgili her zaman hesap vermeye hazır olduğumuz için. Bazıları o kadar rahat değil. Şimdiden hazırlıklarını yapıyorlar. İktidardakilerin bir kısmı da iktidara yakın çevreler de ilk seçimde iktidarın değişeceğini görüyorlar, şimdiden kendileriyle ilgili bir çıkış planlaması yapıyorlar. Ama o kadar kolay olmayacak. Zaten bağımsız yargı kendi süreçlerini başlatır. Her türlü denetimler olur. İdari, yasama denetimleri olur.
‘İnşaat mı, sanayi mi?’ kavgası yaşadık. Sayın Erdoğan ile benim aramdaki kavga. Basın arşivlerine bakın. Babacan diyor ki: ‘Beton, taş, toprak… Bütün kaynaklar buraya gidiyor. Yarın bu iş ülkeyi krize sokacak.’ Önce sanayi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat dedik. Ne yaptılar? Ülkenin itibarının en yüksek olduğu, çok düşük maliyetlerle dünyanın her yerinden kaynak bulduğu dönemde o kaynakları kısa sürede emsal değişikliğiyle rant oluşturacak projelere yönelttiler. Kayıt dışı, vergi yok, haksız, hukuksuz, neye göre paylaşıldığı belli olmayan bir rant. Yolsuzluğun ve rüşvetin en çok döndüğü alanlardan biridir. Fakat maalesef o rant ve gözü dönmüşlük bizim verdiğimiz bu mücadelede karşı cepheyi galip kıldı.” dedi.
“İsrafın ve borçlanmanın çok hızlı arttığı dönemlerde açık açık çıktık, ‘Bu gidiş doğru değil. Yavaşlayın. Tasarruf şart’ dedik. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ dedi. ‘Fren Ali’ dediler” diyen Babacan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Zamanında Fren Ali’nin söylediklerine kulak verselerdi, bugün memleket el alemin 3-5 milyar dolarına muhtaç hale gelmezdi. Cumhurbaşkanı ülke ülke bazılarının önünde ilkelerinden vazgeçmek zorunda kalmazdı.
Rusya’yla neler dönüyor, anlamıyoruz. Karanlıkta neler yapılıyor, bilmiyoruz. Akkuyu termik santralindeki son gelişmeler, Erdoğan’ın bir anda çark edip Esad’la görüşme arayışına girmesi, eş zamanlı olarak Merkez Bankası’na giren ve kaynağı resmen açıklanmayan 12 milyar dolar civarında rakam… Özellikle Akkuyu Nükleer Santraliyle alakalı hükûmeti uyarmak istiyorum. Eğer bu ülkenin, devletin, milletin çıkarlarını 3-5 kuruşa değişip yanlış işler yapıyorsanız günü geldiğinde biz bütün bunları açığa çıkartırız. Bu millete gösteririz.
Kiralar uçtu. İnsanlar İstanbul’da oda paylaşıyor. Yaşamak için bir dairenin banyosunu, mutfağını paylaşıyorlar. Türkiye’yi 2022 yılında getirdikleri nokta bu. Ekonomi yönetiminin başında olduğumuz dönemde, orta gelirliler, muhitine göre 5-10 yıllık maaşlarının toplamıyla bir daire alma imkânına sahipti. Sayın Erdoğan’ın konut paketlerine sığmayacak hayalleri gerçekleştirdik.
Bu yıl 850 bin öğrenci üniversiteye girmeye hak kazandı. Örgün sistemdeki toplam öğrenci sayısı ise 3 milyon 800 bin. Rakamları yuvarlayarak söylüyorum, tüm Türkiye’deki yurt kapasitesi ise 700 bin KYK, 300 bin özel, toplam 1 milyon civarında. Bu yetmiyor. Bazı şehirlerde kesinlikle yetmiyor. İstanbul’da kiralar 5 bin liradan başlıyor, 10 bin, 15 bin lira…”
Babacan, sözlerini şunları diyerek tamamladı:
“Diyelim ki gencimiz Ankara Üniversitesi’ne geldi. Hukuk, kamu yönetimi, iktisat, bir bölümü kazandı. Kampüse en yakın yer Cebeci’deki bir dairenin kirası 4 bin liradan aşağı değil. Diyelim ki ODTÜ. Mühendislik okuyacak. Türkiye’nin en güzel üretimlerinde imzası olacak. ODTÜ çevresinde 5 bin liranın altında kiralık yer bulmak çok zorlaştı. Ben, gençlere yaşatılan bu dramı içime sindiremiyorum. ‘Barınacak yer bulamıyoruz’ diyen gençleri gördükçe kahroluyorum. Türkiye gençlerini açıkta bırakan bir ülke olmaz, olamaz.”
Hibya Haber Ajansı