Ters dolarizasyon için enflasyonu dizginleyecek kurumsal yapı şart / Haberin Peşinde Urfa
MB yönetimi halen dövizde çözülmeyi sağlaması için zorunlu karşılıklara ödenen faizlerin kullanılması gibi ince ayarlar üzerinde çalışırken, enflasyon ve kur belirsizliğini besleyen faktörler devam ettikçe bu tür teşviklerin etkilerinin sınırlı olacağı düşünülüyor.
Ekonomide en temel hedeflerden biri ters dolarizasyonu gerçekleştirebilmek. Oysa, yabancı yatırımcılar TL varlıklarını azaltırken, yerli yatırımcılar ise dolarizasyondan dönüş için en ufak sinyal vermiyor. Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun geçen hafta bankacılarla yaptığı toplantıda yerleşiklerin dövizden TL’ye geçmesini özendirecek önlemler üzerinde durduğu, bu yolda zorunlu karşılık faizlerinin kullanılması gündeme geldi. Bu şekilde döviz tevdiat hesaplarında çözülme beklenebilir mi? TCMB eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, Türkiye’deki durumun ince ayarın çok ötesinde olduğunu söyledi.
DÖVİZ TERCİHİ
Kara, toplam mevduatta dövizin payını ifade eden dolarizasyon oranları ve enflasyonda 40 yıllık seyre dikkati çekerek, “Veriler gösteriyor ki enflasyonla mücadelenin geri plana atıldığı dönemlerde vatandaş satın alma gücünü korumak için hep dövizi tercih etmiş. Dolayısıyla, dövizden TL’ye geçiş için öncelikle enflasyonla samimi mücadeleyi destekleyecek bir kurumsal yapı gerekiyor” yorumunu yaptı.
Prof. Dr. Hakan Kara
Teşvik müşteriye faiz olarak dönmez
Enflasyon ve kur belirsizliğini besleyen faktörler devam ettikçe bu tür teşviklerin etkilerinin sınırlı olacağını, insanların belirsizliğe karşı korunmak için döviz tuttuğunu belirten Prof. Kara, temel aracı olan faiz silahını gerektiği gibi kullanacağı belli olmayan bir merkez bankasının bu belirsizliği azaltamayacağını vurguladı. JCR Eurasia Rating’in eski başkanı Orhan Ökmen yüksek dolarizasyon eğilimlerinin MB’nin itibarını sekteye uğrattığını belirterek, munzam karşılıkları üzerinden TL lehine yapılacak teşviklerin mudileri ilgilendirmediği için bir katkı sunamayacağını kaydetti.
Dolarizasyon oranı %56 ile 2001 krizi dönemi düzeyinde
Ekonomistlere göre, bankalardaki mevduatın yüzde 56’sının döviz cinsinden olduğu dikkate alınırsa kemikleşmiş bir dolarizasyon gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Toplam mevduatlar içinde TL’nin payının en düşük olduğu ve dövizin payının en yüksek olduğu dönemin yüzde 57 ile 2001 krizini takip eden dönem olduğuna dikkat çekiliyor. Uzmanlar enflasyonun kontrolden çıktığı yıllarda dolarizasyon eğiliminin arttığını, ancak ekonominin istikrara kavuşmaya başlamasının ardından TL’nin toplam mevduatlar içindeki payının artmaya, dövizin payının azalmaya başladığını hatırlatıyor. Merkez Bankası’nın son verilerine göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 18 Haziran ile sona eren haftada 225.9 milyar dolar oldu.