1071 Malazgirt Savaşı tarihi ve sonuçları! Anadolu’nun Türkleşme süreci…

1071-malazgirt-savasi-tarihi-ve-sonuclari-anadolunun-turklesme-sureci-HtzrDV2q.jpg

1071 Malazgirt Savaşı tarihi ve sonuçları! Anadolu’nun Türkleşme süreci… / Haberin Peşinde Urfa

Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi, Malazgirt Savaşı ile bir anda olan bir durum değildir. Anadolu’nun Türkleşmesi, ilmek ilmek işlenerek yüzlerce yıl sürmüştür. Malazgirt Savaşı, Anadolu’nun Türkleşmesinin son ve en önemli olayıdır. Peki Anadolu’nun Türkleşmesi nasıl gerçekleşti? Malazgirt Savaşının Türk tarihindeki önemi ve sonuçları…

Anadolu’nun kapıları Türklere Malazgirt Zaferinden yüzlerce yıl önce açılmıştır. Türklerin Anadolu’ya ilk gelişleri M.Ö 600’lü yıllarda Sakalarla gerçekleşmiştir. Sonrasında Hun, Sibir, Avar, Etrak, Peçenek ve Selçuklu Devletleri Orta Asya’dan Anadolu’ya çeşitli nedenlerle birçok seferler ve akınlar düzenlemişlerdir. Yüzlerce yıl süren bu seferler Anadolu’yu Türk yurdu yapmaya zemin hazırlar. 1071 Malazgirt Zaferi ilmek ilmek işlenen bir gayretin sonucudur. 

Türkler henüz Orta Asya’da iken Müslüman Araplar vesilesiyle İslam’la taşınır ve kitleler halinde Müslüman olmaya başlarlar. Bu süreç yüzyıllar içerinde farklı sebeplerle gerçekleşir. Türklerin İslamiyet’le ilk ilk Hz. Ömer döneminde savaş meydanında karşılaşırlar, Müslüman Arap ve Türkler uzunca bir süre rekabet halinde Kafkasya ve Maveraünehr için mücadele ederler. Böylece Türkler, İslamiyet’i benimsemeye başlar. Bu benimseyiş dünya tarihinin seyrini değişmesine neden olan en önemli sebeplerden biridir.

Türklerin Müslüman olması dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir, bunun nedeni İslamiyet’i kabul eder etmez cihat ve gaza anlayışlarını benimseyip İslam için mücadeleye başlamalarıdır. İlk mücadelelerini ise Müslüman olmayan soydaşlarıyla vermişlerdir. Türkler, Müslüman olduktan sonra Orta Asya’da küçük-büyük boylar halinde hayatlarını sürdürürler. Henüz Türk İslam devleti kuramadıkları için Abbasi Halifesi Memun, daveti üzerine Bağdat’a gitmeye başlarlar. Devletinin kapılarını Türklere açan halifenin amacı onların ordu ve yönetimdeki başarılarından istifade etmektir. Türkler, zamanla yönetimi ele alıp istedikleri kişileri vali olarak farkı yerlere gönderip istemediklerini de görevden alacak kadar yönetimde söz sahibi olurlar.

Halife Mutasım tarafından Mısır’a vali olarak atanan Tolunoğlu Ahmet burada bağımsızlığını ilan ederek ilk Türk İslam hanedan devletinin kurucusu olur. Tarih boyunca hiçbir devletin egemenliğinde kalamayan Türk milleti zamanla bölgenin en güçlü yönetimi haline gelmiş ve Müslümanlığın hamiliğini yapmışlardır. 
Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu

Türk tarihinin en önemli devletlerinden biri olan Selçuklu Devleti’nin kurucusu Selçuk Bey Oğuz Yabgu Devletinde başarılı bir komutanken görevinden ayrılarak Müslüman ve gayrimüslim devletlerin arasında kalan Cend şehrine yerleşir. Burada çevresinde toplanan halka Müslümanlığı kabul etmezlerse büyüyemeyeceklerini söyler ve Müslüman olmaları için İslamiyet’i öğrenmek ve doğru şekilde yaşayabilmek için Buhara’ya elçi göndererek Kur’an-ı Kerim ve alim göndermelerini ister. Selçuk Bey, çevresinde toplanan Müslüman halkla Müslüman olmayan Oğuz Yabgu devletiyle girdiği mücadele sonucunda Cend şehrine hakim olarak bağımsızlığı ilan eder. Selçuk Bey girdiği mücadelede başarılı olur ve bu başarıları duyan diğer Müslümanlar farklı yerlerden Cend’e gelerek Selçuk Bey’e tabi olurlar. Selçuk Bey’in Müslüman olması ve bağımsız hareket etmeye başlaması Türk İslam tarihinin kaderini değiştiren en önemli hamle olur. 

