Babacan: “Vatandaşlık tanımına 85 milyon vatandaşımızın hepsini koyduk” / Haberin Peşinde Urfa
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Babacan, 66. Madde için değişiklik istediklerini belirterek, “Şunu çıkartmışsınız, bunu çıkartmışsınız’ diyorlar. Kimseyi çıkartmıyoruz. Vatandaşlık tanımının içerisine 85 milyon vatandaşımızın hepsini koyduk. Şu anda o maddeyi vatandaşlarımızın en az yüzde 25’i, yüzde 30’u ‘Ben gerçekten vatandaş mıyım?’ diye okuyor. Öyle bir değişiklik yapalım ki 85 milyonun hepsini kucaklayan madde haline gelsin. Bunda bir şey yok.” ifadelerini kullandı.
“Ortak noktamız demokrat bakış”
Ortak noktalarının demokrat bir bakış olduğunu söyleyen Babacan,“Eşit vatandaşlığa inanan bir üye yapımız var. Biz insanların etnik kimliğine, dinine, mezhebine, inanıp inanmamasına, yaşam tarzına bakmıyoruz. 85 milyonun hepsi vatandaşımızdır. Herkes için özgürlük, herkes için adalet, herkes için refah, herkes için zenginlik.” dedi.
“Cumhurbaşkanlığını en iyi şekilde yaparım”
Babacan, altılı masada hiçbir isimle ilgili olumlu ya da olumsuz isim zikredilmediğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Altılı masa mutabakata varırsa en iyi şekilde ben yaparım. Hiç sorun yok. Masanın mutabakatı gerekir. Öncelikle metinde ve geçiş sürecinin yol haritasında mutabık kalmamız lazım. Bunlarda mutabık kaldıktan sonra adayın profili şekillenecek. Eskiler ‘İşe göre mi adam bulacağız, adama göre mi iş bulacağız’ derdi. Önce işi tanımlayacağız. Seçilecek cumhurbaşkanının altı partiyle istişare ve mutabakat mekanizmaları nasıl kurulacak? Önemli ilerlemeler sağladık. Bunlar olduktan sonra adayı belirlemek için daha doğru bir zaman olacak.”
“Masaya ısrarla davet edildik, imzamızı sonuna kadar attık”
Babacan, “Almanya, Avrupa Birliği’nde ‘Ben en büyük ekonomiyim, takmam kimseyi’ dese tek başına kalır. ABD, NATO’da ‘Toplamınız kadar silahlı gücüm var, dediğim olacak’ dese Türkiye masadan kalkar. Bazıları diyor ki ‘Masada şöyle şöyle partiler var, böyle böyle partiler var’. Masa onun için kıymetli. Üstelik biz masaya ısrarla davet edildik. Makul bir şey dedik. ‘Ama anayasa konusunda anlaşmadan olmaz’ dedik. Altına imzamızı sonuna kadar attık.” diye konuştu.
“Yargı mensuplarının değerlendirmeden geçirilmesi kaçınılmaz”
Yargı mensuplarının objektif, adil kriterlerle bir değerlendirme sürecinden geçirilmesi kaçınılmaz göründüğünü dile getiren Babacan, “Bu reformu, yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına halel getirmeden yapmak gerekiyor. Hiçbir siyasi partinin yargıya dair ‘Sıra bana geldi’ görüşünde olmaması lazım. Öyle bir şey olursa külahları değişiriz.” dedi.
“Dini yapılarda ticaret, siyaset dönüyorsa mücadele devletin görevi”
Babacan, “Dini örgütlenme serbestisi içinde olan vatandaşlarımıza saygımız sonsuz” ifadesini kullanarak, “Onların özgürlük alanıdır ama bu tür yapıların şemsiyesi altında ticaret, siyaset dönüyorsa onunla mücadele etmek de devletin görevidir. Burada şeffaflık ve denetime tabilik çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kepçeyle toplayıp kaşıkla veriyorlar”
TÜİK’in son 6 ayın enflasyonunu yüzde 15,4 olarak açıkladığını hatırlatan Babacan, “Sayın Erdoğan da ‘Emekli ve memurlara yüzde 25 zam veriyorum’ dedi. Aynı 6 ayda ENAG’ın yüzde 37, Tüketici Derneği’nin yüzde 36 dediği enflasyon karşısında Sayın Erdoğan’ın açıkladığı zam yüzde 25. Önce gerçek enflasyonla kepçeyle toplayıp kaşıkla vermeyi müjde olarak açıklıyorlar. Buna üzülüyorum.” dedi.
“Ekonomi ile ilgili iyi günleri hatırlayınca aklına ben geliyorum”
Babacan, “Biraz Ali Babacan kompleksi seziyorum bu aralar Sayın Erdoğan’da. Çünkü olmuyor… Çok kötü. ‘Alanım ekonomi, ekonomistim’ diyor ekonomideki sonuçlar ortada. Öyle bir kompleks var galiba. Ne zaman ekonomi ile ilgili iyi günleri hatırlasa aklına ben geliyorum ve bir şeyler söylüyor. Bir laf atıyor.” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir oran dünyada yok”
Emekli olan vatandaşların farklı dönemlerde farklı mevzuata tabi olarak emekli olduğunu ileri süren Babacan, “Burada büyük bir adaletsizlik var. Aynı zamanda Türkiye’nin de bu emeklilik konusunda finansal sürdürülebilirlik sorunu var. Çünkü denge hesaplarında çalışanların sayısıyla emekli olanların sayısının oranı oldukça önemlidir. Ve Türkiye’de bu oran 1,7’ye düşecek. Yani 1,7 kişi çalışacak 1 kişi emekli olacak EYT ile beraber. Böyle bir oran dünyada yok.” diye konuştu.
Hibya Haber Ajansı