Selçuk Bey’den sonra başa geçen Arslan Yabgu’nun başarılarından rahatsız olan Gazneliler, Arslan Yabgu’ya tuzak kurarak Kalincar kalesine hapsederler. Bu sıkıntılı zamanlarda mücadeleye devam eden yeğenleri Tuğrul ve Çağrı Beyler büyümeye ve yeni yaşam yerleri bulma arayışını sürdürürler. Orta Asya’dan Anadolu’ya keşif seferlerine ilk kez 1015 yılında başlayan Çağrı ve Tuğrul Beylerin Anadolu’da onlara engel olacak güçlü bir kuvvetle karşılaşmadıklarını ve fethin mümkün olduğunu görürler. 

Horasan bölgesinde varlıklarını sürdürmeye çalışan Selçuklu beyleri Gazneli ve Karahanlı devletleriyle mücadele halindedirler. Selçuklular 1035 ve 1038 yıllarında Gaznelilerle girdikleri savaşlarda zaferler kazanır. Bu durumu hazmedemeyen Gazneli Sultanı Mahmut, rakiplerini tamamen yok etmek için yeni bir girişimde bulunur. Gazneli Devleti ve Selçuklular arasında 1040 yılında yapılan Dandanakan savaşı Selçukluların zaferleriyle neticelenir. Yok etmek istediği Selçuklular bu savaştan sonra Merv’de kendi devletlerini kurarak bağımsızlığını ilan eder. Devletin bağımsızlık mücadelesinden zaferle çıkmasının ardından yapılan toplantıda Tuğrul Bey Selçuklu Devletinin ilk sultanı olarak seçilir. 

1015 yılında 1048 yılına kadar yaptıkları keşifler sonucunda Anadolu’ya yerleşmek için ilk ciddi sefer olan Pasinler Savaşını da zaferle sonuçlandırırlar. Bu zaferler ve sürekli devam eden akınlar Malazgirt Zaferinin temellerini oluşturur.

Tuğrul Bey’in vefatından sonra yeğeni Alparslan devletin başına geçerek Anadolu’nun bir Türk yurdu haline gelmesi için akınları hızlandırır ve en nihayetinde Malazgirt Savaşı Bizans’ın yenilgiye uğramasıyla zaferle sonuçlanır. Türklerin Malazgirt Zaferiyle Anadolu’ya gelmesi oradan Balkanlara hatta Avrupa’ya kadar açılması gaza ve cihat anlayışıyla oluşan Kızıl Elma ekolüdür. 

Türklerin Anadolu’ya gelmesi ve buraya yerleşmesi meselesi sadece asker ve komutanların mücadelesi sonucunda gerçekleşen bir durum değildir. Anadolu’nun Türkleşmesi ordular kadar alimlerin ve alperenlerin de sayesinde olmuştur. Askerler savaş meydanlarında başarılar gösterirken alimlerimiz Türk-İslam kültürünü hoşgörüyle yerli halka öğreterek İslamiyet’in yayılmasını sağlarlar. Böylece hem Anadolu’da yaşayan yerli Rumların kalbini kazanmış hem de Anadolu’ya yeni gelen Türklerin yaşam standartlarını yükseltmiş olurlar. Alperen ve alimlerin önderlik etmesiyle Anadolu sanat, zanaat, ticaret, üretim ile sürekli ilerleme sağlamıştır bayındır bir yurt haline gelir.

Anadolu’nun fethi Malazgirt Zaferinin hemen arkasından olan bir durum değildir. Yıllar süren akınlar, mücadeleler sonucunda Türkleşmeye başlar.  Bu mücadelede kültürel fetihleri, İslam geleneklerini Türk alperen ve alimlerimiz gerçekleştirir.  Çok sıkıntılar ve zorluklarla karşılaşan Türk toplumu hiç vazgeçmeyerek gece gündüz demeden mücadeleye devam etmiştir. En sıkıntılı zamanlar olan Moğol İstilaları ve Haçlı seferlerine karşı toplumu bir arada tutup örgütleyen, birliğini ve bütünlüğünü sağlayan Horasan Erenleri vardır. Ahmet Yesevi ocağında yetişen bu erenler Türk İslam kültürünü Anadolu’ya yerleştiren en önemli kişilerdir. 

alparslan, selçuklu devleti, malazgirt savaşı, anadolu’nun türkleşmesi, YAŞAM Haberleri

Exit mobile version